Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/5385 E. 2023/3551 K. 04.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/5385
KARAR NO : 2023/3551
KARAR TARİHİ : 04.07.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

HÜKÜM/KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 9. Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki asıl dava yönünden katkı payı, katılma alacağı ve karşı dava yönünden ecrimisil alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl dav yönünden davanın reddine, karşı dava yönünden görevsizlik kararı verilmiştir.

Kararın davacı-davalı kadın vekili tarafından asıl dava yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı-davalı kadın vekili tarafından asıl dava yönünden temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 24.01.2022 tarihli ve 2021/5678 Esas, 2022/403 Karar sayılı kararıyla temyiz dilekçesinin süreden reddine karar verilmiştir.

Davacı-davalı kadın vekili maddi hatanın düzeltilmesi talepli dilekçesinde; temyiz dilekçesinin süresinde sunulduğunu belirterek Daire kararının kaldırılmasını ve dilekçede belirtilen sebeplerden kararın bozulmasını talep etmiştir.

Davacı vekili tarafından kararın maddi hataya dayandığı gerekçesi ile ortadan kaldırılması istenilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Dosya içeriğine göre, davacı-davalı kadın vekiline Bölge Adliye Mahkemesi kararının 02.10.2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacı-davalı kadın vekilinin 19.10.2020 havale tarihli temyiz dilekçesini dizi pusulasında 19.10.2020 tarihinde sunduğu belirtilmiş ise de, evrak işlem kütüğüne göre temyiz dilekçesinin 16.10.2020 tarihinde UYAP sistemi üzerinden Mahkemeye gönderildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, temyiz dilekçesi iki haftalık süre içerisinde sunulduğundan Dairemizin 24.01.2022 tarihli ve 2021/5678 Esas, 2022/403 Karar sayılı temyiz dilekçesinin süreden reddine ilişkin kararın hatalı olduğu anlaşılmakla; Dairemizin 24.01.2022 tarihli ve 2021/5678 Esas, 2022/403 Karar sayılı kararın kaldırılması gerekmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı davacı-davalı kadın vekili tarafından asıl dava yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin hemşire olduğunu, 2000 yılında emekli olduğunu, davalının EGO’da çalıştığını, müvekkilinin davalıdan daha fazla maaş aldığını, aynı zamanda özel sektörde de çalışarak ek gelir elde ettiğini, ayrıca kozmetik markalarının satış temsilciliğini yaparak da gelir elde ettiğini, müvekkilinin evlilik öncesi ve sonrası yapmış olduğu birikimlerle TOKİ’den ev aldığını, ancak davalının talebi üzerine bu evi sattığını, evin satışından elde edilen para, emekli ikramiyesi ve banka kredisi ile taraflar adına 1/2’şer hisseli olarak 8155 ada 2 parsel 10 nolu bağımsız bölümün satın alındığını, davalının taşınmazın edinilmesine katkısı olmadığı halde davalının baskısı ile 1/2 hissenin davalı adına tescil edildiğini; müvekkilinin çalışması karşılığı aldığı ücret ve banka kredileriyle müvekkili ve davalı adına bir çok araba alınıp satıldığını, araçların satışından elde edilen paralardan davalının müvekkiline hiç bir bedel ödemediğini, en son… plakalı aracın müvekkili adına kayıtlı olmasına rağmen, davalının müvekkilinden aldığı vekaletname ile işyerinden arkadaşına sattığını, ancak aracı halen davalının kullandığını, söz konusu araçlar için müvekkili ve arkadaşı adına bir çok bankadan kredi çekildiğini, davalının evi geçindirme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, savurgan davranarak müvekkilini maddi açıdan sömürdüğünü, evlilik birliği içinde alınan mallara hiçbir katkısının olmadığını belirterek mal rejiminin tasfiyesiyle, müvekkilin tasfiye sonucunda ortaya çıkacak (davanın gerçek değerinin belirlenmesinden sonra yapılacak ıslahla belirleyecekleri fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla) 5.000,00 TL katılma alacağının ve edinilmiş mal alacağının tasfiyenin sona ermesinden başlayarak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap dilekçesinde; tarafların evlendiklerinde her iki tarafın da memur olduğunu, ikisinin de evlendiklerin de malı