Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/586 E. 2023/3687 K. 05.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/586
KARAR NO : 2023/3687
KARAR TARİHİ : 05.07.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 4. Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki boşanma ve birleşen boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince her iki başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında kültür farklılığı olduğunu, davalı erkeğin davacı kadının ailesinin yaşantısını küçük gördüğünü, kutlamalarda kavga çıkardığını, maddî durumu gayet iyi olmasına rağmen çocuğun ve davacı kadının ihtiyaçlarını karşılamadığını, hakaret ettiğini, ortak çocuğu ve davacı kadını dövmekle tehdit ettiğini, en son doğum yapan kardeşinin yanına gittiği için çocuğun yanında hakaret ederek evden kovduğunu, ertesi gün eşyalarını alması için mesaj attığını, kapının kilidini değiştirdiğini, çocuğun eşyalarını davacı kadının annesinin evinin önüne bıraktığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, çocuk için 2.500,00 TL tedbir-iştirak nafakasının, davacı kadın için 2500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, nafakaların her yıl Tefe oranında arttırılmasına, faizi ile 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı kadın birleşen boşanma dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin ilk dava açılmasından sonra whatsup yazışmaları ile defalarca hakaret ettiğini, çocuğu aldığı zamanlarda hakaret ve tehdit ettiğini, psikolojik baskı uyguladığını, davacı kadının gelinliğini annesinin sokak kapısının önüne bıraktığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, çocuk için 2.500,00 TL tedbir-iştirak nafakasının, davacı kadın için 2500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, nafakaların her yıl Tefe oranında arttırılmasına, faizi ile 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı erkek vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; davacı kadın vekilinin iddialarının doğru olmadığını, davacı kadının ailesi ile sınırlı görüştüğünü, ailesini aşağıladığını, evlendiklerinden beri davacı kadının yazları üç ay annesinin yazlığında kaldığını, birlik görevlerini ihmal ettiğini, hafta sonları evde yemek yapmadığını, evin yarısını kendi üzerine yapmasını istediğini, davacı kadının çocuğu alıp saatlerce hastane ortamında kalması nedeni ile tarafların tartıştıklarını, davacı kadının evi terk ettiğini, sonrasında eşyalarını aldığını, müvekkilinin eşini sevdiğini, boşanmak istemediğini belirterek davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin davalı babaya verilmesine, davacı kadının nafaka ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı erkek vekili birleşen davaya cevap dilekçesi ile özetle; ilk dava ile birleşen davanın maddî anlamda aynı davalar olduğunu, birleşen davanın da ilk dava gibi hakaret nedeni ile açıldığını, davalı tarafça bu mesajların ön inceleme aşamasına kadar usulünce sunulmadığını, iddialarının doğru olmadığını, birleşen dava dilekçesinde ileri sürülen yazışmaların ağır tahrik altında yazıldığını, davacının dava açılmasından sonra eve gelerek eşyaları dağıttığını, evi yaşanmayacak hale getirdiğini, davalının gelinliği kutu ile bıraktığını, yazışmaların bir kısmının da silindiğini, müvekkilinin eşini ve çocuğunu çok sevdiğini, mahkeme huzurunda davacı tarafa barışma teklifinde bulunduklarını belirterek birleşen davanın öncelikle derdestlik ve dava şartı yokluğundan reddine, aksi kanaatte olunduğu takdirde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin cimri olduğu, harcama konusunda davacı kadına baskı yaptığı, küçük düşürücü sözler söyleyerek hakaret ettiği, evin kilidini değiştirdiği, buna karşın davacı kadının da her yıl yaz tatilinde davalı erkeği bırakarak annesi ile birlikte yazlıkta kaldığı, erkeği zor durumda bıraktığı ayrıca şerefsiz diyerek hakaret ettiği bu durum karşısında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve artık birliğin devamına olanak vermeyecek derecede geçimsizlik bulunduğu, böylece geçimsizlikte her iki tarafında kusurlu bulunduğu ancak geçimsizlikte davalı erkeğin daha ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, çocuğun şimdiye kadar davacı anne yanında bulunduğu ve iyi şekilde bakıldığı, annenin bakım ve eğitiminde sakıncalı bir durum bulunmadığı, çocuğun annesinin yanında yaşamayı istemesi ile uzman raporu da dikkate alınarak çocuğun alıştığı ortamın değiştirilmemesi ve çocuğun üstün yararı gözetilerek ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için 500,00 TL tedbir ve 800,00 TL iştirak nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, bir işi ve geliri olmayan davacı kadının boşanmakla yoksulluğa düşecek olması nedeniyle davacı kadın yararına 1000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, tarafların boşanmasını gerektiren olayların meydana gelişinde erkeğin daha ağır kusurlu bulunduğu, yaşadıkları olaylar, davalının hakaret etmesi davranışlarının davacının kişilik haklarını zedelemiş olduğu, bu nedenle davacının manevî tazminat isteme hakkına sahip olduğu, diğer yandan evlilik birliğinin sona ermesi ile evlilikte yararlanabileceği olanaklardan da yoksun kalması nedeniyle maddî tazminat hakkı da bulunduğu gerekçesi ile 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı erkek vekili; davacı kadının asıl davada iddia ettiği hususları kanıtlayamadığını, davalı erkeğin cimri olmadığını, davacı kadına iki ayrı kredi kartı verdiğini, davalı erkeğin davacı kadına hakaret ettiğine dair delil olmadığını, davacı kadının davalı erkek aleyhine delil yaratma çabası içinde olduğunu, sunduğu whatsup mesajlarında davacının yazdığı mesajların silindiğini, olayın şoku ile yazılmış mesajların davaya gerekçe teşkil etmesinin mümkün olmadığını, derdestlik itirazlarının değerlendirilmediğini, evin kilidinin anahtarın içinde kırılması nedeni ile değiştirildiğini, davalı erkeğin kusuru bulunmadığını, her iki davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, tazminat koşullarının oluşmadığını, davalı erkeğin çalışmadığını, nafakayı ödeyecek maddî geliri olmadığını belirterek; her iki davanın kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, velâyet ve davacı kadın yararına hükmedilen nafakalar yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davacı kadın vekili katılma yoluyla; davacı kadının yaz tatillerinde annesinin yanına gitmesinin davalı erkeğin rızası ile olduğunu, davacı kadının davalı erkeğe hakaret etmediğini, tanık olarak dinlenen kişiyi davacı kadının tanımadığını, kaldı ki boşanma davasından sonra olan bir olay olduğu için hükme esas alınamayacağını, belirlenen nafaka ve tazminat miktarlarının davalı erkeğin gelirine göre düşük olduğunu belirterek; kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafaka miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyadaki yazılar, kararın dayandığı deliller ile delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri ile re’sen bakılacak kamu düzenini ilgilendiren hususlar dikkate alındığında, İlk Derece Mahkemesinin hukuki değerlendirmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı kadının nafakalar için her yıl TEFE oranında artırım yapılması talebi ve tazminatlar için yasal faiz talebi bulunmasına rağmen, nafakalar hakkında her yıl artırım ile tazminatlar hakkında yasal faize karar verilmemesinin doğru olmadığı, ancak kadının her yıl artırım talebi ve yasal faize yönelik açık istinaf talebi bulunmadığından bu durumun eleştirilmesi gerektiği gerekçesi ile her iki tarafın istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili, davacı kadının asıl davada iddia ettiği hususları kanıtlayamadığını, davalı erkeğin cimri olmadığını, davacı kadına iki ayrı kredi kartı verdiğini, davalı erkeğin davacı kadına hakaret ettiğine dair delil olmadığını, davacı kadının davalı erkek aleyhine delil yaratma çabası içinde olduğunu, sunduğu whatsup mesajlarında davacının yazdığı mesajların silindiğini, olayın şoku ile yazılmış mesajların davaya gerekçe teşkil etmesinin mümkün olmadığını, derdestlik itirazlarının değerlendirilmediğini, evin kilidinin anahtarın içinde kırılması nedeni ile değiştirildiğini, davalı erkeğin kusuru bulunmadığını, her iki davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, tazminat koşullarının oluşmadığını, davalı erkeğin çalışmadığını, nafakayı ödeyecek maddî geliri olmadığını belirterek; her iki davanın kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, velâyet ve davacı kadın yararına hükmedilen nafakalar yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
. Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma davalarının kabulü, maddî ve manevî tazminat ile davacı kadın lehine nafaka verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı, miktarlarının fazla olup olmadığı, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesinin uygun olup oladığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 336 ncı maddenin ikinci fıkrası

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.