Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/4144 E. 2023/5576 K. 23.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/4144
KARAR NO : 2023/5576
KARAR TARİHİ : 23.11.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/360 E., 2022/1880 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 9. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/11 E., 2020/553 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet eşyası alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı boşanma davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer’îlerine, kadının ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın tarar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
… erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; tarafların 28.08.2013 yılından bu yana ayrı yaşadıklarını, erkeğin 2013 yılında boşanma davası açtığını, tarafların anlaşmalı boşanma yapmaya karar vermeleri nedeni ile davadan feragat ettiğini ancak kadının anlaşmalı boşanmaya yanaşmadığını, feragat nedeni ile davanın reddine dair kararın 24.12.2014 tarihinde kesinleştiğini, kararın kesinleştiği tarihten bu yana taraflar arasında ortak hayatın kurulmadığını, kadının 2015 yılında nafaka davası açtığını, bu dava ile kadına aylık 1.500.00 TL nafaka ödenmesine karar verildiğini, erkeğin zaten kadının, evin ve çocukların ihtiyaçlarını sürekli karşıladığını, kadının kişilik bozukluğunun bulunduğunu, depresyon ilacı kullandığını, evlilik süresince erkeğin eve misafir davet etmekte zorlandığını, hiçbir zaman kahvaltı yapmadığını, Ramazanda sahurunu hep kendinin hazırladığını, en son olayda kadının sudan sebepten tartışma çıkardığını, mutfaktan aldığı bıçakla erkeğe saldırdığını, bu olaydan sonra tarafların ayrı yaşamaya başladığını belirterek davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, İstanbul 14 Aile Mahkemesi’nin 2015/903 esas 2013/794 karar sayılı dosyası ile kadın yararına hükmedilen nafakanın iptaline ya da az miktara indirilmesine, erkek yararına 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; erkeğin 28.08.2013 tarihinde kadına hiçbir haklı sebep göstermeksizin ortak evi terk ettiğini, kadının o tarihten beri sadece yakın akrabalarının desteği ile yaşadığını, 19.12.2013 yılında da boşanma davası açtığını ve feragat ettiğini, erkeğin evi terk ettikten sonra kira ve giderleri ödememesi nedeniyle aile konutundan annesinin evine taşınmak zorunda kaldığını, erkeğin evlilik boyunca sürekli boşanma isteğini dile getirdiğini, kadına ilgi göstermediğini, kadının çalışmasını istemediğini, kadının sigortasını da ödemediğini, kadının takılarını ve babasının dükkanından elde ettiği 28.500,00 Doları erkeğe verdiğini belirterek davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, nafaka davası ile hükmedilen nafakanın 3.000,00 TL’ye yükseltilmesine ve yoksulluk nafakası olarak devamına, 100.000,00 TL manevî tazminata, erkeğe verilen ziynet eşyaları ve 28.500,00 Dolar karşılığı olan 110.000,00 TL maddî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın tarafından sunulan maddî tazminat talebinin açıklanmasına ilişkin 04.12.2018 tarihli dilekçe ile 110.000,00 TL maddî tazminatın 80.000,00 TL’sinin erkeğe borç olarak verilen 27.500,00 Amerikan Dolarına dayandığını, 30.000,00 TL’nin ise kadına ve ortak çocuklara takılan ziynet eşyalarına dayandığını belirtliştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkek tarafından açılan ve reddedilen boşanma davasının 24.12.2014 yılında kesinleştiği, üç yıllık sürenin dolduğu ve ortak hayatın yeniden kurulamadığı, erkeğin evden ayrılarak kadın ve çocukları yalnız bıraktığı, evin giderlerini karşılamadığı, kiraları ödemediği, kadının ayrı yaşamakta haklı olması nedeniyle açılan nafaka davasında yararına tedbir nafakasına hükmedildiği anlaşılmış olup bu durumda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının ziynet eşyalarının varlığını ve elinden alındığını ispatlamadığı, çocuklara takılan takılar yönünden ise çocukların ergin olması nedeniyle kadının çocukları adına dava açma hakkının bulunmadığı, kadının kişilik hakları saldırıya uğramadığından manevî tazminat talebinin reddi gerektiği gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve son fıkraları uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına nafaka davasında hükmedilen tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, babadan kalan miras hisseli yazlığın ve evin