Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/5511 E. 2023/5798 K. 30.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/5511
KARAR NO : 2023/5798
KARAR TARİHİ : 30.11.2023

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1813 E., 2023/440 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ: … 22. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/59 E., 2022/456 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı karşı davacı kadın vekili tarafından istenilmiş ise de, davalı-karşı davacı kadın vekilinin 16.10.2023 tarihli dilekçesi ile duruşma isteminden vazgeçtiğinden, temyiz incelemesinin evrak üzerinden yapılmasına karar verilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili dava ile cevaba ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının iddialarının doğru olmadığını, kadının müvekkiline karşı otoriter ve ajite eden davranışları olduğunu, müvekkilinin sosyal medya hesaplarını ve maillerini bilgisi dışında karıştırdığını, müvekkilini ve ailesini tehdit ettiğini, baskı kurduğunu, sürekli maddîyatı gündemde tuttuğunu, evdeki kasaya müvekkilinin erişim izni olmadığını, kazancını müvekkiline söylemediğini, kanser hastalığı nedeni ile müvekkilini suçladığını, psikolojik şiddet uyguladığını, sert davrandığını, bağırdığını, saygısız olduğunu, hakaret ve küfür ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, öfke kontrolünün olmadığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-karşı davalı erkek vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; iddiaların gerçek dışı ve dayanaksız olduğunu, eylemler sabit kabul edilse dahi kadının müvekkilini affettiğini ve bu süreçten sonra da Aralık 2019 sonuna kadar birlikte yaşadığını ikrar ettiğini, kadının yaklaşık 10 ay önce müvekkilinin dava dilekçesinde bahsi geçen şahıslarla ilgili olarak ilişki iddiası ile suçladığını, haksız ve dayanaksız olan bu iddianın varlığı kabul edilse dahi 6 aylık dava hak düşürücü sürenin geçtiğini, ayrıca kadının bahsi geçen tüm iddiaları ve suçlamalarına karşın evlilik birliğine devam ettiğini, affeden tarafın dava hakkı bulunmadığını, af niteliğinde olan “evlilik birliğini devam ettirmenin” kadın tarafından gerçekleştirildiğini, davanın reddi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı-karşı davacı kadın cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin evlilikleri boyunca müvekkiline defalarca ruhsal ve fiziksel şiddet uyguladığını, sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini, müvekkilinin kanser tedavisi gördüğünü, erkeğin bu tedavi sürecinde müvekkilinin yanında olmadığını, birlik yükümlülüğüne aykırı davrandığını, müvekkilinin kemoterapi alacağı gün yanında olmak yerine arkadaşlarıyla yurt dışı tatiline gitmeyi tercih ettiğini, kendisinden yaşça küçük kadınları sosyal medyadan takip ettiğini, yaşça küçük kadınların fotoğraflarını beğendiğini, karşı tarafın öfke ve alkol probleminin bulunduğunu, müvekkiline karşı sözel ve fiziksel şiddet uyguladığını, her akşam alkol aldığını, alkol aldığı zamanlar ciddi bir öfke sorununun ortaya çıktığını, defalarca müvekkiline aşağılayıcı sözler söylediğini, son olarak müvekkilini darp ettiğini, ertesi gün alkollüyken müvekkilinin darp raporu aldığını öğrenmesi üzerine küfür edip bağırmaya başladığını, aşırı alkolün etkisindeyken önce ortak çocuğun yüzüne fıstık kabuklarını fırlattığını, müvekkiline çok ağır küfürler ettiğini, akabinde de evi terk ederek bir daha gelmediğini, ebeveyn olarak ortak çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimine uygun davranmadığını, evlilik birliğinin gerekliliklerine karşı sorumsuz olduğunu, müvekkilinin duygu ve düşüncelerine önem vermeyerek adeta onu hiçe sayan tavırları alışkanlık haline getirdiğini, müvekkilini tehdit ettiğini, müvekkilinin tüm arkadaşlarına, ailesine ve sosyal çevresine karşı kişilik haklarına ağır saldırı gerçekleştiğini ortak çocuğu defalarca alkolün yoğun olarak tüketildiği meyhanelere götürdüğünü, dava açtıktan sonra elektrik, doğalgaz, aidat, internet, digitürk üyeliklerini müvekkilinin kendi üzerine geçirmesini talep ettiğini, otomatik ödemelerini durdurduğunu ve bu durumu da belirterek müvekkiline maddî cebir uyguladığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, aylık 20.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesine ve bu nafakanın her yıl TÜFE oranında arttırılmasına, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte 1.000.000,00 TL maddî 1.000.000,00 TL manevî tazminata, aylık 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesine ve bu nafakanın TÜFE oranında arttırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın birleşen dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile erkek arasında açılan boşanma davasından sonra müvekkilinin arkadaşlarının, erkeği Temmuz-Aralık 2019 tarih aralığında …Otel’de anestezi teknikeri … ve …isimli kadınlarla bir çok kez gördüklerini beyan ettiklerini, erkeğin başka kadınlarla zina yaptığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetin anneye verilmesini, çocuk için aylık 20.