Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/3722 E. 2023/4584 K. 10.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/3722
KARAR NO : 2023/4584
KARAR TARİHİ : 10.10.2023

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/201 E., 2023/97 K.
KARAR : Karar verilmesine yer olmadığına-kabul

Taraflar arasındaki iptal ve tescil, mümkün olmaması halinde değer artış payı ve katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl ve karşı dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına ve kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. … erkek vekili dava dilekçesinde; davalı-davacının evlilik birliğinin kurulmasından sonra kısa bir süre çalışmış ise de, müşterek çocuğa hamile kaldıktan sonra çalışmadığını, müvekkilinin ise evlilik birliğinin kurulmasından sonra işletmeye başladığı Telekom bayiliğini halen işlettiğini, müvekkilinin evlilik birliğinin kurulmasından hemen sonra birikimlerini değerlendirmek amacıyla 303 parsel ve 294 parsel sayılı tarla vasfındaki taşınmazların davalı-davacı adına satın aldığını, davalı-davacının taşınmazların edinilmesine hiçbir katkısı olmamasına rağmen evlilik birliği içinde edinilmiş olan malların hisseli olarak eşler arasında pay edileceğinin kabul edilmiş olması nedeni ile taşınmazlar her ne kadar davalı-davacı adına tescil edilmiş ise de, müvekkilinin yarı oranında hissesinin bulunduğunu belirterek; taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile 1/2 hisselerinin müvekkili adına tapuya kayıt ve tescilini, bu talebin kabul edilmemesi halinde fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile taşınmazların 1/2 hissesine isabet eden şimdilik 10.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.

2. … erkek vekili cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde; taşınmazın edinilmesinde davalı-davacı kadının kişisel mallarının kullanılmadığını; karşı davada tasfiye konusu … plakalı aracın çalındığını, müvekkili adına araç olmadığını belirterek; karşı davanın reddini savunmuştur.

3. … erkek vekili 09.03.2015 tarihli dilekçesinde; alınan bilirkişi raporuna göre müvekkilinin taşınmazlar nedeniyle 46.904,00 TL artık değere katılma alacağı olduğunun belirlendiğini belirterek; ıslah talebinin kabulü ile, toplam 46.904,00 TL katılma alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.

4. … erkek vekili 28.11.2022 tarihli (12.12.2022 tarihinde UYAP’tan gönderilen) dilekçesinde; 03.09.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre müvekkilinin taşınmazlar nedeniyle 339.677,00 TL artık değere katılma alacağı olduğunun belirlendiğini belirterek; raporda belirtilen değer üzerinden davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiş, eksik harcını yatırmıştır.

II. CEVAP
1. Davalı-davacı kadın cevap dilekçesinde; taşınmazların evlilik birliği içerisinde edinilmiş mal olmayıp müvekkilinin kişisel malları olduğunu, davacı-davalının nizalı taşınmazlarda hiçbir hakkının bulunmadığını, müvekkilinin evlenmeden önceki süreçte uzun yıllar bankada çalıştığını, buradan ayrılırken kıdem tazminatı aldığını, Kiraz’da özel bir işyerinde çalıştığını, evlenmeden önce bankada kişisel paralarının bulunduğunu, müvekkilinin taşınmazları kendi birimleri ile satın aldığını, Telekom bayiliği açılırken davacı-davalının teminat mektubunu dahi vermemesi üzerine müvekkilinin kendi birikimleri ile teminat mektubunu verdiğini belirterek; davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı-davacı kadın vekili karşı dava dilekçesinde; … adına kayıtlı Telekom bayiliğinin teminatını veren, açan ve işletenin gerçekte müvekkili olduğunu, davacı-davalının da bu işyerinde çalıştığını, evliliğin devamı sırasında satın alınan ve evlilik süresince edinilen; …., …, … ve … plakalı araçların üzerinde müvekkilinin 1/2 hakkı bulunduğunu belirterek; davalı adına kayıtlı söz konusu araç kayıtlarının 1/2 oranında iptali ile müvekkili adına trafik sicilinde tescilini, mümkün olmadığı takdirde fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla gerçek değerlerinin toplamından 1/2 hisseye tekabül eden alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.

