Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/4042 E. 2023/3684 K. 05.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/4042
KARAR NO : 2023/3684
KARAR TARİHİ : 05.07.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1526 E., 2023/158 K.
DAVACI-DAVALI : … vekili Av. … Ttüptük

DAVA TARİHİ : 08.06.2017
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 25. Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karşı davanın da kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların davalı erkeğin ailesi ile yaklaşık on yıl oturduklarını, 2006 yılında davalı erkeğin trafik kazası sonucu yatağa bağımlı dayısına davacı kadının baktığını, davacı kadının tüm fedakarlıklarına rağmen davalı erkeğin hiç bir sosyal etkinliğe eşini ve çocuğunu dahil etmediğini, davalı erkeğin işlerinin iyi gitmesi nedeniyle 2006 yılında restoran açtığını, bundan sonra eve uğramaz olduğunu, gelse de geç saatlerde alkollü geldiğini, davacı kadından habersiz taşınmazlar aldığını, 2010 yılında bir bayanla otel odasında yakalandığını ancak davacı kadının bu dönem hamile olması nedeni ile affettiğini, 2011 yılından itibaren davacı kadın ve çocukların …`da yaşamaya başladıklarını, davalının ayda sadece bir iki kez uğradığını, sonrasında davacı kadını …`ya aldığını ancak yine haftada bir eve geldiğini, davacı kadının kişisel ihtiyaçlarını karşılamadığını, davalı erkeğin sadakatsiz olup başka kadınlarla ilişki yaşadığını, kendisine ev tuttuğunu iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin davacı anneye verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı 5.000,00 TL tedbir-iştirak nafakası ile davacı kadın için 5.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, nafakaların TÜFE oranında arttırılmasına, faizi ile 500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı karşı davacı erkek vekili süresinde verdiği cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı kadının hiç bir iddiasını kabul etmediğini, tarafların evliliklerinin yıllar öncesinde fiilen bittiğini, davacı kadının lise mezunu olduğunu, bugüne kadar eve katkısı olmadığını, davalı erkekten hiçbir beklentisi olmadığını ifade ederek davalı erkeği evlenmeye ikna ettiğini, evliliğin başlarında ekonomik yönden sıkıntılar yaşadıklarında davacı kadının bu nedenle huzursuzluk çıkardığını, ekonomik durumunun üstünde isteklerde bulunduğunu, intihar etme tehditlerinde bulunduğunu, bir keresinde teşebbüs ettiğini, davalı erkeğin parası olmamasına rağmen sürekli taleplerde bulunduğunu, kıskanç olduğunu, çalışma hayatına müdahale ettiğini, psikolojik sorunları olduğunu, birlik görevlerini yerine getirmediğini, davalı erkeği sürekli başkaları ile kıyasladığını, 2007 yılından sonra evliliğin fiilen bittiğini, davacı kadının kendisini kandırarak hamile kaldığını, 2011 yılında davacı kadının kendi isteği ile …`ya taşındığını, burada etrafa borçlandığını, bundan sonra ortak kararla evliliğin fiilen bittiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinini temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine, 100.000,00 TL manevî tazminatın davacı karşı davalı kadından alınarak davalı karşı davacı erkeğe verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tanıkların anlatımından davalı erkeğin başka kadınlar ile gece saatinde eve geldiği, tanıkların bu olaya şahit oldukları, davalı erkeğin sadakatsiz davrandığı, davalı erkeğin çocukları ve eşi ile ilgilenmediği, evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirmediği, eşinin doğum yapması sonrasında eşi ile ilgilenmediği, bekar gibi yaşadığı, tatile yalnız gittiği, eşi ve çocuklarını götürmediği, gece eve gelmediği ve iş yerinde kaldığı, davacı karşı davalı kadının da kıskanç olduğu, bu durumda davalı karşı davacı erkeğin daha ağır kusurlu hareketleri sonucunda ortak hayatın devamının kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığı gerekçesi ile asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, karşı davanın reddine, tarafların ortak çocukları … ergin olduğundan velâyet konusunda karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk Mevila`nın velâyetinin davacı karşı davalı anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk Mevila için daha önce takdir edilen tedbir nafakasının 1.150,00 TL artırılarak bu celse tarihinden itibaren aylık 2.000,00 TL iştirak nafakasının kararın kesinleşmesinden