Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/410 E. 2023/5505 K. 22.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/410
KARAR NO : 2023/5505
KARAR TARİHİ : 22.11.2023

MAHKEMESİ :…Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/667 E., 2022/1630 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 5. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/472 E., 2021/788 K.

Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı şirket vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dilekçeler aşamasında özetle; davacı ile davalı …’in evli olduklarını, tapuda davalı eş adına kayıtlı … adresindeki taşınmazı aile konutu olarak kullandıklarını, davalı eşin davacının açık rızasını almaksızın aile konutu üzerine diğer davalı şirket lehine 31.03.2017 tarih ve 5728 yevmiye nolu resmi senet ile 300.000,00TL bedelli teminat ipoteği tesis ettirdiğini, 08.02.2018 tarih ve 2379 yevmiye nolu senet ile tesis edilen 300.000,00 TL ipoteğin bedeline 450.000,00 TL ilave edilerek toplam 750.000,00 TL bedelli teminat ipoteği tesis edildiğini, müvekkilinin açık rızasının bulunmadığını belirterek aile konutu olan gayrimenkul üzerine tesis edilen ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı şirket vekili dilekçeler aşamasında özetle; tarafların ortak çocuklarının ortağı oldukları …Yapı Ürünleri ve San. Tic. A.Ş. adlı şirketinin borçlarına karşılık davacı ve davalı eşin söz konusu ipoteği verdiğini, taşınmaz üzerinde her iki ipotek tesisi tarihinde aile konutu şerhi bulunmadığını ve tapu siciline güven ilkesi ile hareket edildiğini, davalı şirketin banka olmadığını ve bankadan beklenilen araştırma yükümlülüğünün kendisinden beklenemeyeceğini, davacı ve davalı eşin iyi niyetli olmadıklarını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığı, aile konutu niteliğinde bulunan dairenin toplam arsa üzerinde 55.69 metre kareye tekabül ettiği, davalı … …’ın kendi adına kayıtlı arsanın davalı…Anonim Şirketine ipotek tesis ettiği ancak ipotek tesis edilirken eşi …’nın imzasının ve rızasının bulunmadığı gerekçesi ile davacının davasının kısmen kabulü ile, … 18. İcra Müdürlüğünün 2019/10544 Esas sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi takibi nedeni ile…ili …İlçesi … mahallesi 2280 ada 6 parsel nolu taşınmazın 55.69 metrekare alanına düşen ipoteğin aile konutu nedeni ile kaldırılmasına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, kısmen kabul kısmen ret durumuna göre taraflar hakkında yargılama gideri vekâlet ücreti takdirine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı şirket vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı şirket vekili istinaf dilekçesinde özetle; ipoteğin davacı ve davalı eşin çocuklarının borcu için verildiğini, borçlar ödenmeyip yasal işlemler yapıldıktan sonra aile konutu şerhi tesis edildiğini, ipotek takibi yapılmadan önce gönderilen ihtarnameye verilen cevapta aile konutu olduğundan bahsedilmediğini, taşınmazın iskansız ruhsatsız bir binanın yer aldığı arsada olup toplam 4 ayrı konut bulunduğunu, aynı binada kendilerine ait 4 ayrı taşınmaz olmasına rağmen taşınmazı ipotek gösterdiklerini, bunun dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, tapuya güven ilkesi ile hareket ettiğini, taşınmazın aile konutu olup olmadığını bilebilecek durumda olmadığını, taşınmazın 55,39 m2 alanı üzerindeki ipoteğin kaldırıldığını, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibinin uygulamasını imkansızlaştırdığını, davacı yararına hükmedilen nispi vekâlet ücretinin hangi tutar üzerinden hesap edildiğinin anlaşılmadığını, kabul edilen kısmın toplam dava değerine oranı düşünüldüğünde hükmolunan vekâlet ücretinin iptali gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yerleşim yeri kayıtlarına göre tarafların 01.01.1995 tarihinden beri ve halen dava konusu taşınmazda ikamet ettikleri, davacının rızası alınmaksızın taşınmaz kaydı üzerine davalı şirket lehine 31.03.2017 tarihi itibariyle 5728 yevmiye no’lu 300.000,00 TL bedelli ve 08.02.2018 tarihi itibariyle 2379 yevmiye no’lu 450.000,00 TL bedelli ipotek tesis edildiği, davacı eşin rızası alınmaksızın taşınmaza konulan ipoteğin geçersiz olduğu, davalı şirketin iddiasını ispat edemediği, aile konutu olduğu tespit edilen taşınmaz üzerine davacı eşin açık rızası alınmaksızın konulan ipoteğin geçersiz olduğu anlaşıldığından davanın kabulü kararında usul ve esas yönünden bir isabetsizlik görülmediği, mahkemece dava konusu taşınmaz üzerinde usulünce keşif yapılarak ipotek tesis tarihinde ve halen tarafların aile konutu olarak kullandıkları bağımsız bölümün kroki ve harita üzerinde işaretlenmesi ve bu bölümün değerinin belirlenerek bu bölümle sınırlı olacak şekilde ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesinin de yerinde olduğu, dava konusu taşınmaz üzerinde toplam 750.000,00 TL bedelli teminat ipoteği tesis edildiği, dava değeri olarak 750.000,00 TL’nin gösterilmesi dikkate alındığında davalı şirketin haksız olması nedeniyle aleyhine yargılama giderine hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesi ile davalı şirketin istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı şirket vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı şirket vekili temyiz dilekçesinde özetle; ipoteğin davacı ve davalı eşin oğlu ve oğlunun eşi adına olan şirketin borcuna teminat olarak verildiğini, davanın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, icra takibi sırasında ihtarnameye verilen cevapta aile konutu olduğundan bahsedilmediğini, taşınmazın arsa niteliğinde olup yapının ruhsatsız iskansız olduğunu, binada bulunan 4 dairede kendilerine ait olmasına rağmen kasıtlı olarak aile konutu üzerine ipotek tesisi edildiğini, tarafların kötü niyetli olduklarını, şirketin kredi kurumu olmadığını ve taşınmazın aile konutu olup olmadığının bilinemeyeceği, ipotek kurulurken ekspertiz yapılmadığını, sadece ipoteğin artırılması sırasında yapıldığını, vekâlet ücretinin toplam dava değeri üzerinden hesaplanmasının da hatalı olduğunu, hükümle ipotek nedeniyle icra takibinin imkansızlaştırıldığını belirterek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, ipoteğin kaldırılması davası olup, uyuşmazlık davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, yargılama gideri vekâlet ücretinin doğru hesaplanıp hesaplanmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 323 üncü, 326 ncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı ve 194 üncü maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı şirket vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.