Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/2681 E. 2023/5462 K. 21.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2681
KARAR NO : 2023/5462
KARAR TARİHİ : 21.11.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3132 E., 2022/3897 K.
… : … vekili Avukat …
KARAR : Başvurunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Merzifon 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2021/393 E., 2022/276 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin ailesinin etkisinde kalarak hareket ettiğini, kadına kötü davrandığını, anlaşmalı boşanma konusunda tarafların anlaştığını ancak davalının duruşmaya gelmeyip yurt dışına gitmesi nedeniyle anlaşmalı boşanamadıklarını ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin davacı anneye verilmesine, çocuklar yararına aylık 500,00’er TL iştirak nafakası, kadın yararına ise aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının sürekli huzursuzluk çıkarttığını, erkeğin haberi olmaksızın borçlandığını, kadının ailesinin evliliğe müdahale ettiğini, güvenini sarstığını, kadının babasının evine masraflar yaptırıldıktan sonra boşanma davası açıldığını, çocukları ile görüşmesine engel olduğunu, tartışmalarda çocuklara zarar vereceğini söylediğini ileri sürerek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, erkek yararına 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; toplanan delillerden erkeğin, kadına yönelik hakaret ve kötü davranışlarının ispatlanamadığı, erkeğin başkaca kusurlu davranışları ispatlanmış ise de bu vakıalara davacı kadın dilekçeler aşamasında dayanmadığı, bu vakıaların erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, erkek tarafından da dilekçeler aşamasında ileri sürdüğü vakıaların toplanan delillerden ispatlanamadığı, erkek tanıklarının beyanlarının erkekten duyuma dayalı olması nedeniyle kadına kusur yüklenemeyeceği gerekçesiyle asıl ve karşı davanın reddine, kadın yararına karar kesinleşinceye kadar 600,00 TL tedbir nafakası ödenmesine, ortak çocukların geçici velâyetinin anneye verilmesine, baba ile aralarında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuklardan her biri yararına ayrı ayrı aylık 300,00 TL tedbir nafakası ödenmesine, karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararının kadının reddedilen boşanma davası, kusur belirlemesi ve vekâlet ücreti yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararının erkeğin reddedilen boşanma davası, kusur belirlemesi ve aleyhine hükmedilen nafakalar yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, karşı dava yönünden vekalet ücretine hükmedildiği ve kadının usulünce hakaret vakıasına dayanmadığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin kusurlu davranışlarının tanık beyanlarıyla ispatlandığını, her iki tarafında boşanma iradesine sahip olduklarını, mahkemece kadına hakaret edildiği kabul edildiği halde sırf bu vakıaya dilekçeler aşamasında dayanılmadığından bahisle erkeğe kusur yüklenmesinin isabetsiz olduğunu, erkeğin ailesinin etkisinde kalarak hareket ettiğini, zaman zaman kadına kötü davrandığını, erkeğin tazminat talepleri reddedildiği halde kadın yararına vekâlet ücretine hükmedilmediğini ileri sürerek kadının reddedilen boşanma davası, kusur belirlemesi ve vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının ailesinin evlilik birliğine müdahalede bulunduğunu, erkek tarafından dayanılan vakıaların dosya kapsamında ispatlandığını ileri sürerek erkeğin reddedilen boşanma davası ve kusur tespiti yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, davaların reddine karar verilmesinin isabetli olup olmadığı ile davaların reddi halinde vekâlet ücretinin hangi taraf yararına hükmedileceği, taraflarca dayanılan vakıalar ve ispat noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 182 nci ve 330 uncu maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.

3.Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-karşı davacı erkek vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Taraflarca evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak açılan karşılıklı boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda, Mahkemece kadının dava dilekçesinde erkeğin hakaret ve kötü davrandığına ilişkin vakıaya dayandığı, toplanan delillerden ise erkeğin kadına yönelik hakaret ve kötü davranışlarının ispatlanamadığı, erkeğin başkaca kusurlu davranışları ispatlanmış ise de kadının dilekçeler aşamasında bu vakıalara dayanmadığı, erkeğin aşamalarda ileri sürdüğü vakıaların da ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiş, kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesince kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, kadının usulünce hakaret vakıasına dayanmadığı, inceleme konusu kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir. Her ne kadar İlk Derece Mahkemesince erkeğin kadına yönelik kötü davranışlarının ispatlanamadığı gerekçesiyle kadının davasının reddine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama, dinlenen tanıklar ve toplanan delillerden erkeğin kadına yönelik “neredesin, nerede kaldınız, sana inanmıyorum, kim bilir kiminleydin, nereye gittin belli değil, sen kadın mısın” şeklinde söylemlerde bulunduğu, yine tanık beyanlarından anlaşılacağı üzere erkeğin yurt dışında olduğu zamanlarda evin geçimiyle ilgilenmediği, kadının evin giderlerini karşılayabilmek için ailesinden borç aldığı, erkek yurt dışından döndüğünde kadının ailesinden borç aldığına ilişkin sözlerine inanmayarak kadının erkekten para kaçırdığı şeklinde ithamlarda bulunduğu, kadına para verdiğinde devamlı bunun hesabını yaptığının sabit olduğu, erkeğin bu kusurlu davranışlarının kadının dilekçeler aşamasında dayandığı “kötü davranma” vakıasının içerisine girdiği anlaşılmaktadır. Bu halde tarafların arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derece ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı-karşı davalı kadın dava açmakta haklıdır ve 4721 sayılı Kanun’un birinci maddesi şartlarının kadın yararına gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Hal böyle olunca kadının boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının reddedilen boşanma davası yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece mahkemesi kararının kadının kabul edilen boşanma davası yönünden kadın yararına BOZULMASINA, bozma sebebine göre kadının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

3.Davalı-karşı davacı erkek vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının erkeğin reddedilen boşanma davası yönünden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Ozan’a yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Cansu’ya iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece mahkemesine karardan bir suretinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.