3. Davalı-davacı kadın vekili 29.11.2022 tarihli (9) nolu celsede ve 26.12.2022 tarihli dilekçesinde; … vekilinin sunduğu 28.11.2022 tarihli dilekçenin ikinci ıslah dilekçesi niteliğinde olduğunu, davanın kısmi dava niteliğinde olduğunu ve ıslahla belirsiz alacak davasına dönüştürülemeyeceğini, zamanaşımının dolduğunu beyan etmiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 09.04.2015 tarih ve 2009/364 Esas, 2015/186 Karar sayılı kararı ile, asıl dava yönünden, … erkeğin toplam 46.904,00 TL katılma alacağının bulunduğu; karşı dava yönünden ise, …. plakalı aracın alınmasında davalı-davacının kişisel malı olan tasfiye dışı aracın satışından elde edilen kullanıldığı, … plakalı aracın çalınmış olduğu gerekçesiyle; asıl davada, tapu iptal tescil talebinin reddine, alacak talebinin kabulü ile, 46.904,00 TL’nin karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline; karşı davada, tescil iptal talebinin reddine, 9.800,00 TL’nin karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde … erkek vekili ve davalı-davacı kadın temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 18.04.2017 tarih ve 2015/16011 Esas, 2017/5640 Karar sayılı kararı ile, … erkek vekilinin asıl dava yönünden temyiz itirazlarının incelemesinde, katılma alacağının belirlenmesinde karar tarihine en yakın tarihteki sürüm değeri yerine karardan yaklaşık 2 sene önce gerçekleştirilen keşif tarihi itibariyle değerler esas alınmasının hatalı olduğu, Mahkemece aradan geçen zaman da dikkate alınarak yeniden bir ziraat mühendisi, bir emlakçı ve bir de mülk bilirkişisinden oluşan heyet marifetiyle yapılacak keşif sonucunda taşınmazın mal rejiminin tasfiye tarihi olan karar tarihine en yakın tarihteki değeri belirlendikten sonra katılma alacağı hesaplanması gerektiği; … erkek vekilinin karşı dava yönünden temyiz itirazlarının incelemesinde, … plakalı aracın 12.03.2004 tarihinde … erkek adına satın alındığı, davalı-davacı kişisel malı olan araç satımından gelen paranın tasfiye konusu araç alınırken kullanıldığını savunmuş ise de kişisel mal olan 1994 model aracın tasfiye konusu araç alındıktan sonraki bir tarih olan 27.01.2005 tarihinde devredildiği, Mahkemece, davalı-davacının kişisel malı ile katkıda bulunduğunun dosya kapsamından ispatlanamadığı, … plakalı araç yönünden sadece katılma alacağına hükmedilmesi gerektiği; davalı-davacı kadın vekilinin karşı dava yönünden temyiz itirazlarının incelemesine gelince, …, … ve … plakalı araçlar yönünden katılma alacağının belirlenmesinde karar tarihine en yakın tarihteki sürüm değeri yerine karardan yaklaşık 2 sene önce gerçekleştirilen keşif tarihi itibariyle değerler esas alındığı, katılma alacağının belirlenmesinde araçların tasfiye tarihindeki değeri, başka bir ifade ile karar tarihine en yakın tarihteki değerinin temel alınması gerektiği, Mahkemece aradan geçen zaman da dikkate alınarak yeniden resen seçilecek makine mühendisi bilirkişi marifetiyle yapılacak keşif sonucunda araçların mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihindeki nitelikleri gözetilerek mal rejiminin tasfiye tarihi olan karar tarihine en yakın tarihteki değeri belirlenerek katılma alacağının hesaplanması gerektiği belirtilerek kararın bozulmasına, taraf vekillerinin bozma kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, bozma ilamı doğrultusunda malların güncel değerine yönelik rapor alındığı, asıl davada tasfiye konusu 294 parsel sayılı taşınmazın 163.800,00 TL, 303 parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesinin 515.554,00 TL, karşı davada tasfiye konusu … plakalı aracın 68.000,00 TL, … plakalı aracın 9.000,00 TL,… plakalı aracın 10.000,00 TL, … plakalı aracın 8.000,00 TL güncel değerinin olduğu, 03.09.2022 tarihli hesap raporunda asıl davada tasfiye konusu taşınmazların toplam değeri olan 679.354,00 TL’nin 1/2’si olan 339.677,00 TL davacı-davalının katılma alacağının hesaplandığı, karşı davada tasfiye konusu araçların toplam değerinin 95.000,00 TL ve davalı-davacının katılma alacağı olduğunun belirlendiği; … vekilinin 28.11.2022 tarihli (12.12.2022 tarihinde UYAP’tan gönderilen) dilekçesinde bilirkişi raporunda ortaya çıkan miktar yönünden bakiye bölüm yönünden harcı tamamladıkları yönünde beyanda bulunduğu; davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemeyeceği hallerde alacaklının asgari bir miktar ve değer belirterek belirsiz alacak davası açabileceği, dava konusu alacak yönünden davacı-davalının matematiksel olarak kendi katkısını hesaplamasının mümkün olmadığı, alacak miktarının Mahkemece yapılan keşif, tarafların gelir durumları, tasarruf miktarları gibi hususların tartışılarak bilirkişice belirlenmesi gerektiği, somut olayda davacı-davalının alacak miktarının hukukçu bilirkişi tarafından verilen 03.09.2022 tarihli bilirkişi raporu ile belirlendiği, aksine kabul durumunda hakkaniyete aykırı sonuçlar doğabileceği gerekçesiyle; asıl dava yönünden, davacı-davalının tapu iptal tescil talebi açısından verilen karar Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğinden bu konuda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, davacı-davalının katılma alacağı talebinin kabulü ile 339.667,00 TL’nin karar tarihinden (27.01.2023) itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline; karşı dava yönünden, davalı-davacının tescil talebi açısından verilen karar Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğinden bu konuda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, talep ile bağlılık ilkesi gereği 10.000,00 TL katılma alacağının karar tarihinden (27.01.2023) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı kadın temyiz dilekçesinde; asıl davanın kısmi dava olarak açıldığını, davacı-davalının 09.03.2015 tarihli dilekçe ile ıslah talebinde bulunduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmadan ıslah talebinde bulunduğunu, boşanmanın kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık sürenin geçtiğini, ıslahla kısmi davanın belirsiz alacak davasına dönüştürmenin mümkün olmadığını, … vekilinin sunduğu 28.11.2022 tarihli (12.12.2022 tarihinde UYAP’tan gönderilen) dilekçesinin ıslah kabul edilse dahi davada daha önce bir kez ıslah yapıldığından ikinci kez ıslah yapılamayacağını; taşınmazların değerinin fahiş belirlendiğini, araçların değerinin ise düşük belirlendiğini; taşınmazların müvekkilinin kişisel malı olduğunu, kişisel geliri ile edinildiğini; boşanma davasının davacı-davalının sadakatsizliği nedeniyle sonuçlandığını, sadakatsiz davranan ve zina eden eşin alacak hakkının bulunmadığını, karşı dava yönünden yapılan inceleme, değerlendirme ve hükmün kuruluş şeklinin yerinde olmadığını belirterek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, … vekilinin sunduğu 28.11.2022 tarihli (12.12.2022 tarihinde UYAP’tan gönderilen) dilekçenin niteliği, ikinci ıslah dilekçesi olup olmadığı, ıslahla kısmi davanın belirsiz alacak davasına dönüştürülüp dönüştürülemeyeceği, zamanaşımının dolu dolmadığı, malların güncel değerinin doğru belirlenip belirlenmediği, asıl davada tasfiye konusu taşınmazların edinilmesinden davalı-davacının kişisel mallarının kullanılıp kullanılmadığı ve bu hususun ispatı, evliğin temelinden sarsılması hukuksal nedenine dayalı gerekçeleşen boşanma davasında kusurlu eşin katılma alacağı hakkı bulunup bulunmadığı, eksik araştırma ve inceleme bulunup bulunmadığı ve hükmün kuruluş şeklinin usule uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava, iptal ve tescil, mümkün olmaması halinde değer artış payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 107 nci maddesi, 176 ve devamı maddeleri, 190 ve devamı maddeleri, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi, 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 227 nci maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesi, 716 ncı maddesi; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1953 tarihli ve 1953/8 Esas, 1953/7 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. 6100 sayılı Kanun’un 176 ncı maddesinin ikici fıkrasında aynı davada, tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 26 ncı maddesi uyarınca, hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez; ayrıca, aynı Kanun’un 297 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca da, hükmün sonuç kısmında her bir talep hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmalı ve taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.

