Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/2671 E. 2023/5458 K. 21.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2671
KARAR NO : 2023/5458
KARAR TARİHİ : 21.11.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1643 E., 2022/1711 K.
KARAR : Başvurunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Arhavi Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2020/135 E., 2022/152 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer’îlerine, kadının ziynet alacağı talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin bağımsız konut temin etmediğini, ailesinin müdahalelerine sessiz kaldığını, ekonomik şiddet uyguladığını, erkeğin ailesinin kadına değer vermediklerini, hizmetçi olarak gördüklerini, hakaret ettiklerini ve iftira niteliğinde sözler söylediklerini, kadının kök ailesinin erkeğin ve erkeğin ailesinin engellemeleri neticesinde eve gelemediğini, geldiklerinde evden kovduğunu, erkeğin kız kardeşinin kadına fiziksel şiddet uyguladığını, kadının sağlık problemlerinde eşinin destek olmadığını, ailesi tarafından ağır işlerde çalıştırıldığını, yanına yakıştırmadığını, fiziksel özellikleriyle dalga geçtiğini ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye bırakılmasına, ortak çocuklardan her biri yararına 1.000,00’er TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına ise 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, kadının ziynet eşyalarının aynen iadesine olmadığı takdirde bedelinin erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı erkek cevap, ikinci cevap ve karşı dava dilekçelerinde özetle; kadının akşam eve geç geldiğini, nereye gittiğini haber vermediğini, ilaç içerek intihara teşebbüs ettiğini, erkeğin fiziksel özellikleriyle dalga geçtiğini, estetik ameliyatı olacağını erkekten gizlediğini, çocuklarla ilgilenmediğini, eğitimlerine önem vermediğini, evi terk ettiğini ileri sürerek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, erkeğin yaşadığı evin ortak çocukların barınması ve gelişimi için uygun olduğunu, annenin çocuklar ile ilgilenmediğini ileri sürerek ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuklardan her biri yararına 250,00’şer TL tedbir ve iştirak nafakasına, erkek yararına 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin, bağımsız konut temin etmediği, kadının ailesini evinde istemediği, erkeğin annesi ve kardeşlerinin kadına kötü davrandığı, erkeğin bu duruma sessiz kaldığı, eşine sürekli “mahkeme suratlısın, ayakların çok büyük” şeklinde sözler söylediği, kadının ise tarafların kavgalarından sonra evi sürekli terk ettiği, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların davacı anne ile ikamet etmeye devam ettiği, yaşları da dikkate alındığında anne sevgisi ve şevkatine muhtaç olduğu, davalı erkeğin aşamalardaki beyanlarından çalışma koşulları nedeniyle daha çok şantiyede kaldığı ve çocuklara hala ve babaanneleri tarafından bakılacağının beyan edilmiş olması, dosyada alınan sosyal inceleme raporu ve çocukların mahkeme huzurunda alınan beyanları doğrultusunda velâyetlerinin davacı anneye verilmesinin çocukların gelişimi, huzuru ve de mutluluğu için daha uygun olacağı gerekçesiyle velâyetlerin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuklar yararına aylık 500,00 TL tedbir ve devamında iştirak nafakasına, kadının boşanmayla yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle kadın yararına aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına yasal şartları oluştuğu gerekçesiyle 20.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, kadının ziynet alacağı davasının kısmen kabulüyle ziynetlerin kadına aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde bedelinin erkekten alınarak kadına ödenmesine karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden hüküm kurulmadığı gerekçesiyle tavzih talebinde bulunulması üzerine Mahkemece 16.09.2022 tarihinde asıl ve karşı dava yönünden taraflar yararına vekâlet ücreti ve her iki dava yönünden haksız çıkandan tahsil edilmek üzere yargılama giderlerine hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi kararının nafaka ve tazminatların miktarı ile yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı-karşı davalı kadın vekili İlk Derece Mahkemesi’nin 16.09.2022 tarihli ek kararına karşı erkek tarafından bir talep olmamasına rağmen ek karar ile erkek yararına vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek ek karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, velâyet, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar ile ziynet alacağı davası yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu, İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kısa kararda ve hükümde yargılama giderinin ve vekâlet ücretinin düzenlenmediği, her iki tarafın da istinafı bulunduğundan ve istinaf itirazı esasa bağlı talepleri de kapsadığından mahkemece kadının tavzih talebi sonrasında erkeğin de lehine olabilecek hususlarda düzenleme yapmış olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, dolayısıyla kadının ek karara yönelik istinafının yerinde olmadığı, ayrıca istinafa konu diğer hükümlerde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin kusurlu davranışlarına nazaran hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının yetersiz olduğunu, ortak çocuklar yararına hükmedilen nafaka miktarının ortak çocukların ihtiyaçları ile orantılı olmadığını, erkek tarafından bir talep olmadığı halde Mahkemece verilen ek kararla erkek yararına vekâlet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin isabetsiz olduğunu ileri sürerek kararın nafaka ve tazminatların miktarı ile yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının eşine danışmadan estetik operasyon olduğunu, ortak hayatın amacına saygı duymadığını, evlilik birliği içerisinde bireysel davrandığını, kusurların neredeyse eşit olduğunu, buna rağmen aleyhine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, tarafların tüp bebek tedavisi ile çocuk sahibi olduğunu ve erkeğin bir daha çocuk sahibi olamayacağını, velâyetin kendisine verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar ile velâyet yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kusur belirlemesinin doğru olup olmadığı, tarafların kusur durumlarına göre kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı, oluştu ise miktarların hakkaniyete uygun olup olmadığı, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesinin ortak çocukların üstün yararına olup olmadığı ile ortak çocuklar ve kadın yararına hükmedilen nafaka miktarlarının az olup olmadığı, erkek yararına ek karar ile hükmedilen vekâlet ücreti ve yargılama giderleri noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci ve 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-karşı davacı erkek vekilinin tüm, davacı-karşı davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, velâyeti anneye verilen ortak çocuklar Cansu ve Caner yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un hakkaniyet ilkesi ile ilgili 4 üncü maddesi de dikkate alınarak ortak çocuklardan her biri yararına daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

4.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Kanun’un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasının ve ortak çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakasının miktarı yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasının ve ortak çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakasının miktarı yönlerinden davacı-karşı davalı kadın yararına BOZULMASINA,

3. Davalı-karşı davacı erkek vekilinin tüm, davacı-karşı davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Muhammet’e yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Rezan’a geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.