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın her yıl %25 oranında arttırılmasına, müvekkili yararına aylık 5.000,00 TL tedbir nafakasına, mükerrer olmamak üzere müvekkili yararına yasal faizi ile birlikte 1.000.000 TL maddî ve 1.000.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının, erkeği aşağıladığı, sürekli eleştirdiği, hakaret ettiği ve hastalığı nedeniyle suçladığı, erkeğin de kadına hakaret ve küfür ettiği, ortak konutu terk ettiği, kadın hastanede tedavi olurken yurt dışına tatile gittiği hususlarının sabit olduğu, Emniyet Müdürlüğünden gelen otel kayıtlarına göre, erkeğin 25.09.2017, 04.12.2017, 14.01.2018, 18.10.2018, 30.0./2019, 01.02.2019, 23.02.2019, 18.07/2019, 01.08.2019 ve 27.10.2019 tarihinde …G., 02.10.2018 tarihinde Elif Fadime M., 14.02.2019 tarihinde Sümeyye Ö., 02.11.2019, 24.12.2019 ve 28.12.2019 tarihinde …. isimli kadınla otelde aynı odada kaldığı, bu kapsamda zina eyleminin sabit olduğu, zina nedenine dayalı boşanma davasının 05.06.2020 tarihinde açıldığı, erkeğin en son …. isimli kadınla 28.12.2019 tarihinde aynı odada kaldığı ve kadının süresi içerisinde boşanma davasını açmış olduğu, bunların dışında taraflar boşanmaya ve kusur belirlemesine esas olabilecek diğer iddialarını ispatlayamadıkları, erkeğin boşanmaya neden olan olaylara ilişkin ağır kusurlu olduğu, ortak çocuk …’ın anne ile birlikte yaşıyor olması ve babanın velâyete ilişkin talebinin bulunmaması dikkate alınarak velâyetinin anneye verilmesine karar verildiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak, ortak çocuk için hükmedilen tedbir nafakasının arttırım yapılmak suretiyle devamına, babanın iştirak nafakası ödemesine ve hükmedilen nafakanın her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında arttırılmasına karar verildiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına karar verildiği, boşanmaya sebep olan olaylarda, kadının daha ağır kusurlu olmadığı ancak kadının avukat olarak çalıştığı, üzerine kayıtlı taşınmazların ve kira gelirinin bulunduğu dikkate alındığında boşanma yüzünden yoksulluğa düşmeyeceği anlaşıldığından kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verildiği, tarafların kusur durumu, sosyal ve ekonomik durumları, ihlâl edilen menfaatlerin ağırlığı, dikkate alınarak, kadının maddî ve manevi tazminat isteminin boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte kısmen kabulüne karar verildiği gerekçesi ile asıl ve karşı davanın 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca, birleşen davanın ise 161 inci madde uyarınca kabulüne, tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için hüküm altına alınan aylık 8.000,00 TL tedbir nafakasının, karar tarihi itibari ile aylık 12.000,00 TL’ye çıkartılmasına, karar kesinleştiğinde aynı miktar üzerinden iştirak nafakası olarak devamına, nafakanın Üfe oranında arttırılmasına, kadın yararına aylık 2.000,00 TL tedbir nafakasına, kadının avukat olarak çalıştığı, malvarlığı ve kira geliri bulunduğu, boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği belirtilerek yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle kadının davalarının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tedbir nafakası ve tazminatlar, ortak çocuk yararına hükmedilen nafakanın miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı-karşı davacı kadın vekili 24.08.2022 tarihli istinaf dilekçesinde özetle tedbir nafakasının miktarı, reddedilen yoksulluk nafakası, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

3. Davalı-karşı davacı kadın vekili süresi içerisinde sunduğu 06.09.2022 tarihli ek istinaf dilekçesinde, asıl istinaf taleplerinin yanında erkeğin davasının kabulü ve kusur belirlemesi yönünden de İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle, kadının davalarının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tedbir nafakası ve tazminatlar, ortak çocuk yararına hükmedilen nafakanın miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tedbir nafakasının miktarı, reddedilen yoksulluk nafakası, ortak çocuk yararına hükmedilen nafakanın miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, karşılıklı olarak boşanma davalarının kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, taraflar için maddî ve manevi tazminata hükmedilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı ve ortak çocuk yararına hüküm altına alınan tedbir ve iştirak nafakalarının miktarı ile kadın lehine yoksulluk nafakası şartları gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 inci ve 330 uncu maddeleri. 6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,30.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.