YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2867
KARAR NO : 2023/2453
KARAR TARİHİ : 18.05.2023
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/791 E., 2022/1284 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara … 8. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/350 E., 2021/157 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı karşı davacı erkeğin, müvekkiline fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, küfür ve hakaret ettiğini, en … sorunları bile büyütüp tartışma ortamı çıkardığını, müvekkilini aşağıladığını, 2018 yılı Aralık ayından itibaren müvekkilinin telefonuna cevap vermemeye, aramamaya ve müvekkiline soğuk davranmaya başladığını, 20.01.2019 tarihinde müvekkilinin fikrini almadan dershane parasını ödeyemeyeceğini belirttiğini ancak kendisine BMW araç aldığını, “para benim ben kazanıyorum, senin söz hakkın yok” diyerek baskı kurduğunu, eve maddî destekte bulunmadığını, eve gelmemeye başladığını, telefonuna şifre koyduğunu, telefonunu sessize aldığını, telefonu ile gizli gizli görüşmeler yaptığı ve mesajlaştığı, kredi kartı ekstrelerinin kadının mail adresine gelmesi sebebi ile erkeğin Isparta’da yada başka bir yerde iş nedeni ile olduğunu belirttiği zamanlarda Antalya da harcamalar yaptığı, ordu evinde kaldım dediği zamanlarda otelde harcamalarının olduğunu gördüğü, 22.04.2019 tarihinde ek kredi kartını ve maaş kartını iptal ettirdiğini, 27.04.2019 tarihinde müşterek konuta gelerek eşyalarını toplayıp müvekkiline “seni artık sevmiyorum” diyerek, evi terk ettiğini, müvekkilini tüm malvarlığını kendisine alacak şekilde anlaşmaya zorladığını, tehdit ettiğini, facebook hesabındaki müvekkilinin olduğu tüm aile resimlerini sildiğini, 18.05.2019 tarihinde müvekkilene mesaj atarak “numaranı siliyorum, ulaşmak istersen kızlardan ulaşırsın” dediğini, olduğu yer hakkında yalan ve çelişkili beyanlarda bulunduğunu, flört uygulaması olan Jaumo’yu indirerek VİP üyeliği için 69,90 TL ödeme yaptığını, birden fazla kadınla kendisini aldattığını belirterek tarafların evlilik birliğinin sarsılması ve zina sebepleri ile boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine, müşterek çocuklar yararına aylık 1.000,00’er TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası, 250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL ziynet bedelinin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı karşı davalı cevaba cevap ve karşı davaya cevap ile ikinci cevap dilekçelerinde özetle; davanın açılmasından sonra ve henüz ilk duruşma yapılmamışken facebook sosyal medya uygulamasından Nurten Ö.K. adlı kullanıcı müvekkile ulaşmış, kocası ile ilişkisi olduğunu, ilişkiyi kocasının tüm ailesinin de bildiğini, bu kadından önce de Demet M. adlı başka bir kadınla da kendisini aldattığını bu kadın tarafından kendisine gönderilen ses kayıtlarından eşinin daha önce Tuba adlı bir öğretmenle de ilişkisi olduğunu öğrendiği, davasının ve taleplerinin kabulü gerektiğini belirtmiştir.
II. CEVAP
Davalı karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava ile cevaba cevap dilekçelerinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, kadının aşırı şüpheci davrandığını, Jaumo adlı uygulamanın arkadaşlık sitesi olduğunu, müvekkilinin arkadaşlarından ve askeri öğrencilerden bu uygulamanın adını duyduğunu, merakı sonucu buraya üye olduğunu, bu durumun müvekkilinin zina yaptığına delil teşkil etmeyeceğini, müvekkilinin piyade astsubay başçavuş rütbesi ile paraşüt eğitmeni olduğunu, Isparta’da görev yapmaya başladığında davacı karşı davalı kadının Isparta’ya gelmek istemediğini, çocukların okul durumunu ve çevreyi bahane ederek Ankara’da ikamet etmeyi tercih ettiğini, kadının izin vermemesi ve her buluşmada iğneleyici cümleler kullanması ve tartışma