Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/3441 E. 2023/3570 K. 04.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/3441
KARAR NO : 2023/3570
KARAR TARİHİ : 04.07.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3454 E., 2023/330 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/56 E., 2022/351 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine karar verilmiştir.

Kararın davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından her iki dava ve fer’îleri yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle her iki boşanma davasının da kabulü ile tarafların boşanmalarına, erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından karşı davanın kabulü ve fer’îleri ile kusur belirlemesi yönünden, davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından ise asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatların ve nafakaların miktarları yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

İlk Derece Mahkemesince, kadın yararına hükmedilen maddî tazminat, manevî tazminat, tedbir nafakası ve yoksulluk nafakasına ilişkin olarak verilen hüküm davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yönlere ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı-karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilinin ise reddedilen yön dışındaki temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap (karşı davaya cevap) dilekçelerinde özetle; tarafların 1971 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocukları olduğunu, kadının, birlik görevini ihmal ettiğini, baskıcı olduğunu, gelinlerinin ailesi ile görüşmesine izin vermediğini, gelinlerini tehdit ettiğini, erkeğe hakaret ettiğini, fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, muska yaptırdığını, iftira attığını, sık sık ortak konuttan kovduğunu, birlikte yaşamaktan kaçındığını, tarafların 13 yıldır ayrı yaşadıklarını, karşı dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek asıl davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, karşı davanın reddine, erkek yararına 25.000,00 TL maddî tazminat, 25.000,00 TL manevî tazminata, katılma alacağının tespiti ile tespit edilecek bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve ikinci cevap (karşı davaya cevaba cevap) dilekçelerinde özetle; asıl dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, psikolojik, cinsel ve fiziksel şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, birlik görevini ihmal ettiğini, birden fazla kez sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, düğünde kadına takılan ziynet eşyalarının erkek tarafından zorla kadından alındığını, tarafların ortak çocukları olan…ı erkeğin ilk eşi olan ve o dönemde dini nikâhlı ilk eşi…’nin nüfusuna kaydettirdiğini, kadının hastalığı ile ilgilenmediğini, iftira attığını iddia ederek karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, asıl davanın reddine, kadın yararına aylık 3.000,00 TL tedbir nafakası, 3.000,00 TL yoksulluk nafakası, 100.000,00 TL maddî tazminat, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin, sürekli hakaret ettiği, kadını aşağıladığı, tehdit ettiği, evli olmasına rağmen başka kadınlarla evlenmek isteğini etrafta dile getirdiği, bu niyetle başka kadınlarla görüştüğü, her ne kadar kadın tarafından erkek tarafından yazıldığı iddia olunan mektuba delil olarak dayanılmışsa da erkek tarafından mektubun kendisi tarafından yazıldığının kabul edilmediği ve mektubun erkek tarafından kaleme alındığını destekler nitelikte başkaca delilin kadın tarafından sunulmadığı, kadın tanık anlatımlarının kadından duyulanlara yönelik olduğu dikkate alındığında delil olarak dayanılan mektubun hükme esas alınmadığı, erkek tarafından kadının birlikte yaşamaktan kaçındığı vakasına dayanılmışsa da erkeğin belirtilen kusurlu davranışları nedeniyle, kadının Türkiye’ye erkeğin yanına gelmemesinin ayrı yaşamaka haklı sebep kabul edildiği ve kadına kusur olarak yüklenmediği, yine her ne kadar erkek tarafından kadının, hastalığı ile ilgilenmediği vakasına dayanılmışsa da dinlenen tanıkların görgüye dayalı anlatımlarıyla kadının, erkeğin hastalığından haberdar olması üzerine Türkiye’ye geldiği ve bir süre erkeğin yanında kaldığı, dayanılan vakanın ispatlanamadığı ve kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, bu hususun tüm dosya kapsamından ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, asıl davanın reddine, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü, kişilik haklarına ve özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığı ile hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında kadın yararına 30.000,00 TL maddî tazminat, 30.000,00 TL manevî tazminat, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda nafaka talep eden kadının kusursuz, erkeğin ise tam kusurlu olduğu, kadının kendisini yoksulluktan kurtarmaya yeterli herhangi bir düzenli geliri ve mal varlığı bulunmadığı, bu nedenle boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.500,00 TL yoksulluk nafakası, her ne kadar kadın tarafından mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak talebinde bulunularak dava ikame edilmiş ise de; eşler