olmadığını, evlendikleri tarihten itibaren kirada oturduklarını, sonrasında 1998 yılında TOKİ’den ev satın aldıklarını, bu evi satın alınırken müvekkilinin… plakalı aracının satıldığını, davacı adına bir miktar kredi çekildiğini, kredinin taraflarca birlikte ödendiğini, işbu evin 2000 yılında satıldığını, üzerine müşterek birikimlerinin ve davacı adına çekilen kredinin eklenmesi ile dava konusu taşınmazın alındığını, taraflar arasında 1/2’şer hisseler halinde tescil edildiğini, müvekkilinin davacıya bir baskısının söz konusu olmadığını; evlilik birliği içinde alınan araçların da yine tarafların birikimleri ile alındığını, satılan aracın yerine yenisinin alınması sureti ile araçları yenilediklerini, müvekkili adına kayıtlı… plakalı aracın satılarak davacı adına … plakalı aracın alındığını, en son 2007 yılında alınan… plakalı aracın davacı adına çekilen krediyle alındığını, taksit ödemelerini davacının yapmaması üzerine müvekkilinin ödediğini, davacının destek olmaması nedeniyle aracı, aynı kurumda çalıştığı arkadaşına 13.000,00 TL bedel ile satmak zorunda kaldığını, satış bedelinin bir kısmının arabanın kredi borcuna yatırıldığını, 2.000,00 TL’nin de da davacıya verildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, taşınmazın evlilik birliği içinde mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınarak taraflar adına tapuda 1/2’şer hisseli olarak tescil edildiği, 1/2 hisselerin tarafların kişisel malı olduğu, tarafların bu tescil işlemini serbest iradeleri ile gerçekleştirdikleri, davalı-davacının davacı-davalıya nazaran en az iki kat kazanç elde ettiği, TOKİ’den ev satın alınırken davacı-davalının henüz emekli olmadığı, evlilik birliği içinde müşterek kazançları ile alınan aracın satış parasının kullanıldığı, taksitlerin de yine müşterek kazançtan ödendiği, nakde dönüştürülen TOKİ’den alınan evin ve araç üzerinde her iki tarafın da katkısının bulunduğu, bu paralarla alınan dava konusu taşınmazda da her iki tarafın katkısının bulunduğu, tarafların serbest iradeleri ile de taşınmazı tapuda 1/2’şer hisseli olarak tescil ettirmeleri sonucu Yargıtayın yerleşik içtihatları doğrultusunda tarafların birbirlerinden katkı payı talep etme haklarının kalmadığı; aracın ise 31.10.2007 tarihinde davacı-davalı kadın adına satın alındığı, edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olduğu, aracın evlilik birliği içinde davacı-davalının, davalı-davacıya verdiği vekâlet ile satıldığı, aracın alımı için çekilen banka kredisinin evlilik birliği içinde ödendiği, mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihinden sonra yapılan herhangi bir ödeme olmadığı, aracın boşanma dava tarihinden bir yıl önce satıldığı, davacı-davalının satış için vekâlet vererek aracın satışına serbest iradesi ile onay verdiği, boşanma dava tarihinde araç bedelinin mevcut olmadığı, araç bedelinin evlilik birliği içinde tüketildiğinin kabulü gerektiği, aracın satışından elde edilen bedelinin davalı-davacının uhdesinde bulunduğunun da ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı dava yönünden mahkemenin görevsizliğine, talep halinde dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili asıl dava yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; ret kararının hatalı olduğunu, müvekkilinin uzun yıllar hemşire olarak görev yapmak suretiyle 2000 yılında emekli olana kadar çalıştığını, kozmetik markalarının temsilciliğini yaparak yüksek gelir elde ettiğini, evlilik öncesi ve sonrası birikimleriyle öncelikle TOKİ’deki evi satın aldığını, emekli olduktan sonra emekli ikramiyesini de katarak dava konusu taşınmazın satın alındığını, davalı adına tescil edilen 1/2 hisse üzerinde tasfiye alacağı bulunduğunu, davalının baskısı üzerine 1/2 hissenin tescil edildiğini, müvekkilinin davalı adına olan hisse yönünden katkı payı alacağı bulunduğunu, dava konusu aracın müvekkili adına kayıtlı bulunmasına karşılık evlilik içinde kendisinin bilgisi dışında satıldığını, davalının aracı kullanmaya devam ettiğini, davalının evi geçindirme yükümlüğünü yerine getirmediğini, davalının malların edinilmesine katkısının olmadığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile,taşınmazın evlilik birliği devam ederken 16.11.2000 tarihinde satın alınarak 1/2’şer hisseli olarak taraflar adına tescil edildiği ve halen tapuda aynı şekilde kayıtlı olduğu, evlilik birliği devam ederken serbest iradeleriyle gerçekleştirdikleri bu paylaşımla, her bir payın o eşin kişisel mal grubuna terk edildiği kabul edilmesi gerektiği, paylaşımdan sonra davalının payına, edinilmiş mal grubundan katkıda bulunduğu davacı tarafça da iddia ve ispat edilmediği, davalı adına kayıtlı 1/2 hissenin davalının kişisel malı
