Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/2398 E. 2023/4990 K. 31.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2398
KARAR NO : 2023/4990
KARAR TARİHİ : 31.10.2023

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/153 E., 2023/127 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sakarya 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/677 E., 2021/667 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince açılan davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalının davacıya uzun yıllar boyunca ekonomik, fiziksel ve psikolojik yönde şiddet uyguladığını, davacının davalı tarafından defalarca darp edildiğini, tehdit ve hakaretlere maruz kaldığını, kendisinin bunu ikrar ettiğini,elektrik faturalarının yüksek geldiğini belirterek davacıya fırın vb. pek çok elektronik ev eşyasını dahi kullandırtmadığını, davacının kendi kişisel ihtiyaçlarını karşılamasına dahi izin vermediğini, davalının davacıyı sürekli aşağılayıp küçük düşürdüğünü, davacıya sürekli ”çirkin, şişman, sen de kadın mısın, yanıma yakışmıyorsun” dediğini, kardeşinin eşini darp etmesine engel olmadığını, davalının kendisini aldattığını, aldatmaya başladıktan sonra telefonda resimleri yakaladığını, davalının telefonu elinden düşürmediğini, tuvalete, banyoya gittiğinde dahi telefonu elinde götürdüğünü ve … isimli şahısla karşılıklı olarak birbirlerine uygunsuz görüntüler attıklarını ve muhtelif yerlerde birlikte olduklarını, tartışmada davalının bu durumu ikrar ettiğini beyan ederek, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının ve davalının zina yaptığının kabulü ile tarafların boşanmalarına, aylık 2.000,00 TL tedbir ve karar kesinleştikten sonra ise yıllık ÜFE/TÜFE oranında artırılmak kaydıyla 2.500,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, 100.000,00 TL maddî,100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, yetkili mahkemenin Balıkesir Aile Mahkemeleri olduğunu, davacının her kavgada davalıya “keşke amcamın oğlu ile evlenseydim, o senden daha erkek” gibi hakaretler ettiğini, ”sen beni hak etmiyorsun, bana bir çocuk bile vermedin, sen de erkek misin?” gibi sözler ile sürekli davalıyı aşağılamakta olduğunu, davacının davalı ile ev ile ilgilenmemekte olduğunu, davacının küçük bir olayda dahi kavga çıkarmakta olduğunu ve davalı ile yatakları ayırmakta olduğunu, tarafların bir tartışmasında davacının davalıya bıçak çekerek kalbinin bulunduğu bölgeden ve yüzünden yaraladığını ve davacı hakkında kamu davası açıldığını, bu olay sebebiyle davacının ceza aldığını, bayram günü memleketleri olan Erzurum’a davalının amcasının evini ziyaret ettiklerini, davacının eşini odaya çağırarak davalıya küfür ettiğini, davacının evi terk ederek baba evine döndüğünü, davalının arama kayıtlarından davacının konuştuğu kişiyi bulduğunu, …. isimli kişiyi arayarak eşinin kendisi ile olup olmadığını sorduğunu, bunun üzerine şahsın kendisine “ Şe…siz, sen adam mısın” diyerek hakaret ettiğini, davacının davalıyı …. adlı kişiyle aldattığını, davalının davacıyı eve gelmesi için ikna etmeye çalıştığını ancak davacının eve dönmediğini, … ile davalı arasında tartışma çıktığını, tartışmanın karakola intikal ettiğini, davacının Sakarya’ya ailesinin yanına kaçtığını, sonrasında boşanma davası açtığını, davalının bu olaydan önce ve sonra da çok kez davacı ile ….’nun yazışmalarını yakaladığını, yuvası dağılmasın diye hep idare ettiğini, davacının iddialarını kabul etmediklerini, kusurlu olan eşin davasının dinlenemeyeceğini beyan ederek boşanma davasının ,davacı tarafın nafaka, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, boşanmaya karar verilirse davalı lehine 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mevcut şartlar altında davacının boşanmaya yönelik iddialarından davalının başka bir kadınla ilişkisi olduğunun dosyaya sunulan fotoğraf ve sosyal medya çıktıları, bunları destekleyen tanık beyanları ile toplanan delillerle somutlaştırılarak subuta erdirildiği, davalının sözlü ve fiziksel şiddete ilişkin iddialarının da tanık beyanları ile somutlaştırıldığı, davalı tanıklarının beyanları görgüye dayalı olmaması, genellikle aktarıma dayalı olması nedeniyle hükme esas alınmadığı, davacının kusursuz olduğu, evlilik birliğinin sona ermesinde davalının tam kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun’un) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceğinden davacı kadın lehine aylık 1.00,00,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, şartları oluşmakla davacı kadın lehine 40.000,00 TL maddî tazminata ve 30.000,00 TL manevî tazimanata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacının davalı ve evle ilgilenmediğini, küçük bir olayda dahi kavga çıkartarak yatakları ayırmakta olduğunu, bir tartışmada davalıya bıçak çektiğini, bu olayın mahkemeye taşındığını, buna ilişkin ceza dosyasının mahkemeye sunulduğunu, tarafların yaşadığı bıçaklama olayından sonra davacının, eşinin kendisinden şikayetçi olacağını düşünerek korku içinde baba evine dönmek zorunda kaldığını, davacının yaşanan olaylarda kusurlu olduğunu, bu nedenle tazminat taleplerinin yersiz olduğunu, davacının akrabaları olan davacı tanıklarının yanlı beyanda bulunduklarını, beyanlarına itibar edilemeyeceğini, davalının başka bir kadınla gönül ilişkisinin hiçbir zaman olmadığını, davalı tanıklarının da bu hususta beyanda bulunduklarını, davacı tanıklarının beyanları kulaktan duyma bilgiler olduğunu, davalının başka biriyle görüştüğüne dair dosyada somut delil olmadığını, davacı lehine yüksek miktarda nafaka ve maddî manevî tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek boşanma dışında kusur belirlemesi, nafaka ve tazminat takdiri ile miktarları yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kararda isabetsizlik bulunmadığından bahisle esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde, istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde belirttiği itirazları tekrar ederek, boşanma dışında kusur belirlemesi, nafaka ve tazminat takdiri ile miktarları yönlerinden temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davacı lehine hükmedilen nafaka ve tazminatların yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, nafaka ve tazminat miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 327 ve 329 uncu maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3.Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle ceza dosyası, tanık beyanları ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında ceza yargılamasına konu olan 05.11.2018 tarihinde kadın tarafından erkeğin yaralanması vakıası ve davalı tanıklarının beyanlarından anlaşılan kadının erkeğe hakareti vakıasından sonra tarafların bir araya geldiğinin, evlilik birliği devam ettiğinden davalının davacıyı affettiğinin en azından hoşgörü ile karşıladığının, bu nedenle fiziksel şiddet ve hakaret vakıalarının af kapsamında değerlendirilerek kadına kusur olarak yüklenemeyeceğinin anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,31.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.