4. Öncelikle asıl dava, mülga 1086 sayılı Kanun’un yürürlükte olduğu dönemde 08.09.2009 tarihinde açılmış olmakla bu dönemde usul hukukumuzda henüz belirsiz alacak davası olarak bir dava türü olmadığından işbu dava, kısmi dava niteliğindedir.

5. Somut olayda, davacı-davalının dava dilekçesiyle 10.000,00 TL alacağın tahsilini talep ettiği, 09.03.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle talep miktarını toplam 46.904,00 TL’ye yükselttiği, 28.11.2022 tarihli dilekçesiyle talep miktarını toplam 339.677,00 TL’ye yükselttiği, davacı-davalının 09.03.2015 tarihli dilekçesinin birinci ıslah, 28.11.2022 tarihli dilekçesinin ikinci ıslah dilekçesi niteliğinde olduğu, Mahkeme, aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği göz ardı edilerek davacı-davalının 28.11.2022 tarihli dilekçesindeki talep miktarı gözetilerek davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, davacı-davalının 09.03.2015 tarihli birinci ıslah dilekçesindeki talep miktarı gözetilerek karar verilmesi gerekirken, ikinci ıslah dilekçesindeki artırılan talep miktarına göre alacağa hükmedilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

6. Ayrıca, Mahkemece, karşı dava yönünden her bir alacak kalemi yönünden ne kadar alacağın kabul edildiği hükümden anlaşılamamaktadır. O halde, Mahkemece, hangi alacak kalemi için ne miktar kabul edildiğinin açıkça yazılarak karar verilmesi gerekirken açık ve anlaşılır olmayacak şekilde hüküm kurulması da usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı-davacı kadın vekilinin bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Davalı-davacı kadın vekilinin asıl dava yönünden ikinci ıslah dilekçesi, karşı dava yönünden hükmün kapsamı yönünden temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,10.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.