Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/6994 E. 2023/4947 K. 19.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/6994
KARAR NO : 2023/4947
KARAR TARİHİ : 19.10.2023

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1043 E., 2023/1169 K.
KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ile tazminatlar yönlerinden bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; kadının az, erkeğin ağır kusurlu olduğunun tespiti ile kadının tazminatlar yönünden talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin her fırsatta şiddet uyguladığını, tehdit ettiğini, ailesinin müdahalesine sessiz kaldığını, çalışmasına izin vermediğini, en son şiddetinden sonra barıştıklarını, bir şans daha verdiğini fakat erkeğin tehditlerine devam ettiği gibi evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, yakında bayrama memlekete gidileceğinden sabrettiğini, orada da erkek ve ailesi tarafından kendisine kötü davranıldığını, erkeğin annesininde bu durumu katlanması gerektiğini söylediğini, bu olaylardan sonra müvekkilinin baba evine geldiğini, davalı ve ailesinin müvekkilini eve götürmek için geldiklerini ancak müvekkilinin gitmek istemediğini, ayrılık sürecinde davalının müvekkilinin ihtiyaçlarıyla ilgilenmediğini, müvekkilinin düğünden sonra davalı ve ailesinin altınlarını elinden aldığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ayrıca müvekkiline ait olan ev eşyaları ile ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı taktirde bedelini yasal faizi ile birlikte talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, kadının sürekli problem çıkardığını, evliliğin ilk günlerinden itibaren müvekkilinin işini beğenmediğini, yakınları ile hatta eski sevilisi ile kıyaslama yaptığını, müvekkilinden bıktığını, nefret ettiğini, ölmesini söyleyerek psikolojik baskı yaptığı ve tehdit ettiğini, yastıkla boğmaya çalıştığını, ailesinden kıskandığını, son olayda annesine ve kendisine hakaret ettiğini, saldırdığını, ortak konuta dönmek için ailesi tarafından şartlar ileri sürüldüğünü, davacının ziynet eşyalarına yönelik iddiaların asılsız olduğunu, ziynetleri düğünden sonra yanlarında yaşadıkları yere getirdiklerini, kadının evde muhafaza ettiğini, ailesini çağırdığı bir dönemde altınlarını onlarla gönderdiğini belirterek, müvekkili lehine 150.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata, asıl davanın reddine, karşı davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin 21.04.2022 tarih ve 2019/253 Esas, 2022/95 sayılı kararı ile; erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığının anlaşıldığı, bu hususta kadının vücudunda morluklar gören tanığı bulunduğu, erkeğin anne ve babasının kadından memnun olduklarına ancak tek sıkıntılarının dayak yerken susmaması olduğuna ilişkin beyanda bulunduklarına şahit olan tanıkların bulunduğu, aynı konuya ilişkin olarak erkeğin de bu yönde beyanlarının bulunduğunun tanık beyanlarında belirtildiği, bir kısım erkek tanıklarının tarafların evlerine gittiklerinde her ikisinde de tırnak izleri olduğuna ilişkin beyanda bulundukları, dolayısıyla tarafların karşılıklı olarak kavga ettiklerinin anlaşıldığı, kadının erkeği istemediğine ilişkin kırıcı sözler sarf ettiği, buna karşılık erkeğin kadının çalışmasına müsaade etmediğinin de tanık beyanları ile ispatlandığı dikkate alındığında kadının az kusurlu, erkeğin ise ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl davanın ve karşı davanın ayrı ayrı kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın lehine 25.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine,

2.Davacı tarafın talebine konu ettiği ziynet eşyalarının varlığı ve davacıdan alındığı hususunun tanık beyanlarından anlaşıldığı, davalı tarafın bu durumun aksini ispatlayamadığı, bu halde altınların ve bileziklerin davacının rızası ile geri verilmemek üzere bozdurulduğunun ispat yükünün davalı taraf üzerinde olduğu, ancak davalı tarafça bu hususun ispatlanamadığı gerekçesiyle ziynet eşyalarına ilişkin talebin kısmen kabulüne, 5 adet yarım altın, 6 adet 50’lik altın ve 47 adet çeyrek altının kadına aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmaz ise bedelinin (36.577,00 TL) dava ve ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle kadına ödenmesine,

