Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/4191 E. 2023/3561 K. 04.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/4191
KARAR NO : 2023/3561
KARAR TARİHİ : 04.07.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

KARAR : İsitinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 21. Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine karar verilmiştir.

Kararın davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar yönünden, davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından ise asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatların miktarları yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar yönünden, davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından ise asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatların miktarları ve çeyiz eşyası alacağı talebi yönünden temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

İlk Derece Mahkemesi kararı kadının çeyiz eşyası talebi yönünden taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davalı-karşı davacı kadın vekilinin, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı-karşı davalı erkeğin tüm, davalı-karşı davacı kadının reddedilen yön dışındaki temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap (karşı davaya cevap) dilekçelerinde özetle; tarafların 2016 yılında evlendiğini, kadının, sürekli tartışma çıkardığını, birlik görevini ihmal ettiğini, birden fazla kez ortak konutu terk ettiğini, erkeğin ailesine kötü davrandığını, ailesi ile görüşmesini istemediğini, ekonomik şiddet uyguladığını, küçük düşürücü sözler söylediğini, aile içerisinde kalması gerekenleri başkaları ile paylaştığını, hakaret ettiğini, kadının babasının erkeği tehdit ettiği ve erkeğe fiziksel şiddet uygulayamaya teşebbüs ettiğini ve kadının bu duruma sessiz kaldığını, karşı dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek asıl davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, karşı davanın reddine, erkek yararına 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve ikinci cevap (karşı davaya cevaba cevap) dilekçelerinde özetle; asıl dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, birlik görevini ihmal ettiğini, ilgisiz olduğunu, erkeğin annesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, hakaret ettiğini, ortak konuttan kovmakla ve boşanacağını söyleyerek tehdit ettiğini, ortak konutun kilidini değiştirdiğini, kadının eşyalarını ortak konutun kapısının önüne koyduğunu, ekonomik ve psikolojik şiddet uyguladığını, borçlandığını, küçük düşürücü sözler söylediğini, kadını hamileliği sırasında yalnız bıraktığını, iftira attığını, kadına ve kadının ailesine hakaret ettiğini iddia ederek karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, asıl davanın reddine, kadın yararına aylık 3.000,00 TL tedbir nafakası, 3.000,00 TL yoksulluk nafakası, 150.000,00 TL maddî tazminat, 250.000,00 TL manevî tazminat, kadının çeyiz eşyalarının kadına aynen iadesini, aynen iadenin mümkün olmaması durumunda ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 200,00 TL çeyiz eşyası bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak kadına verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin, kadın düşük yaptığında ve en son doğumunda manevî olarak destek olmadığı yalnız bıraktığı, ailesinin yanında “…alın kızınızı başınıza çalın…” diyerek kadını aşağıladığı, kadının maaşını erkeğe verdiği, çalışmasına rağmen cebinde parası olmadığı, harçlıksız kaldığı bu haliyle ekonomik şiddet uyguladığı, kadının ise erkeğin ailesinin ortak konuta gelmesini ve ailesi ile görüşmeseni istemediği bu nedenle taraflar arasında tartışma yaşandığı, bu hususun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın da kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, tarafların ortak çocuğun bulunmadığından velâyet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına, kadının, kendisini yoksulluktan kurtaracak miktarda düzenli gelir getiren işi olduğu, memur olduğu, erkeğin maaşı ile kadının maaşı arasında fahiş bir fark bulunmadığı, kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşıldığından kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına 40.000,00 TL maddî tazminat, 35.000,00 TL manevî tazminat, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu dikkate alınarak manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu, kadının davasının reddine karar verilmesi gerektiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olması sebebiyle erkeğin manevî tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilerek kadın yararına tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu, yargılamanın çok uzun sürdüğü ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği belirtilerek; karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, erkeğin davasının reddine karar verilmesi gerektiği, kadın yararına hükmedilen tazminat miktarlarının çok az olduğu belirtilerek; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi ve tazminatların miktarları yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince; davaların esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin 6100 sayılı Kanunu’na uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu itibarla; her iki davanın kabulü ile; tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmaların karar verilmesinde ve kusura ilişkin yapılan değerlendirmede, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren kadın yararına, maddî tazminat takdir edilmesinde, tarafların, boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, evliliğin süresi, beklenen menfaatlerin kapsamı ve hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, takdir edilen tazminatın miktarında, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına, manevî tazminat takdir edilmesinde, tarafların, boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırının niteliği, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, evliliğin süresi ve hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, takdir edilen tazminatın miktarında, evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu, 4721 sayılı Kanunu’nun 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükmünün erkek yararına oluşmadığı anlaşıldığından erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesinde, herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, usul ve kanuna uygun olan hükme karşı taraf vekillerinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının hatalı olduğu belirtilerek istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi ve tazminatlar ve çeyiz alacağı talebi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının hatalı olduğu belirtilerek istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, her iki davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına maddî, manevî tazminata hükmolunması şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları ile erkek lehine manevî tazminat verilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası; 6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilinin ise aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir .

3.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun’un 50 nci ve 51 inci madde hükümlerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı-karşı davacı kadın vekilinin çeyiz alacağı talebine yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Davacı-karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilinin ise diğer yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a)Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddî tazminat miktarı yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

b)İlk Derece Mahkemesi kararının maddî tazminat miktarı yönünden davalı-karşı davacı kadın yararına BOZULMASINA,

c)Davacı-karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilinin ise diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Ercan’a yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Elif’e iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.