Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/3550 E. 2023/5469 K. 21.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/3550
KARAR NO : 2023/5469
KARAR TARİHİ : 21.11.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1406 E., 2023/309 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Uşak 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/825 E., 2019/753 K.

Taraflar arasındaki nisbi butlan nedeniyle evlenmenin iptali ve birleşen tedbir nafakası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince evlenmenin nisbi butlan nedeniyle iptaline, tedbir nafakası davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı- davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı- davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yaşlı ve bakıma muhtaç bir insan olduğunu, onun yalnızlığından yararlanan davalı- davacının bakımı hususunda anlaştıklarını ve psikolojik baskı altında tutulan müvekkili ile resmi nikah kıyıldığını, baskı ve kandırılma, aldatma ve yanılma ile oluşan hileyle yaşından da faydalanılarak nikah kıydırıldığını, evlilik birliğinin fiili yaşam üzerine kurulmadığını, müvekkili evlenirken aşının yapılacağı, bakımının yapılacağı düşüncesi ile evlendiğini, ancak çevresinin durumu sorguladığında davalı- davacının boşanma için para istediğini belirterek evliliğin nisbi butlan sebebiyle iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı- davacı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; evliliğin davacı- davalının hür iradesi ile gerçekleştiğini, evliliği asıl istemeyen tarafın davacı- davalı yanın çocukları ve torunları olduğunu, müşterek haneye giden müvekkilini evden kovduklarını ve şiddet uyguladıklarını, davacı- davalının müvekkilinin yanına geldiğinde onu zorla alıp götürdüklerini, psikolojik baskı iddiasının yerinde olmadığını, davacı- davalının evlilik ile ilgili gerekli raporun da alındığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