olduğundan davacının pay üzerinde katılma alacağı bulunmadığı; başka bir anlatımla, evlilik birliği içerisinde satın alınan taşınmazın serbest iradeleri ile taraflar adına 1/2’şer hisseli olarak tescil edildiğine göre, her iki tarafın taşınmazın edinilmesinden önceki kişisel katkılarından karşı taraf lehine feragat ettikleri ve taşınmaz üzerindeki payın ilgili paydaşın kişisel malı olduğunun kabulü gerektiği, eşlerin taşınmazın edinildiği tarihte serbest iradeleriyle aralarında paylaşım yaptıkları ve bu paylaşıma uygun olarak adlarına tescil sağlandığı, taşınmazın bedelinin paylaşım doğrultusunda yerine getirildiği inancı ile ödendiği, aralarında başkaca anlaşma yapılmadığı; diğer bir deyişle de, karşı tarafın mal edinmesine katkı yapma düşüncesi hakim olmadığı; aracın evlilik birliği içerisinde kredi çekilerek satın alındığı, kredi taksitlerinin ödenmemesi üzerine davalının aracı satarak bir bölümü ile kredi taksitlerinin kapatıldığı, kalan bölümünün ise davacıya verildiği, dolayısı ile araç bedelinin evlilik birliği içerisinde sarf edildiği, tasfiyeye tabi bir mal bulunmadığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili asıl dava yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; müvekkilinin evlilikleri boyunca davalıdan fazla gelir elde ettiği, müvekkilinin evlilik öncesi ve sonrası birikimleri ile TOKİ’den aldığı ev için çekilen kredi ödemelerinin de müvekkili tarafından yapıldığını, TOKİ’den alınan evin satışından elde edilen para, emekli ikramiyesi ve banka kredisi ile dava konusu taşınmazın satın alındığını, davalının işbu taşınmaza katkısının olmadığını, davalının baskısı ile taşınmazın taraflar adına 1/2’şer hisseli olarak tescil edildiğini, kredi ödemelerinin de müvekkili tarafından ödendiğini, müvekkilinin davalı adına olan hisse yönünden katkı payı alacağı bulunduğunu, tarafların gelirleri göz önünde bulundurularak katkı payı oranının belirlenmesi gerektiğini, tescilin serbest iradeyle gerçekleşmediğini ve müvekkilinin bağış iradesinin olmadığını; aracı müvekkilinin tek başına satın aldığını, davalının baskılarıyla müvekkilinin vekâlet vermek zorunda kaldığını, aracın davalı tarafından vekâlet ile satılmasına rağmen davalı tarafından kullanılmaya devam edildiğini, satış parasını davalının aldığını, müvekkili ve arkadaşının bu araç için kredi çektiğini, davalının evi geçindirme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, malların edinilmesine davalının katkısının olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taşınmazın serbest iradeyle paylaşılıp paylaşılmadığı, davacının katkı payı alacağının bulunup bulunmadığı, aracın satış bedelinin boşanma dava tarihinde mevcut olup olmadığı, eklenecek değer bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı, değer artış payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin (743 sayılı Kanun) 152 nci maddesi, 153 üncü maddesi, 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi; 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 1 inci maddesi, 6 ncı maddesi, 19 uncu maddesi, 26 ıncı maddesi, 28 inci maddesi, 285 ve devamı maddeleri, 646 ncı maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1 inci maddesi, 2 nci maddesi, 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 227 nci maddesi 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı-davalı kadın vekilinin maddi hata isteğinin kabulü ile, Dairemizin 24.01.2022 tarihli ve 2021/5678 Esas, 2022/403 Karar sayılı temyiz dilekçesinin süreden reddine dair kararının KALDIRILMASINA,

2.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.