Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/2925 E. 2023/5565 K. 23.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2925
KARAR NO : 2023/5565
KARAR TARİHİ : 23.11.2023

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1975 E., 2023/139 K.
KARAR : Başvurunun kabulü, yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ: İstanbul 11. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/526 E., 2022/372 K.

Taraflar arasındaki hakimin müdahalesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafların 2020 yılında boşandıklarını boşanma davası devam ederken 25.06.2016 tarihinde ortak çocuk …’in dünyaya geldiğini, ortak çocuğun doğumundan haberdar olamadığını, ortak çocuğa annesi tarafından isim konulduğunu, taraflar arasında kesinleşmiş bir boşanma davası bulunmadığından ortak çocuğun velayetinin ortak olduğunu beyan ederek ortak çocuk …’in isminin ” … Sportmen” olarak değiştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap layihasında özetle;davacının ortak çocuğun doğumunda ve sonrasında arayıp sormadığını, maddi ve manevi hiç bir şekilde katkıda bulunmadığını, tarafların boşanmalarına karar verildiğini, ortak çocuğun velayetinin müvekkiline verildiğini, ortak çocuğun bakım ve tüm ihtiyaçları ile müvekkilinin tek başına ilgilendiğini, isim değişikliği menfaatine aykırı olacağını, beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile iş bu dava açıldığında tarafların İstanbul 3. Aile Mahkemesi’nin 2016/195 E. 2020/143 K. Sayılı ilamıyla boşanma dava dosyalarının derdest olduğu, boşanma kararı verilerek ortak çocuğun velayet hakkının anneye bırakıldığı ancak henüz kararın kesinleşmediği, Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflar arasındaki boşanma dava dosyasının 20.01.2022 tarihi itibariyle kesinleştiği, davacı yan her ne kadar velayet hakkı davalı anneye bırakılan ortak çocuğun isminin davalı anne tarafından verildiğini, davacı babaya danışılmadığını, bu nedenle ortak çocuğun ” …” olan isminin yanına ” …” isminin eklenmesini ve ortak çocuğun isminin ” …” olarak değiştirilmesini taleple hakim müdahalesi talepli iş bu davayı açmışsa da ; iş bu dava açıldığında taraflar arasında boşanmayla neticelenen ancak henüz kesinleşmemiş bir boşanma dava dosyasının bulunduğu , bu haliyle taraflar arasında evlilik birliğini devam ettirme gayesinin bulunmadığının açık olduğu, yapılan yargılama sırasında taraflar arasında ki boşanma kararının kesinleştiği ve ortak çocuğun velayet hakkının davalı anneye bırakıldığı da anlaşılmakla; davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesi ile hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava açmakta davacı babanın hukuki yararı bulunduğunu, davanın çekişmesiz yargı işi olduğunu, resen araştırma ilkesine tabi olup ikinci tanık listesi dahil verilebileceğini, uzman raporunun yeterli olmadığını belirterek, davanın reddi yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın açıldığı tarih itibariyle taraflar arasındaki boşanma davasının derdest olduğu İlk Derece Mahkemesince davacının davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığından bahisle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi usul, yasa ve dosya kapsamına aykırı olduğu, bu haliyle davacının istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, çocuğa ad koymanın velayet kapsamında ana ve babaya ait bir hak ve yükümlülük olduğu, çocuğa konulacak isim konusunda eşlerin uyuşmazlığa düşmeleri sebebiyle hakimin müdahalesinin talep edildiği, taraflar arasında boşanma davası görülmesinin babayı bu haktan mahrum bırakmaması gerektiği ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 339 uncu maddesinin beşinci fıkrası dikkate alınarak davanın kabulüne ortak çocuk …’in “…” olan adının “…” olarak değiştirilmesine karar verilmiştir

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; çocuk evlilik birliği içerisinde doğmasına rağmen geçici velayet hakkı annede olduğundan anne çocuğun isminde tek başına tasarruf hakkına sahip olduğu, alınan uzman raporu da çocuğa ad eklenmesinin çocuğun psikolojisinde olumsuz etki yaratacağını belirttiği buna göre kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; tüm yönlerden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliği içinde doğan ve annesi tarafından ismi konulan çocuğun ismine hakimin müdahalesinin doğru olup olmadığı davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 195 inci ve 339 uncu maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,23.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.