kadını yoksulluktan kurtarmayacağı belirtilerek; kesinleşmeden itibaren aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına, erkeğin ve kadının manevî tazminat taleplerinin reddine, kadının kendine ait ziynet eşyalarına yönelik talebinin reddine, kadının ortak çocuklara takılan ziynet eşyalarına yönelik talebinin usulden reddine, kadının maddî tazminat talebi içindeki 80.000,00 TL’lik maddî tazminat talebinin ara karar ile tefrikine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1…. erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; manevî tazminat ve nafakanın iptali talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, kadının kusurlu olduğunu ve tüm taleplerinin reddi gerektiğini belirterek karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, kadın yararına nafaka davasında hükmedilen nafakanın kaldırılmaması, hükmedilen yoksulluk nafakası, reddedilen manevî tazminat, aleyhe hükmedilen vekâlet ücreti yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerekçede evlilik tarihi ve ortak çocuk sayısının yanlış yazıldığını, kusursuz olan kadın aleyhine boşanmaya ve yargılama gideri ile vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği, asıl davanın reddi gerektiğini, manevî tazminat talebinin reddinin hatalı olduğunu, hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının düşük olduğunu belirterek asıl davanın kabulü ile aleyhe hükmedilen yargılama gideri ve vekâlet ücreti, reddedilen manevî tazminat, tedbir nafakasının miktarının arttırılmaması ve hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1…. erkek vekili katılma yolu ile temyiz dilekçesinde özetle; manevî tazminat ve nafakanın iptali talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, kadının kusurlu olduğunu ve tüm taleplerinin reddi gerektiğini belirterek karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, kadın yararına nafaka davasında hükmedilen nafakanın kaldırılmaması,hükmedilen yoksulluk nafakası, reddedilen manevî tazminat, aleyhe hükmedilen vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde evlilik tarihi ve ortak çocuk sayısının yanlış yazıldığını, erkeğin tam kusurlu bulunmasına rağmen erkek yararına yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kusurlu olması nedeniyle erkeğin davasının reddi gerektiğini, kadının manevî tazminat talebinin hangi gerekçe ile reddedildiğinin açıklanmadığını, erkeğe yüklenen kusurun kadının kişilik haklarını zedelediğinin kabulü gerektiğini, hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarının çok düşük olduğunu, yoksulluk nafakasının tedbir nafakasından da düşük belirlendiğini, mahkemece erkeğin tedbir nafakasının düşürülmesine ilişkin talebi ekonomik durumunda değişiklik olmadığı gerekçesi ile reddedilmiş olmasına rağmen 6 yıl önce hükmedilen tedbir nafakası miktarından daha düşük miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin çelişki oluşturduğunu, erkeğin maddi durumunun iyi olduğunu, erkeğin emekli olduktan sonra özel bir okulda müdür olarak çalıştığını belirterek asıl davanın kabulü ile aleyhe hükmedilen yargılama gideri ve vekâlet ücreti, reddedilen manevî tazminat, tedbir nafakasının miktarının arttırılmaması ve hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl ve karşı davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, kadın yararına yoksulluk nafakası verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, kadının açtığı bağımsız nafaka davasında hükmedilen tedbir nafakasının miktarının arttırılması ya da azaltılması şartlarının oluşup oluşmadığı, her iki tarafın da manevî tazminat taleplerinin reddedilmesinin dosya kapsamına uygun olup olmadığı, taraflar aleyhine hükmedilen vekâlet ücretinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri,166 ncı maddesinin birinci ve son fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre … erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı-davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun’un 175 inci maddesi uyarınca daha uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmolunan yoksulluk nafakasının miktarı yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının kadın yararına hükmolunan yoksulluk nafakasının miktarı yönünden BOZULMASINA,

3…. erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Kemal’e yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Yelda’ya geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.