çıkarması nedeni ile kendi ailesi ile 2012-2019 yılları arasında görüşemediğini, evine, eşine ve çocuklarına ilgi göstermek yerine arkadaşları ile ve alışveriş ile vakit geçirdiğini, müvekkilinin vakit geçirmekten hoşlanmadığı arkadaşlarını eve davet ettiğini, müvekkiline küfür ve hakaret ettiğini, sigara tiryakisi olduğunu, müvekkilinin sigaradan hoşlanmadığını defalarca söylemesine rağmen kadının sigaradan vazgeçmediğini belirterek öncelikle yetki itirazında bulunmuş, asıl davanın reddini, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesini, müvekkili yararına 250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı karşı davacı erkeğin, evlilik birliği içerisinde Nurten isimli bir kadınla sevgili olarak aynı evde dört … beraber yaşadığı, bu kadına karısından boşanacağını kendisi ile evleneceğini söyleyerek kök ailesi ile tanıştırdığı, ailesinin ise Nurten’e kendisinden torun beklediklerini söyledikleri, bu durumun dosyada talimat ile dinlenen ve davalı erkek ile sevgili olan davacı tanığı Nurten’in beyanı ve müşterek çocukların beyanı ile sabit olduğu, bu durumda özel boşanma sebebi olan zinanın, davalı erkeğin başka bir kadınla dört … kadar aynı evi paylaşmak suretiyle sevgili olarak yaşadığı anlaşılmakla ispatlandığı, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında ise davalı erkeğin evde … tartışmaları bile büyütüp kavga haline getirdiği, evde bu sebeple tarafların sürekli tartıştıkları, son zamanlarda evin bakım ve iaşesiyle ilgilenmediği, müşterek çocukları dershaneye göndermeyip kendisine araba aldığı, bu konuda eşinin görüşünü almadığı, davacı kadına “ben kazanıyorum ben harcarım, bana hesap soramazsın” demek suretiyle ekonomik şiddet uyguladığı, son zamanlarda telefonuna şifre koyduğu ve sessize aldığı, telefon uygulaması üzerinden flört sitesine girmek suretiyle … sarsıcı davranışlarda bulunduğu, “sen alışkanlıksın, seni sevmiyorum, senden ayrılmak istiyorum” demek suretiyle eşyalarını da alarak evden ayrıldığı, davacı-karşı davalı kadının ise aşırı kıskanç ve şüpheci olduğu, eşinin tayini Isparta’ya çıktığında Ankara’daki düzenini bahane ederek Isparta’ya eşinin yanına gitmediği tüm dosya kapsamı ve tanık anlatımlarıyla sübut bulmakla; taraflar arasında şiddetli bir geçimsizliğin vaki ve sabit olduğu, ortak hayatın yeniden kurulma ihtimalinin kalmadığı, evlilik birliğinin devamında taraflar ve toplum için korunması gereken bir faydanın bulunmadığı, evlilik birliğinin taraflar açısından çekilmez hale gelmesinde davalı erkeğin zinası ve yukarıda anlatılan sebeplerle ağır kusurlu olması nedeniyle asıl davanın zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması, karşı davanın evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile kabulüyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir, 750,00 TL yoksulluk nafakasına, çocuklar yararına her biri için ayrı ayrı aylık 7.000,00 TL tedbir, 850,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 30.000,00 TL maddî 25.000,00 TL manevî tazminatın davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine, davalı-karşı davacı erkeğin maddî manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, erkeğin tamamen kusurlu olduğunu, karşı davanın reddi gerektiğini, davalı karşı davacı tanıklarının yakınları olup tanık beyanlarına itibar edilemeyeceğini, bir kısım olaylardan sonra evliliğin devam ettiği, yararına hükmedilen tazminatların miktarlarının çok düşük olduğunu, müvekkilinin işsiz olduğunu, nafaka miktarının yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müşterek çocukların yaşları ve eğitim durumlarına göre takdir edilen nafaka miktarının çok az olduğunu belirterek; erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile tazminatların miktarı yönünden istinaf talebinde bulunmuştur.