sonra davalı karşı davacıdan alınarak velâyeten davacı karşı davalı anneye verilmesine, davacı karşı davalı kadının çalışmadığı gerekçesi ile 1.500,00 TL yoksulluk nafakasının davalı karşı davacı erkekten alınarak davacı karşı davalı kadına verilmesine, ortak çocuk … için takdir edilen 850,00 TL tedbir nafakasının ergin olduğu tarihe kadar devamına, davacı karşı davalı kadının mevcut ve beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelendiği gerekçesi ile 50.000,00 TL maddî tazminatın ve erkeğin, eşinin kişilik haklarına saldırı niteliğinde derin üzüntü yaratıcı ve onur kırıklığına neden olacak sadakatsiz davranış, yükümlülüklerin yerine getirilmemesi gibi kusurlu davranışları nedeni ile 50.000,00 TL manevî tazminatın davalı karşı davacı erkekten alınarak davacı karşı davalı kadına verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı karşı davalı kadın vekili; davalı karşı davacı erkeğin tam kusurlu olduğunu, davacı karşı davalı kadının kıskanç olduğunu kabulle hüküm kurulduğunu ancak gerekçelendirilmediğini, bu ifadelerin erkeğin ailesinin yanlı ifadeleri olduğunu, hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının çok düşük olduğunu, davalı karşı davacı erkeğin bir takım taşınmazları dava açılmadan kardeşlerine devrettiğini, davalı karşı davacı erkeğin avukat olup kendi tanığının dahi ifadesinde yanında dört kişi çalıştırdığını beyan ettiği, sosyal ekonomik durum araştırmasında tespit edilen gelirin gerçeği yansıtmadığını belirterek; kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakaların miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir..

2.Davalı karşı davacı erkek vekili; davacı karşı davalı kadının hiç bir iddiasını ispat edemediğini, davacı karşı davalı kadının tam kusurlu olduğunu, davacı karşı davalı kadının velâyet sorumluluğunu yerine getirmediğini, çocukları babalarına karşı doldurduğunu, iddia ettiği hadiselerin yaşanmasından sonra tarafların uzun süre birlikte yaşamaya devam ettiklerini, bu nedenle kusurlu davranışları affetmiş sayılacağını, çocukların anne tarafından yönlendirildiğini, tanıkların davacı karşı davalı kadının yönlendirmesi ile beyanda bulunduklarını, tarafların anlaşarak fiilen ayrı yaşadıklarını, davalı karşı davacı erkeğin icralık olduğunu, davalı karşı davacı erkeğin bürosunda bir avukat ve bir sekreterin çalıştığını, bir dönem arkadaşının yakınını şoför olarak işe aldığının doğru olduğunu ancak sigortasının akrabası tarafından ödendiğini, kaldı ki ekonomik çöküş nedeni ile işine son verildiğini, erkeğin üzerine sadece bürosunun olduğunu, diğer taşınmazların müvekkillerine ait olduğunu belirterek; kadının davasının kabulü, kendi davasının reddi, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, velâyet, tazminat talebinin reddi ve nafakalar yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince taraflara izafe edilen kusurlarda bir isabetsizlik bulunmadığı, buna göre asıl davanın kabulü ile boşanmaya karar verilmesi yerinde görüldüğü, ancak davacı karşı davalı kadına “kıskançlık” kusuru yüklenip az kusurlu kabul edilmiş olmasına rağmen erkeğin karşı davasının kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı, çocuğun üstün yararına uygun olduğu anlaşılan velâyet ve kişisel ilişkiye dair yapılan düzenlemenin yerinde olduğu, davacı karşı davalı kadın ve yanında bulunan ergin olmayan ortak çocuk yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinde ve hükmedilen nafakaların miktarında, verilen tavzih kararında bir isabetsizlik görülmediği, tarafların ekonomik durumları, müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaçları dikkate alındığında belirlenen iştirak nafakası miktarının az olduğu, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, kadının zorunlu ihtiyaçları, tarafların yaşları, evliliğin süresi ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde hükmedilen nafakanın az olduğu, davacı karşı davalı kadın yararına maddî ve manevî tazminat takdir edilmesi isabetli ise de, tarafların, boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, paranın alım gücü, evliliğin süresi, beklenen menfaatlerin kapsamı ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, takdir edilen tazminatların az olduğu gerekçeleri ile; davacı karşı davalı kadının iştirak nafakası, yoksulluk nafakası ve tazminat miktarlarına yönelik istinaf taleplerinin ve