Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/654 E. 2023/1802 K. 13.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/654
KARAR NO : 2023/1802
KARAR TARİHİ : 13.04.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/398 E., 2022/765 K.
DAVA TARİHİ : 09.12.2010
KARAR : Davanın reddi

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ( 4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına karar verilmesini, ortak çocuğun velayetinin babaya verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde, davanın reddine aksi halde ortak çocuk lehine 500,00 TL tedbir ve iştirak, kadın lehine 500,00 TL tedbir ve yoksulluk ve 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi 14.03.2012 tarihli kararı ile tarafların evlilik birliğinin yüklediği sorumlulukları karşılıklı olarak ihlal ettiğini, birbirlerine psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladıklarını, hal böyle iken evliliğin devamında korunmaya değer fayda kalmadığını, eşine şiddet uygulayıp evin bakım ve iaşesini ihlal etmeyi itiyat haline getiren erkeğin açıkça daha ziyade kusurlu bulunduğunu belirterek tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, çocuk için aylık 300,00 TL tedbir, 340,00 TL iştirak nafakasına, kadın için aylık 200,00 TL tedbir, 230,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın için 12.000,00 TL maddî ve 16.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı kadın tarafından hükmün tamamına yönelik olarak temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemiz 03.02.2021 tarihli ilamında, davalı kadının, temyiz dilekçesinde, karardan sonra ortak yaşamın devam ettiğini ileri sürdüğünü, kararın sekiz yıl gibi uzun bir süre geçtikten sonra tebliğe çıkarılmasının, davalı kadının birlikte ortak yaşamı devam ettirdiklerine yönelik iddiasının ciddiye alınıp üzerinde durulmasını gerektirir nitelikte olduğunu, karardan sonra tarafların ortak yaşamına devam edip birbirlerine atfedilebilecek kusurlu davranışları affedip en azından hoşgörüyle karşılayıp karşılamadıkları ve dolayısıyla tarafların bu yönde göstereceği deliller toplanarak yukarıdaki açıklamalar ışığında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek hükmün bozulmasına karar vermiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, karar tarihi ve kararın tebliğe çıkartıldığı tarih arasında 8 yıllık bir sürenin mevcut olması vakıası ve davalı tanıklarının beyanları da dikkate alınarak boşanma sonrasında tarafların fiili birlikteliği sürdürdükleri ve haliyle boşanma davasına dayanak gösterilen olayların ortak yaşamın devam ettirilmesi nedeni ile affa mazhar olduğu kabul görmüş ve bu nedenle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı erkek vekili kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek hükmün tamamı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık erkek tarafından açılan boşanma davasından sonra tarafların ortak yaşamı devam ettirip ettirmediği, af olgusunun ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci ve 330 uncu maddeleri. 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

İşbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

13.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.