arasında geçerli olan edinilmiş mallara katılma rejiminin evliliğin boşanma veya iptal kararıyla sona ermesi halinde buna ilişkin davanın açıldığı, ölümle sona ermesi halinde, ölüm tarihinden, mal ayrılığına geçilmesi kararı verilmesi halinde ise, buna ilişkin dava tarihinden geçerli olmak üzere sona ermesi, mal rejimi sona ermeden tasfiyeye gidilmesinin mümkün olmaması, bu itibarla boşanma kararı kesinleşmedikçe tasfiye talebinin incelenemeyeceği dikkate alınarak kadının, mal rejiminden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davasının, boşanma davasından tefrik edilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu ve asıl davanın kabulü ile karşı davanın reddine karar verilmesi gerektiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olması nedeniyle kadın yararına tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu, kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği, bu sebeple kadın yararına nafakalara hükmedilmesinin de isabetli olmadığı belirtilerek; her iki dava ve fer’îleri yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, dosya kapsamına göre kadının Almanya’da yaşadığı, aldığı emekli maaşının kocanın maaşından daha düşük olduğu, geçimine yetmediği için sosyal yardım sağlandığı, kirasının yüksek oluğu, kadının gelirinin yaşadığı koşullarda kendisini yoksulluktan kurtarmaya yeterli olmadığı, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre İlk Derece Mahkemesince kadına kusur yüklenmemiş ise de; kocanın vaka olarak dayandığı ve tanık beyanları ile ispatlanan kadının erkeğe hakaret etmesi ve emekli olduktan sonra erkeğin yanına geleceğini söylemesine rağmen erkeğin yanına gelmemesi kusurlarının kadına yüklenmesi gerektiği, bu durumda taraflar arasındaki kusur dağılımının da değişeceği, kararın taraflara yüklenen kusurlu eylemler ve kusur dağılımına yönelik gerekçesinin “…evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda kadına sürekli hakaret eden, aşağılayan, tehditte bulunan, evli olmasına rağmen başka kadınlarla evlenmek istediğini etrafta dile getiren, bu niyetle başka kadınlarla görüşen kocanın ağır, kocaya hakaret eden, emekli olduktan sonra kocanın yanına geleceğini söylemesine rağmen gelmeyen kadının hafif kusurlu olduğu…” şeklinde düzeltilmesi gerektiği, gerçekleşen kusur durumu dikkate alınarak erkeğin açtığı boşanma davasının da kabulü gerektiği ve bu nedenle yargılama gideri ve vekâlet ücretine ilişkin hükümlerin de buna göre yeniden düzenlenmesi gerektiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu dikkate alınarak tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek; davacı-karşı davalı erkek vekilinin asıl davanın reddi, kusur belirlemesi yönünden istinaf itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün 1 inci, 5 inci, 7 nci, 8 inci ve 9 uncu bentleri yönünden kaldırılmasına, her iki davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanunu’nun 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca tarafların boşanmalarına, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, davacı-karşı davalı erkek vekilinin diğer yönlere ilişkin istinaf itirazlarının ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu ve karşı davanın reddine karar verilmesi gerektiği, kadın yararına tazminata ve nafakaya hükmedilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; karşı davanın kabulü ve fer’îleri ile kusur belirlemesi yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına yüklenecek kusurlu bir davranışın bulunmadığı, asıl davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek; asıl davanın kabulü ve kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, her iki davanın da kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına maddî, manevî tazminat, tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun`un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3.Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı kadın vekilinin tüm, davacı-davalı erkek vekilinin ise aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir. Dosya arasında bulunan sosyal ve ekonomik durum araştırma raporunda kadının emekli olduğu, aylık gelirinin tespit edilemediği ve bir kısım taşınmazları olduğu belirtilmişse de, güncel maaşı, taşınmazların değeri ile taşınmazlarından gelir elde edip etmediği, elde ettiği gelir bulunması halinde, toplam gelirin kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde olup olmadığı araştırılarak, gerçekleşecek sonuca göre kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, bu konuda eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1.Davalı-karşı davacı kadın vekilinin tazminatların ve nafakaların miktarlarına yönelik temyiz delikçesinin REDDİNE,

2.Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden BOZULMASINA,

3.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı-karşı davacı kadın vekilinin tüm, davacı-karşı davalı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden davalı- davacı …’ye yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden davacı- davalı …’e iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.07.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.