Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/671 E. 2023/1980 K. 26.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/671
KARAR NO : 2023/1980
KARAR TARİHİ : 26.04.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/574 E., 2022/1562 K.
DAVACI-DAVALI : … vekili Av. …
DAVALI-DAVACI : … vekili Av. …
DAVA TARİHİ : 07.01.2016 – 21.02.2018
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kurşunlu Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2017/29 E., 2021/68 K.

Taraflar arasındaki erkek tarafından açılan geçici velâyet olmadığı takdirde kişisel ilişki kurulması davası ile bozma sonrası birleşen karşılıklı boşanma davalarının yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince geçici velâyet ve kişisel ilişki davasında karar verilmesine yer olmadığına, karşılıklı boşanma davalarının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Davacı- davalı erkek vekili 07.01.2016 tarihli velâyetin geçici değiştirilmesi olmadığı takdirde kişisel ilişki kurulmasına ait dava dilekçesinde özetle; kadının istek ve şikayetlerinin bitmediğini eşine ve çocuklarına karşı sorumluluklarını yerine getirmemeye başladığını, davalının kendi isteği ile müşterek evi terk ettiğini ve 2015 yılı … Bayramı’ndan bu zamana kadar müşterek çocukları ile davacı babayı görüştürmediğini, evli olmalarına rağmen altı aydır ayrı yaşadıklarını, müşterek çocukların daha iyi koşullarda eğitim görmelerine rağmen Bayramören İlçesi’ne götürülmeleri sebebiyle eğitimlerinin yarım kaldığını, davalının kendisine iş bulduğunu ve müşterek çocukların bakımı ile teyzelerinin ilgilenildiğini, davacı ve davalının bir arada yaşamalarının imkansız olduğunu iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un (4721 sayılı Kanun) 185 inci maddesi, 336 ncı maddesi, 339 uncu maddesi , 340 ıncı maddesi ve 342 nci maddesi gereğince davasının kabulüne müşterek çocukların velâyetinin davacı babaya verilmesini, mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda, davacı baba ile kişisel ilişki tesis edilmesini talep ve dava etmiştir

