Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/2707 E. 2023/5732 K. 29.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2707
KARAR NO : 2023/5732
KARAR TARİHİ : 29.11.2023

MAHKEMESİ: … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1441 E., 2023/179 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ: … 6. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/1183 E., 2020/64 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer’îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; davalının ailesi ile ilgilenmediğini, hakaret ve küfür ettiğini, sık alkol aldığını, fiziksel şiddet uyguladığını, eve geç geldiği gibi gelmemeye başladığını, davalının hareketlerinden şüphelenen müvekkilinin, davalının telefonuna baktığında “Aşkım ikizlerin maması bitmiş alır mısın, ekmek, sigara al gelirken” şeklinde mesajlar ile ikiz bebek fotoğrafı gördüğünü, davalıya sorduğunda ise davalının kabul ederek “Bu benim özel hayatım seni ilgilendirmez, ne var yani sadece ben mi yapıyorum” şeklinde söylediğini, bu konuşma üzerine çıkıp gittiğini, müvekkilinin büyük kızı C.nin aldığı nüfus kaydından davalının başka kadından üç çocuğunun daha olduğunu öğrendiğini beyanla, davalının zinası sebebi ve evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuk lehine 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 1.000.000,00 TL maddî, 1.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; davacının iddiaların asılsız olduğunu, müvekkilinin 2008 yılında ortak konuttan ayrıldığını ve her türlü evlilik ilişkisini fiilen sonlandırdığını, ara sıra çocuklar için konuta geldiğini ve davacıdan ayrı kaldığını, müvekkilinin birlikteliğinin sona ermesinden sonra, davacının da başından itibaren E.K. isimli kadından çocuklarının olduğunu bildiğini, bu durumun zina olarak değerlendirilemeyeceğini, zina olarak değerlendirilse dahi hak düşürücü süre yönünden davanın reddi gerektiğini, davacının annesinin evliliklerine müdahalesi nedeniyle soğuk davrandığını, kavga çıkardığını, hakaret ettiğini, müvekkilinin davacının yakınlarınca darp edildiğini, davacının kusurlu olduğunu beyanla davasının ve tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının evi, eşi ve çocukları ile ilgilenmediği, sık sık alkol alarak davacıya hakaret ve küfür ettiği, fiziksel şiddet uyguladığı, ortak konuta düzenli bir şekilde gelmediği, çoğunlukla geç geldiği, birlik görevlerini yerine getirmediği, davalının nüfus kayıtlarında E.K. adlı kadından üç çocuğunun olduğu, davalının, davacıya yönelik sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği ve eyleminin zina boyutunda olduğu, dinlenen davalı tanıklarının ise davacıya atfettiği hususlara yönelik görgüye dayalı somut bir anlatımlarının olmadığı, boşanmaya neden olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, boşanma sonucu davacının, davalının maddî desteğini yitireceği, davalının sadakat yükümlülüğünü ihlali ve davacıya hakaretinin davacının kişilik haklarını ihlal etttiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusur durumu, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, davalının üzerine kayıtlı taşınmazların olması ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davacının maddî ve manevî tazminat taleplerinin kısmen kabulüne, davacının çalışmadığı ve boşanma sonrasında davalı eşinin maddî desteğini tamamen kaybedeceği ve başkaca herhangi bir gelirinin bulunmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre davacı lehine yoksulluk nafakasına, uzman raporu dikkate alınarak ortak çocuğun yaş ve gelişimi itibariyle anne bilgisine ve ilgisine ihtiyaç duyduğu bir dönemde olduğu hususları birlikte değerlendirilmekle velâyetinin annesine verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, tarafların sosyal ve ekonomik durumu gözönünde bulundurularak çocuk lehine iştirak nafakasına karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk lehine 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı lehine 500.00 TL tedbir nafakasının hükümle birlikte 1.000,00 TL ye çıkarılmasına, karar kesinleşince yoksulluk nafakası olarak devamına, davacı lehine 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin 2008 yılında ortak evden ayrıldığını ve evliliğin tamamen sona erdiğini, ara ara çocuklarını görmek için geldiğini ve davacıdan ayrı kaldığını, akabinde E.K. isimli kadınla hayatını birleştirdiğini ve davacının bunu ve çocukları bildiğini, yıllar sonra ileri sürülen bu hususun zina oluşturmayacağı gibi hak düşürücü sürenin de geçtiğini, kadının kusurlu davranışlarının değerlendirilmediğini ve kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, maddî ve manevî tazminat ile iştirak ve yoksulluk nafakasına karar verilmesi şartlarının oluşmadığını, miktarlarının fahiş olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası, davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminat ve miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri ile re’sen bakılacak kamu düzenini ilgilendiren hususlar dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin 2008 yılında ortak evden ayrıldığını ve evliliğin tamamen sona erdiğini, ara ara çocuklarını görmek için geldiğini ve davacıdan ayrı kaldığını, akabinde E.K. isimli kadınla hayatını birleştirdiğini ve davacının bunu ve çocukları bildiğini, yıllar sonra ileri sürülen bu hususun zina oluşturmayacağı gibi hak düşürücü sürenin de geçtiğini, kadının kusurlu davranışlarının değerlendirilmediğini ve kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, maddî ve manevî tazminat ile iştirak ve yoksulluk nafakasına karar verilmesi şartlarının oluşmadığını, miktarlarının fahiş olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası, davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminat ve miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan zina sebebine dayalı boşanma davasında hak düşürücü sürenin geçip geçmediği, erkeğin zina eyleminin ispatlanıp ispatlanmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte davalı erkekten kaynaklı bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, ortak çocuk lehine iştirak nafakası, kadın lehine yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü ve 175 inci maddesi, 182 nci, 327 inci, 328 inci ve 330 uncu maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddesi,

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,29.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.