Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/4460 E. 2023/3572 K. 04.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/4460
KARAR NO : 2023/3572
KARAR TARİHİ : 04.07.2023

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; kadın yararına maddî ve manevî tazminata karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; erkeğin, müvekkiline şiddet uyguladığı, hakaret ve tehdit ettiği, evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmediğini, sürekli alkol kullandığını, gece hayatı olduğunu iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, çocuk yararına aylık 600,00 TL tedbir ve iştirak, davacı kadın yararına, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; asıl davanın reddini istemiş, kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babasına verilmesine, çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak, müvekkili yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, müvekkili yararına, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 02.10.2020 tarihli ve 2018/939 Esas, 2020/435 Karar sayılı ilamı ile davalı-karşı davacı erkeğin gece hayatının ve alkol kullanma alışkanlığının bulunduğu, evin infak ve iaşesini sağlamadığı, evlilik birliğinin üzerine yüklediği yükümlülüklerini yerine getirmediği, evlilik birliği içerisinde eşine yönelik küfür, hakaret ve tehdit içerikli sözler söylediği, ayrıca şiddet uyguladığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir, 500,00 TL iştirak nafakasına, davacı-karşı davalı kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakasına, 17.500,00 TL maddî, 17.500,00 TL manevî tazminata, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek, asıl davanın reddi, karşı davanın kabulü yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 15.02.2021 tarihli ve 2021/323 Esas-2021/282 Karar sayılı ilamı sayılı kararıyla; gerekçeli kararın 09.11.2020 tarihinde davalı-karşı davacı vekili ……’a tebliği ile istinaf süresinin başladığı, davalı-karşı davacı … tarafından sunulan 28.12.2020 tarihli istinaf dilekçesinin süresinde olmadığı gerekçesiyle istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-karşı davacı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairemizin 01.07.2021 tarih ve 2021/3619 Esas, 2021/5627 Karar sayılı ilamıyla; dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin tetkikinden, İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararının davalı-karşı davacı erkek vekili Av. ……’a elektronik tebligat yöntemiyle 09.11.2020 tarihinde tebliğ edilmiş sayıldığı ancak vekilin işbu tarihten önce öldüğü, bunun üzerine kararın davalı-davacı asıla 15.12.2020 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Davalı-karşı davacı vekilinin ölmüş olması nedeniyle asıla yapılan tebligatın geçerli olduğu, davalı-karşı davacının, kararın kendisine tebliği tarihinden itibaren iki haftalık kanuni süre içinde istinaf kanun yoluna başvurduğu, istinaf başvurusunun incelenmek üzere Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı
1.Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesi, 21.12.2021 tarih ve 2021/2020 Esas, 2021/2257 Karar sayılı ilamıyla; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairemizin 20.12.2021 tarihli ve 2021/9949 Esas, 2021/9818 Karar sayılı ilamıyla; davacı-karşı davalı kadının iş yerindeki arkadaşıyla güven sarsıcı davranışta bulunduğu, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunduğu, olayların akışı karşısında davalı-karşı davacı erkeğin de dava açmakta haklı olduğu, karşı davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararın bozulmasına, bozma sebep ve şekline göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C. Üçüncü Bozma Kararı
1.Bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesi, 24.05.2022 tarihli ve 2022/103 Esas, 2022/333 Karar sayılı ilamıyla davacı- karşı davalı kadının kolluktaki beyanları ile ortak çocukları Berkay’ın ve arkadaşı Ali’nin ifadeleri örtüştüğünden davacının iş yerindeki erkek arkadaşı ile güven sarsıcı davranışlarının olduğu, davalı- karşı davacı erkeğin gece hayatının ve alkol kullanma alışkanlığının bulunduğu, evlilik birliğinin üzerine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmekten kaçındığı, eşine sözlü ve fiili şiddet uyguladığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin bulunduğu, bu şartlar altında eşleri artık birlikte yaşamaya zorlamanın kanunen mümkün görülmediği, ortak çocuğun yargılama aşamasında ergin olduğundan velâyet hususunda hüküm kurulmasına yer olmadığı, kadının yeniden sigortalı olarak çalışmaya başladığı, düzenli işinin ve gelirinin bulunduğu, yararına hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılması gerektiği, yoksulluk nafakası koşulları oluşmadığı, boşanmaya neden olan olaylarda eşler eşit kusurlu olduğu ve koşulları oluşmadığından tarafların maddî-manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, velâyet ve yoksulluk nafakası konusunda karar verilmesine yer olmadığına, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı-karşı davalı kadın vekili, karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi ve tazminat taleplerinin reddi yönlerinden temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairemizin 27.09.2022 tarihli, 2022/7138 Esas, 2022/7471 Karar sayılı ilamıyla; İlk derece mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olduğu, bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi doğru olmadığı, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-karşı davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak; davacı karşı davalı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği, bozmayı gerektirdiği gerekçesiyle kararın bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan yönlerden onanmasına karar verilmiştir.

D. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; boşanma yüzünden beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları zarar gören, kusursuz veya daha az kusurlu tarafın, kusurlu diğer taraftan uygun bir maddî ve manevî tazminat isteyebileceği, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı kadının boşanma yüzünden mevcut ve beklenen menfaatlerinin zarar göreceği, davalı-karşı davacı erkeğin kusurlu davranışlarının, kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur dereceleri, zarar gören menfaatin kapsamı, kişilik haklarına yapılan saldırının niteliği, paranın alım gücü ile hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davacı yanın maddî ve manevî tazminat taleplerinin kısmen kabulü gerektiği gerekçesiyle davacı-karşı davalı kadın yararına 45.000,00 TL maddî, 45.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı erkek vekili; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadın yararına tazminat koşulları oluşmadığını, tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kesinleşen konularda temyiz incelemesi yapılıp yapılamayacağı, hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarının tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 174 üncü maddeleri, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 55 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi\ Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla davalı-karşı davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Somut uyuşmazlıkta İlk Derece Mahkemesinin 02.10.2020 tarihli ve 2018/939 Esas, 2020/435 Karar sayılı ilamı ile davacı-karşı davalı kadın yararına 17.500,00 TL maddî- 17.500,00 TL manevî tazminata hükmedilmiş olup bu karara karşı sadece davalı-karşı davacı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bu nedenle davacı-karşı davalı kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatın miktarı yönünden davalı-karşı davacı erkek yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Mahkemece, bozma sonrası verilen son kararda davalı-karşı davacı erkek yararına oluşan usuli kazanılmış hak gözetilmeksizin davacı-karşı davalı kadın yararına 45.000,00 TL maddî, 45.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarı yönlerinden BOZULMASINA,

2.Davalı-davacı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

04.07.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.