2. Davalı-davacı erkek vekilinin 21.02.2018 tarihli boşanma dava dilekçesi ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının psikolojisinin bozuk olduğunu, bir kaç yıl doktora gittiğini ancak hiçbir düzelme göstermediğini, işten geç çıkıp eve geldiğinde kapıyı açmadığını, bir çok defa kapının önünde arabada yattığını, bu olayın sıklıkla yaşandığını, eline önce bıçak aldığını sonrasında oklava alıp davacıya vurmak istediğini, her yerini tırmaladığını, 2015 yılı … Bayramından sonra çocuklarını göstermediğini, düşüncesizce hareketleri ile çocuklarını babasından ayırmaya kalkıştığını, çocukların maddî ve manevî gelişimlerini 2 yıl boyunca engellediğini,çocuklarına zarar verdiğini, çocukların zihinsel ve bedensel gelişimini engellediğini, çocukları evde yalnız bıraktığını, çocuklara bakamıyorum, hemen gel al dediğini, çocukları dövdüğünü, iddia edilenin aksine 11-12 adet bilezik, 20-25 adet çeyrek altın takıldığını, Bayramören ‘e giderken ziynet eşyalarını beraberinde götürdüğünü, dönüşte geri getirmediğini ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, çocukların velâyetinin babaya verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı kadın vekili 07.01.2016 tarihli davaya karşı sunduğu cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, evliliği boyunca şiddet, hakaret ve tehdite maruz kaldığını, aynı şekilde çocuklarına da şiddet uyguladığını, 3 yıl önce eşinin esrar ve hap kullandığını öğrendiğini, sonraları eve getirip evde içmeye başladığını, kendisine de kullanması konusunda baskı yaptığını, kendisini ve çocuklarını dövdüğünde hastaneye gidip rapor almamaları için üzerlerinden kapıyı kilitleyip işe gittiğini, en son kavgalarında telefonu kırıp kendisini öldüresiye dövdüğünü, bıçakla saldırdığını, çocuklarını babalarından şiddet gördükleri için onunla görüşmek istemediklerini, babanın şiddet yanlısı ve esrar bağımlısı olduğunu ileri sürerek davanın reddine, çocuklarının velâyetinin kendisine verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-davacı kadın vekili 15.05.2018 tarihli cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin sürekli olarak psikolojik ve fiziksel olarak şiddetine maruz kaldığını, davacının ailesinin üst katında bulunan konutunda yaşadıklarını, yeme içme yönünden beraber olduklarını, davacının annesinin bir keresinde “sen ne biçim gelinsin, çocuk bile yapamıyorsun” diyerek yüzüne tükürdüğünü, fiziksel şiddete eğimli, psikolojik sorunları olan ve bu sebeple de uyuşturucu kullanan birisi olduğunu, bu nedenle de davalıya hapis hayatı yaşattığını, evden çıkmasına dahi izin vermediğini, ailesiyle görüşmesini engellediğini, küfür ve hakaretler ettiğini, bayramdan sonra eve geri döndüğünde sen neden geri geldin, gelmeseydin, babanın evinde kalsaydın dediğini, telefonu duvara vurup kırdığını, üzerine saldırdığını, dövdüğünü, bu sırada eline bıçak aldığını,korkudan alt komşuya sığındığını, konunun kolluğa intikal ettiğini, eşinden ve ailesinden gördüğü fiziksel ve psikolojik şiddetler kahvesine ilaç kattığını ve bununla tehdit ettiğini, düğün sırasında takılan 300 gr bilezik ve 80 adet çeyrek altın olduğunu, bu çeyrek altınların elinden alındığını, 300 gr bilezikle ise evlilik sürecinde dükkan satın alındığını ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince erkeğin davalarının reddine, kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, her bir çocuk yararına ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 200.000,00 TL maddî ve 300.000,00 TL manevî tazminat ile ziynetlerin aynen iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 17.05.2016 tarih ve 2016/3 Esas, 2016/165 Karar sayılı kararı ile denetime elverişli ve hükme esas alınan sosyal inceleme raporunda, müşterek çocukların velâyetlerinin davalı annede kalmasının psikolojik gelişimleri ve yüksek yararları açısından uygun olacağının belirtildiği, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 12 nci maddesi gereğince dinlenen müşterek çocukların beyanları, çocukların yüksek yararı birlikte değerlendirildiğinde velâyetin geçici değiştirilmesi talebinin reddi ile, çocuklar ile davacı baba arasında şahsi ilişki tesisine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Dairenin Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 16.02.2017 tarih 2016/25714 Esas, 2017/1604 Karar sayılı kararı ile “… Mahkemece yargılama sırasında sosyal inceleme raporu aldırılmış ise de, rapor velâyet düzenlemesine ilişkin olup, kişisel ilişkiye yönelik hüküm tesisi yönünden yeterli değildir. Bu durumda, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5. maddesi gereğince Aile Mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, her iki ebeveyn ve çocukla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip; tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocukların sağlıklı gelişimi için davalının kişisel ilişkiye engel bir durumun bulunup bulunmadığının araştırılması, mahkemece idrak çağındaki çocuğun bizzat dinlenerek, kişisel ilişki yönünden görüşü alınıp ve diğer deliller de gözönüne alınmak suretiyle kişisel ilişki konusunda bir karar verilmesi …” gerektiği gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 16.07.2021 tarih ve 2017/29 Esas, 2021/68 Karar sayılı kararı ile asıl dava ile bozma sonrası birleşen karşılıklı boşanma davalarında yapılan yargılaması sonunda tarafların iddia ettiği ancak sonrasında birlikte yaşamın devam ettiği vakıaların af veya en azından hoş görü kapsamında kaldığı bu nedenle taraflara kusur olarak yüklenilmediği, ceza dosyaları ile sabit olduğu üzere tarafların birbirine şiddet uyguladığı, belirlenen ve gerçekleşen bu kusurlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu; ziynetlerin bir kısmının düğünde kadının üzerinden alınıp götürüldüğü, bileziklerin ise işyeri açacağından erkek tarafından ödünç alındığını ancak iade edilmediğinin bir kısım tanık beyanları ile ispat edildiği gerekçesi ile erkeğin 4721 sayılı Kanun’un 197 nci maddesine göre açtığı velâyetin tedbiren davacı babaya verilmesi yahut davacı baba ile müşterek çocuklar arasında kişisel ilişki tesisine ilişkin asıl dava hakkında yargılama esnasında karar verildiğinden karar verilmesine yer olmadığına, tarafların karşılıklı boşanma davalarının 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuklar ve kadın yararına ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına, gelecek yıllarda TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında arttırıma tabi tutulmak suretiyle ödenmesine, kadının tazminat taleplerinin reddine, ziynet alacağının kısmen kabulü ile 22 ayar, 14 adet olmak üzere her biri 15 gram olan) toplamda 210 gram altın bilezik ve 24 adet çeyrek altının aynen iadesine karar verilmiştir.