2.Davalı karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı karşı davalının ikinci tanık listesinin dikkate alınmaması gerektiğini, kadının dava dilekçesinde sadece Jaumo denen uygulamadan bahsettiğini zinanın ispatlanamadığını, Nurten adlı kadının beyanlarının tamamen hayal ürünü ve gerçek dışı olduğunu, sunulan ses kayıtları ve yazışmaların müvekkiline ait olmamakla birlikte her halükarda delil olarak kullanılmasının mümkün olmadığını, kadının tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, ayrıca hükmedilen miktarın fazla olduğunu, tedbir nafakalarının yüksek olduğunu, davacı – karşı davalı kadının ziynete dair talebinden ön inceleme duruşmasında vazgeçtiğini, İlk Derece Mahkemesinin bu davaya ilişkin bir karar vermediğini belirterek; kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminat ve nafakalar, reddedilen tazminat talepleri ile kadının ziynet alacağı davası hakkında karar verilmemesi yönünden istinaf isteminde bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı karşı davalının karşı davaya cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde zinaya konu olaylardan bahsedip tanık beyanına dayandığını, davalı karşı davacının ikinci tanık listesi iddiasının istinafının bu nedenle haklı olmadığını, davacı karşı davalı kadının zina hukuki sebebine dayalı boşanma talebini toplanan deliller ile ispat ettiğini, İlk Derece Mahkemesince kadına “kıskanç” olduğu vakıası kusur olarak yüklenmiş ise de bu yöndeki tanık beyanlarının soyut olduğu, bu beyanların hükme esas alınamayacağı, bu sebeple bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenilmesinin mümkün olmadığı, İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen davalı – karşı davacı erkeğin diğer kusurlu davranışları yanında kadına küfür ve hakaret ettiği, kadını aşağıladığı anlaşılmakla bu kusurların da gerekçeye eklenmesi gerektiği, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda yine de davacı – karşı davalı kadının az, davalı – karşı davacı erkeğin de ağır kusurlu olduğu, ortak çocuklar yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinin … olduğu ancak nafakanın ergin olunan tarihte kaldırılması gerektiği, toplanan delillerle yeterli ve düzenli gelir getiren bir işte sigortalı olarak çalışan ve üzerine kayıtlı 2 adet dükkanı ve dükkanlardan kira geliri bulunan kadın yararına yoksulluk nafakası verilmesi şartlarının oluşmadığı, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, ergin olan çocuklar hakkında iştirak nafakası talebinin konusuz kaldığı, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğu, kadının ziynet alacağına ilişkin davasının tefrikine, kadının kusur belirlemesi ve tazminatların miktarına yönelik, davalı karşı davacı erkeğin yoksulluk ve iştirak nafakalarına yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, kusurun belirtilen şekilde düzeltilmesine, ilgili bentlerin hüküm fıkrasından çıkarılmasına, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine, ortak çocuklar yararına tedbir nafakasına ergin olunan tarihten kaldırılmasına, iştirak nafakası talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 80.000,00 TL maddî, 70.000,00 TL manevî tazminatın davalı karşı davalı erkekten alınarak davacı karşı davalı kadına ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı karşı davacı erkeğin tam kusurlu olduğu davasının reddi gerektiği, erkeğin Isparta’da ev dahi tutmadığı, sürekli sevgilisi ile buluşmak için Antalya’ya gittiği anlaşılmakla kadına yüklenen kusurun hatalı olduğu, yararına hükmolunan maddî manevî tazminatın miktarının az olduğu talep gibi karar verilmesi gerektiği, asgari ücretle çalıştığını tek göz oda mahiyetindeki dükkanlardan toplam 1.200,00 TL kira geliri bulunduğunu, kendi kira giderinin ise 2.500,00 TL olup gelirin gideri karşılamadığını bu halde yoksulluk nafakası talebinin reddinin de hatalı olduğunu, çocukların her ikisinin de üniversite eğitimlerine devam ettiklerinden iştirak nafakası hakkında verilen kararın da hatalı olduğunu belirterek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, yararına hükmolunan tazminat miktarları, yoksulluk nafakası talebinin reddi ve ortak çocuklar yararına iştirak nafakası hakkında verilen karar yönünden kararı temyiz etmiştir.
2.Davalı karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının davayı açtığında zinaya ilişkin elinde hiçbir delil bulunmadığını ve sadece Jaumo adlı uygulamanın yüklenmesine dayandığını, Nurten adlı tanığın davacı karşı davalı kadına dava açtıktan sonra ulaştığını belirttiğini, tanık Nurten’in ise beyanında Nisan ayında tanıştıklarını ve ilişkinin Ağustos ayında sona erdiğini belirttiği, tanık Nurten in evli olduğunun ve soyadının tutmadığının anlaşıldığı, bu nedenlerle delilin hukuka aykırı elde edildiği vakıanın ispatında dikkate alınamayacağı, davadan sonra ortaya çıkan vakıaların görülmekte olan davada dikkate alınamayacağı, delilin hukuka aykırı olarak yaratılmasında hiçbir şekilde dikkate alınamayacağı, müvekkilinin boşanma davası açılana kadar eşine karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal etmediğini, kadın yararına tazminatların haksız olduğunu belirterek; kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar yönünden kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, zinanın gerçekleşip gerçekleşmediği, davaların kabulü, kadın yararına maddî ve manevî tazminat verilmesi ile yoksulluk nafakası ve çocuklar yararına iştirak nafakasına hükmolunması şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, tazminatların miktarı noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı 161 …, 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 …, 182 nci ve 330 uncu maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 369 uncu 370 … ve 371 … maddesi,
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı karşı davacı vekilinin tüm, davacı karşı davalı vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Somut uyuşmazlıkta tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı karşı davalı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 ve 51 … maddesi hükmü dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi … bulunmamış kararın bu gerekçeyle bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı karşı davalı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat miktarı yönünden BOZULMASINA,
2.Davalı karşı davacının tüm, davacı karşı davalının sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 … maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderin temyiz eden Ümit’e yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde …’a iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.