davalı karşı davacı erkeğin ise karşı davanın reddine yönelik istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının bunlara ilişkin bentlerinin çıkarılmasına, yeniden hüküm kurularak karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, davalı karşı davacı erkeğin tazminat taleplerinin reddine, davacı karşı davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulü ile aylık 2.500,00 TL yoksulluk nafakasının davalı karşı davacıdan alınarak davacı karşı davalıya verilmesine, nafakanın her yıl TÜFE oranında artırılmasına, ortak çocuk Mevila için aylık 2.500,00 TL iştirak nafakasının davalı karşı davacıdan alınarak davacı karşı davalıya verilmesine, nafakanın her yıl TÜFE oranında artırılmasına, kararın kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 200.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminatın davalı karşı davacıdan alınarak davacı karşı davalıya ödenmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı karşı davalı kadın vekili; davalı karşı davacı erkeğin tam kusurlu olduğunu, davacı karşı davalı kadının kıskanç olduğunu kabulle hüküm kurulduğunu ancak gerekçelendirilmediğini, bu ifadelerin erkeğin ailesinin yanlı ifadeleri olduğunu, hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının çok düşük olduğunu, davalı karşı davacı erkeğin bir takım taşınmazları dava açılmadan kardeşlerine devrettiğini, davalı karşı davacı erkeğin avukat olup kendi tanığının dahi ifadesinde yanında dört kişi çalıştırdığını ifade ettiği, sosyal ekonomik durum araştırmasında tespit edilen gelirin gerçeği yansıtmadığını belirterek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafaka miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı karşı davacı erkek vekili; davalı karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulünün doğru olmadığını, sadakatsizlik iddiası kabul edilmemekle birlikte davacı karşı davalı kadın tarafından affedildiğini, davacı karşı davalı kadının tam kusurlu olduğunun tanık beyanları ile ispat edildiğini, davacı karşı davalı kadının yükümlülüklerini yerine getirmediğini, çocukları babalarına karşı doldurduğunu, boşanma sürecinde habersiz çocukları alıp …`ya taşındığını, 2000 yılı öncesi kadının intihar girişiminde bulunduğuna ilişkin hastane kaydının olup olmadığının araştırılmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, aldatma fiilinin üzerinden beş seneden uzun bir zaman geçtikten sonra boşanmaya konu edilemeyeceğini, davacı karşı davalı kadının ortak çocukları kullanarak maddî kazanç elde etmeye çalıştığını, davacı karşı davalı kadının çalışabilir durumda olduğunu, nafaka ve tazminat taleplerinin reddinin gerektiği, ortak çocuk …`in üniversite öğrenimi için …`ya geldiğini ve masraflarının davalı karşı davacı erkek tarafından karşılandığını, tanıkların beyanlarının duyuma dayalı olduğunu, davalı karşı davacı erkeğin bürosu dışında taşınmazı olmadığını, hakkında onlarca icra dosyası olduğunu, aracının da bu süreçte satıldığını belirterek; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, nafakalar, tazminat talebinin reddi yönünden bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca kaçılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tarafların boşanma davalarının kabulü, davacı karşı davalı kadın lehine tazminat ve nafaka verilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı, davalı karşı davacı erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesinin doğru olup olmadığı ve tazminat ile nafaka miktarlarının miktarlarının sosyal ekonomik durumlarına göre uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu`nun (6098 sayılı Kanun) 50 ve 51 inci maddeleri

3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı karşı davacı erkek vekilinin tüm, davacı karşı davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı karşı davalı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun’un 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Kanun’un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı karşı davalı kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden BOZULMASINA,

2.Davalı karşı davacı erkek vekilinin tüm, davacı karşı davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz eden davacı-davalıya yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davalı-davacıya geri verilmesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.