2.Davalı- davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin ailesinden kişilerin müvekkiline şiddetine, baskısına ve biraraya gelmelerini engellemelerine erkeğin karşı çıkmadığını, müvekkilinin kaldığı yere erkeğin uğramadığını ve arayıp sormadığını, destek olmadığını belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 197 nci maddesi gereğince müvekkili lehine aylık 2.000,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların 30.11.2017 tarihinde evlendikleri, davacının evlendikten 18 gün sonra 18.12.2017 tarihinde işbu davayı açtığı, erkeğin 1930, kadının ise 1979 doğumlu olduğu, taraflar arasında yaş farkının 49 olduğu, hayatın olağan akışına ve yaşam deneyimlerine göre 90 yaşındaki bir kişinin evlilikten beklentisinin kendisinin bakımın sağlanması olabileceği, bunun dışında davacı- davalının başka bir beklentisinin söz konusu olamayacağı, nitekim bu hususun davacı- davalı tanığı Semiha’nın küçüklüğünden beri dedesiyle yaşadığı, yemek ve temizlik gibi bütün ihtiyaçlarını kendisinin karşıladığı, çalışmaya başlayınca davacı- davalının kendisini yalnız hissettiği, yanında bir nefes istiyordu yönündeki beyanlarıyla da sabit olduğu, evlilik akdi olmadan önce kadının, erkeğe bakacağı konusunda anlaştıkları, erkeğin evlilik akdi gerçekleşmeden önce kadının kendisine bakacağı ve yardımcı olacağı yönündeki söz ve tavırları nedeniyle evlenme iradesiyle hareket ettiği ancak kadının evlenme akdine kadar gizlediği iradesinin evlenme yönünde olmayıp herhangi bir hak ve mal edinme iradesi olduğu, her ne kadar resmi olarak evlenme akdi yapılmış ise de tarafların iradelerinin uyuşmadığı, erkeğin, kadının kendisine bakacağı yönündeki aldatıcı hareketlerle, kendisine kadın tarafından bakılacağı düşüncesiyle hareket ettiği, kadının evlendikten sonra sürekli erkekten para istediği, evlilikten çok kısa süre sonra gerçeği görerek hataya düşürüldüğünü anladığı ve 18 gün sonra eldeki bu davayı açtığı, tarafların 30.11.2017 tarihinde evlendikleri, nikahtan sonra fiilen hiç birlikte yaşamadıkları, kadının erkekten para istediği hususlarının erkek tanığı Semiha davacının “Evlendiğini söylediği günden itibaren evlendim dediği kişi evine hiç gelmedi, onunla beraber hiç vakit geçirmedi, dedem daha sonradan kendisinin yanına gelmediğini, ancak kendisinden sürekli para talep ettiğini, boşanmak istediğini söyledi” ve tanık Uğur’un “Ben davacının evlendiğini duydum, bir hafta sonra da davacı- davalı bana davacı davalının kendisinden doğrudan para istediğini, bu nedenle eve de götürmediğini, boşanma davası açtığını söyledi” şeklindeki beyanlarıyla sabit olduğu, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamınına göre kadının erkekle önce erkeğe bakacağı konusunda anlaştıkları, evlenme akdinden sonra fiilen birlikte yaşamadıkları, erkeğin kadın tarafından bakılacağı düşüncesiyle hareket ettiği ve kadının bu yöndeki aldatıcı hareketleri ile yanıldığı, 4721 sauılı Kanun’un 149 uncu maddesinde düzenlenen nisbi butlan koşullarının oluştuğu, davanın yasal süre içinde açıldığı gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, taraflar arasındaki evliliğin nisbi butlan nedeniyle iptaline, tarafların nikahtan sonra fiilen hiç birlikte yaşamadıkları, taraflar arasında ortak hayatın evlilik akdinin gerçekleştiği 30.11.2017 tarihinden sonra fiilen kurulmadığı, davacı- davalının ayrı yaşamakta haklı olmadığı gerekçesiyle tedbir nafakası davasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı- davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın gerekçesindeki değerlendirmelerin hatalı olduğunu, nisbi butlan koşullarının oluşmadığını, tanıkla arasında husumet olduğunu ve beyanlarının dikkate alınmaması gerektiğini ileri sürerek asıl davanın kabulü yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; toplanan deliller, dinlenen ve Mahkemece hükme esas alınan bir kısım tanıkların somut, inandırıcı beyanları, tarafların yaşları, evlilik sonrası tutum ve davranışları birlikte değerlendirildiğinde, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içerisinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında hata yapılmadığı, yeterli, denetime açık, hükme elverişli, dosya içeriğine uygun gerekçe ile belirtilen şekilde karar verilmesinde usul ve kanuna aykırılık olmadığı, davalı-davacı kadının nisbi butlan davasındaki cevap dilekçesinde “…diğer tarafın kadının evine geldiği ve bir süre birlikte kaldıklarını” birleşen nafaka dava dilekçesinde ise”…diğer tarafın kadının bulunduğu yere uğramadığını”iddia etmesinin varılan sonucu desteklediği gerekçesiyle kadının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı- davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde de belirtilen sebeplerle asıl davanın kabulü yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, nisbi butlan nedeniyle evlenmenin iptali şartlarının oluşup oluşmadığı, davacının yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçının davaya devam edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 149 uncu, 150 nci, 152 nci, 156 ncı, 158 inci, 159 uncu, 160 ıncı maddesi.

3. Değerlendirme
Mutlak butlan ve nisbi butlan sebepleri kanunda sınırlı biçimde (numerus clausus) sayılmış olup muvazaalı evliliğe ilişkin bir butlan sebebi kanunda yer almamaktadır. Somut uyuşmazlıkta; davacı (muris) nisbi butlan sebebiyle evliliğin iptalini istemiştir (HMK, md.148-151). Ancak yargılama sırasında davacı ölmekle evlilik ölümle sona ermiştir. Mirasçı Zeki Y., 4721 sayılı Kanun’un 159 uncu maddesi gereğince davaya devam etmek istemiştir. Bu durumda Mahkemece yapılacak iş öncelikle nisbi butlan sebeplerinin bulunup bulunmadığını belirlemek, nisbi butlan sebebinin varlığının kanıtlanması halinde bu kez davalının iyi niyetli olup olmadığını belirlemekten ibaret olmalıdır. Ancak somut uyuşmazlıkta yapılan yargılama ve toplanan delillerden nisbi butlanı gerektirecek bir sebep kanıtlanmış değildir. Bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının, asıl davanın kabulü yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının asıl davanın kabulü yönünden davalı-davacı kadın yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.