C. Dairenin Geri Çevirme Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen karara karşı taraf vekilleri temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2. Dairemizin 27.12.2021 tarih ve 2021/9278 Esas, 2021/10093 Karar sayılı kararı ile “… görülmekte olan davadaki uyuşmazlık, karşılıklı boşanma davası ve ferîleri ile ziynet alacağına yönelik bağımsız yeni bir dava niteliğinde olup bu talepler hakkında 20.07.2016 tarihinden sonra nihai karar verilmiştir. Bu itibarla ilk derece mahkemesince verilen karar istinaf incelemesine tabii olup, bölge adliye mahkemesince istinaf incelemesi yapılması gerektiğinden…” ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesi gerektiği gerekçesi ile dosyanın Mahkemesine iadesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur değerlendirmesinin hatalı olduğunu, kadının ağır kusurlu olduğunu, kadın lehine yoksulluk nafakası koşullarının oluşmadığını, velâyetlerin babaya verilmesi gerektiğini, kadının ziynet eşyalarını giderken beraberinde götürdüğünü, 24 adet çeyrek altına ilişkin hükmü kabul ettiklerini, ancak bilezikler yönünden talebin reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek karar kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı- davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; ziynet alacağı davasının reddedilen kısmı yönünden hatalı olduğunu, belirlenen kusurlara göre tazminata karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince taraflara yüklenilen ve gerçekleşen kusurlu davranışların yanında erkeğin kadına ve müşterek çocuklara sürekli fiziksel şiddet uyguladığı, annesinin kadına yönelik müdahalesine izin verdiği ve kadını aşağılayıcı sözler söylediği, kadının da erkeğin bulunduğu arabanın camını kırdığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda, erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu; belirlenen kusur durumları ve niteliği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden mevcut ve beklenen menfaatlerinin zedeleneceği gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kadının kusur belirlemesi ile tazminat taleplerinin reddi yönlerinden istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusurun gerekçesinin düzeltilerek, kadın yararına 50.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

2. İdrak çağındaki müşterek çocukların anneleri ile birlikte yaşamak istediklerini beyan ettikleri, annenin velâyetten kaynaklanan yetki ve görevlerini ihmal ettiği ya da kötüye kullandığı yönünde delil bulunmadığı ve dosya kapsamında bulunan sosyal inceleme raporlarına yansıyan beyan, gözlem ve tespitler dikkate alındığında, müşterek çocukların velâyetini annelerine verilmesininin doğru olduğu; herhangi bir geliri ve malvarlığı bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda az kusurlu olan kadın yararına 4721 sayılı Kanun’un 175 inci maddesi uyarınca yoksulluk nafakasına hükmedilmesi ile tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, kadının zorunlu ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi gereğince hükmedilen nafakanın miktarının doğru olduğu; sunulan fotoğraflar, düzenlenen bilirkişi raporu ile dinlenen tanık beyanları uyarınca, ziynet alacağı davası kapsamında İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukukî değerlendirmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin ziynet alacağına yönelik istinaf başvurusunun ise 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadının psikolojisinin bozuk olduğunu, sık sık evi terk ettiğini, giderkende altınları yanında götürdüğünü, miktarın bu kadar olmadığını, çeyrek altınlar yönünden itirazı olmadığını ancak bilezikler yönünden kararın hatalı olduğunu, çocuklarına şiddet uyguladığını ve onlarla ilgilenmeyip yurda verdiğini, sadece haftasonu yanına aldığını, kadının çalışmaya başladığını bu nedenli yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının velâyet, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar, yoksulluk nafakası ve ziynet alacağı yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, velâyetin anneye verilmesinin çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı, kadın lehine tazminat ve yoksulluk nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı ile miktarlarının uygun olup olmadığı ve ziynet eşyalarının kabulüne karar verilmesinin hatalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 226 ncı maddesi, 336 ncı maddesi, 348 inci maddesi. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir .

2. Yoksulluk nafakası talebinin kabul edilebilmesi için nafaka alacaklısının boşanma yüzünden yoksulluğa düştüğünün belirlenmesi gerekir. Davalı-davacı kadın hakkında yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırma tutanağında davalı-davacı kadının iş-kurun sağladığı bir işte çalıştığı bildirilmiştir. Davacı – davalı erkek vekili tarafından temyiz başvuru dilekçesinde kadının halen bir eczanede çalıştığı ileri sürülmüştür. Yargılama sırasında kadın tanığı olarak dinlenilen davalı- davacı tanığı Ş.E’nın beyanda da erkek vekilinin itirazında olduğu gibi bir eczanede kalfa olarak çalıştığı beyan edilmiştir. Davalı-davacı kadının çalışıp-çalışmadığı, eğer çalışıyorsa elde ettiği gelirin yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı ile gelirin miktarı karar tarihi itibariyle tekrar araştırılıp, sonucuna göre yoksulluk nafakası hakkında bir karar verilmesi gerekirken bu hususlar dikkate alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olup kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle
1. Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden BOZULMASINA,

2. Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı-davalı kadının sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.