3.Çeyiz eşyası ve kişisel eşya bakımından ise davacı tarafın listesini sunmuş olduğu ev eşyalarını aldığını ispat edemediği, bu hususta tanık beyanlarının bir kısmında davalı tarafın ailesince alındığına, bir kısmında ise tarafların ortak olarak aldıklarına ilişkin beyanların bulunduğu, davacının getirmiş olduğunu iddia ettiği ev eşyalarını ispat edemediğinden bu yöndeki talebinin reddine, cevap dilekçesinde davalı tarafın davacının kişisel eşyalarını iade etmeye hazır olduklarına yönelik beyanda bulunduğu dikkate alındığında kişisel eşyalara ilişkin bir uyuşmazlık bulunmadığı ve davacının iadesini istemeye hakkının bulunduğu, iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle dava konusu çeyiz eşyası ve kişisel eşyanın kadına aynen iadesine, aynen iadesinin mümkün olmaması halinde değeri olan 11.801,62 TL’nin dava ve ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 21.09.2022 tarihli ve 2022/1523 Esas, 2022/1583 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen tarafların kusurlarının yanında kadının, eşini ve ailesini kabullenmediği, eşine sen erkek misin, karının her dediğini yapacaksın dediği, eşinin kaynı ile kıyasladığı, eşine seni istemiyorum, aileni de istemiyorum, nefret ediyorum, seni de işini de sevmiyorum şeklinde sözler söylediği, eşine şiddet uyguladığı evlilik birliğinin sarsılmasında kadının erkeğe göre ağır kusurlu olduğu belirtilerek kadının tazminat taleplerinin reddine, erkek lehine 25.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, kadının ziynet eşyalarının zorla elinden alındığı iddia edilmişse de ziynetlerin ne şekilde ve kim tarafından elinden alındığının ispat edilemediği gerekçesi ile kadının ziynet alacağı davasının reddine karar verilerek erkeğin kusur tespiti, reddedilen tazminat talepleri ile, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ile kadının kabul edilen ziynet alacağı davasına yönelik istinaf başvuru talebinin kabulüne, diğer istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 09.02.2023 tarihli 2022/9634 Esas, 2023/553 Karar sayılı kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesince boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının, erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğu kabul edilerek, erkek lehine tazminata karar verilmiş ise de yapılan yargılama ve toplanan delillerden, Bölge Adliye Mahkemesince kadına yüklenen kıyaslama vakıasının kusur olarak kabul edilemeyeceği, kadına kusur olarak yüklenen erkeği ve erkeğin ailesini kabullenemediği vakıasının ise ispatlanamadığı, bu vakıaların kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, gerçekleşen bu duruma göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadına fiziksel şiddet uygulayan ve çalışmasına izin vermeyen erkeğin, kırıcı sözler sarf eden ve haksız tahrik altında erkeğe basit fiziksel şiddet uygulayan kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulünün gerekeceği, bu durumda yanılgılı değerlendirme sonucu kadının ağır kusurlu olduğunun kabulünün doğru olmadığı, ağır kusurlu eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmolunamayacağı ve kadın yararına 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkra koşulları oluştuğu, 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdir edilmesi gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddî ve manevî tazminat isteklerinin reddinin doğru olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına, kadın vekilin sair temyiz tirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin onanmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamı doğrultusunda, evlilik birliğinin temelden sarsılmasında erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, çalışmasına izin vermediği bu davranışı ile ağır kusurlu olduğu, kadının ise eşine kırıcı sözler sarf ettiği, haksız tahrik altında eşine basit fiziksel şiddet uyguladığı bu davranışları ile hafif kusurlu olduğu gerekçesiyle kadın yararına 25.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili; değişen ekonomik şartlar, erkeğin gelirindeki artış nedeniyle hükmedilen tazminat miktarlarının oldukça yetersiz olduğunu ileri sürerek tazminatların miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili; kadının hiç bir iddiasını ispat edemediğini, kadının tam kusurlu olduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, kadının davasının kabulü ile tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bozma ilamına uygun karar verilip verilmediği ve kadın için hükmedilen tazminatların miktarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası. 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.