Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/5537 E. 2023/4919 K. 19.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/5537
KARAR NO : 2023/4919
KARAR TARİHİ : 19.10.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/356 E., 2023/720 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/777 E., 2022/818 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine karar verilmiştir. Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; tarafların 2002 yılında evlendiklerini, ortak iki çocuklarının olduğunu, davalı erkeğin 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişiminde Genelkurmay’da görevli olması nedeniyle Genelkurmay Çatı davasında Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde 2017/109 Esas sayılı dosyasında yargılandığını ve 11 kez müebbet hapis cezası aldığını, dosyanın kesinleşmediğini, istinaf aşamasında olduğunu, davalı erkeğin yargılandığı süreçte müvekkilinin çok üzüldüğünü ve zor bir süreç geçirdiğini, bu süre zarfında müvekkili hakkında darbecinin eşi, hainin eşi şeklinde haberler yapıldığını, yaşanan olaylardan sonra müvekkilinin ve çocukların maddî-manevî büyük sıkıntılar çektiklerini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin annelerine verilmesine, çocuklardan … yararına aylık 2.000,00 TL, … yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakalarına, davacı kadın yararına, 100.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde; davacının yaşanan olayları 4 yıl 2 ay sonra dün yaşanmış gibi anlatarak söz konusu davayı açtığını, tarafına gönderdiği mektupların net ve açık olduğunu, hiç bir sorun yaşamadığını, maddî ve manevî olarak etrafından çok destek gördüğünü beyan ettiğini, davacı ile aralarında 2020 yılı Haziran ayına kadar sorun olmadığını ancak davacının 2020 yılı Haziran ayında tarafına boşanmayı düşündüğünü söylediğini ve Eylül ayında da söz konusu davayı açtığını, söz konusu davanın açılmasında davacıyı arkadaşlarının etkilediğini, tarafının halen tutuklu bulunduğunu, kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadığını, açılan davanın dayanağının hakkındaki yargılama süreci olduğundan bekletici mesele yapılması gerektiğini, 15 Haziran 2020 yılında yapılan kapalı görüşte davacı kadının “boşanacağım, yoruldum, al çocuklarını, birinin epilepsisi var, diğerinin gözü şişiyor” dediğini, ortak çocuk …’yı evde istemediğini, kendi ailesinin bakması için Manisa’ya gönderdiğini, çocuklara bakmaktan yorulduğunu söylediğini, çocukları ve kendisini bırakıp başka eve taşınıp, dinleneceğini söylediğini, 25.06.2020 tarihinde ortak çocuk …’nın annesinin kendisine “gel bak 2 aydır görüşüyorum” diyerek Whatsapptan birisi ile yaptığı mesajları gösterdiğini, akabinde çocuğun odasına giderek ağlamaya başladığını, daha sonra bu durumu davacıya sorduğunu, davacı kadının çocuğun uydurduğunu söylediğini, ilerleyen süreçte … ile kendisini görüştürmediğini, 2 ay sonra ortak çocuk …’yı Manisa’ya ailesinin yanına gönderdiğini, …’ya baskı ve tehdit uygulamaya başladığını, yaşananlardan …’nın psikolojik ve ahlaki açıdan olumsuz etkilendiğini ileri sürerek davanın reddine, ortak çocukların velâyetinin babalarına verilmesine, çocuklardan … yararına aylık 2.000,00 TL, … yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakalarına, davalı erkek yararına, 100.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata, 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, ortak çocuk … yararına 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin28.01.2022 tarih ve 2020/1015 Esas, 2022/77 Karar sayılı ilk kararında özetle; boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu, evlilik birliğinin devamında toplumsal ve taraflar için bir yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabul, kısmen reddine, tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi uyarınca boşanmalarına, davalı erkeğin maddî-manevî tazminat ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, tarafların ortak çocukları … ve …’ın velâyetlerinin davacı anneye verilmesine, baba ile çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuklar yararına aylık ayrı ayrı 1.500,00 TL tedbir, iştirak nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, davacı kadın yararına 40.000,00 TL maddî 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek tarafından tüm yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin 25.10.2022 tarihli tarih ve 2022/813 Esas, 2022/1583 Karar sayılı kararı ile hükmün gerekçesiz olduğu ve gerekçenin kendi içinde çelişkili olduğu gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Türk Silahlı Kuvvetlerinde Yarbay olarak görev yaparken 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişiminde görev aldığı gerekçesiyle Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/109 Esas sayılı dosyasında yargılandığı, 11 kez müebbet hapis cezası ile cezalandırıldığı, davacı kadının başka bir erkekle ilişkisi olduğu ve ortak çocuk …’ya kötü davrandığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı erkeğin ağır, davacı kadının az kusurlu olduğu, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kusursuz veya daha az kusurlu tarafın maddî-manevî tazminat talebinde bulunabileceği, ağır kusurlu erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin yasal koşullarının oluşmadığı, davacı kadının maddî manevî tazminat taleplerinin feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, ortak çocuk …’in yaşı, sağlıklı, bedensel, duygusal, ruhsal ve sosyal gelişimi ve sosyal inceleme raporu dikkate alındığında velâyetinin davacı anneye verilmesi, davalı babanın ceza evinde olması göz önüne alınarak kişisel ilişki kurulması gerektiği, 4721 sayılı Kanun’un 182 nci maddesi gereğince ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği, davalı erkeğin emekli olduğundan düzenli geliri olduğu, davacı kadının yargılama gideri ve vekâlet ücretinden de feragat ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davacı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı feragat nedeniyle reddine, davalı erkeğin maddî ve manevî tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin ayrı ayrı reddine, davacının feragat etmiş olması nedeniyle yargılama gideri vekâlet ücreti taleplerinin reddine, ortak çocuk …’in velâyetinin annesine verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk … 26.10.2022 tarihinde ergin olduğundan tarafların velâyet iştirak nafakası talebi ile ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk … yararına davalı erkeğin emekli olduğu tarih olan 01.09.2021 tarihinden itibaren aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, ortak çocuk … yararına davalının emekli olduğu tarih olan 01.09.2021 tarihinden itibaren başlamak 26.10.2022 tarihinde sona ermek üzere aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili, davanın reddi gerektiğini, yıllar sonra kadının boşanma gerekçesi ürettiğini, aslında kendisinin sadakatsiz olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; tüm yönlerden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile davalı erkeğin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir .

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili; istinaf dilekçesini tekrar etmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; tüm yönlerden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, boşanma davası olup, uyuşmazlık, davanın kabulünün yasal koşullarının oluşup oluşmadığı taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkek yararına tazminat ile nafakaya hükmedilmesinin yasal koşulları oluşup oluşmadığı, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesinin çocuğun üstün yararına, yaşına, gelişimine uygun olup olmadığı, çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarının tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu, 336 ncı maddeleri; 6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.