Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/2395 E. 2023/4991 K. 31.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2395
KARAR NO : 2023/4991
KARAR TARİHİ : 31.10.2023

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/508 E., 2023/76 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ereğli (Konya) Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/325 E., 2021/858 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer’ilerine karar verilmiştir.

Kararın davacı- davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kusur belirlemesi, erkeğin davasının reddi, erkeğin davasında yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının ilgili bentlerinin kaldırılarak yerine yeniden hüküm tesisine, sair istinaf istemlerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı -davacı kadın vekili tarafından; erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarları ile erkeğin davasında aleyhine hükmedilen yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince kadın yararına hükmedilen nafakaların ve tazminatların miktarına karşı davalı -davacı kadın vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmamış, davacı -davalı erkek vekilinin ise kadın yararına hükmedilen nafakaların ve tazminatların miktarına yönelik istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan davalı -davacı kadının, lehine hükmedilen nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davalı -davacı kadın vekilinin lehine hükmedilen nafakaların ve tazminatların miktarına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Davalı- davacı kadının reddedilen yön dışındaki temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacı -davalı erkek vekili dava dilekçesinde; evliliklerinin son zamanda işlerinin iyi nedeniyle ekonomik sıkıntılar çekmeye başlamasından sonra sarsılmaya başladığını, davacı ve çocuklarının kendisine karşı onur kırıcı ve küçük düşürücü sözler sarf etmeye başladığını, davalının evlilik birliğinin gerektirdiği hiçbir sorumluluğunu da yerine getirmez olduğunu, ortak konuttan gitmesi için ellerinden ne gelirse yaptıklarını, iş bulmak amacıyla ortak konuttan ayrıldığını, yaklaşık 3 yıldır ayrı yaşadıklarını iddia ederek davanın kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı -davalı erkek vekili birleşen davaya cevap ve asıl dava dosyasında cevaba cevap dilekçesinde; davacının iddia ettiği hususların ve verdiği cevapların tamamının gerçek dışı olduğunu, yurt dışına gidip geldikten sonra, bir süre sonra kendisinde bazı rahatsızlıklar başgöstermeye başladığını, eşinin hacı hoca veya üfürükçü dedikleri kişilere itibar ettiğini, kazancının bol olması, sıkıntıların giderilmesi için kurşunu suya okutup kendisinin bilmediği bir şekilde içirildiğini, yemeklerine katıldığını, hatta bazı zamanlar muskalar yapıp mezarlara gömdüğünü söylediklerini, karı koca ilişkisinden hep uzak durduğunu, hakaret ettiğini, çoğu zaman lanet de okuduğunu, beddua ettiğini, kendisinin evden ayrılıp Alanya’ya çalışmaya gittiğini, ayrı kaldığı dönemde dahi çoğu zaman eve paralar gönderdiğini, tedavi ile ilgili süreçlerini kendi başına yaptığını, eşinin bir kez olsun ziyaretine dahi gelmediğini, 2017 yılında tanıştığı bir kadının kendisini sürekli olarak hastaneye götürdüğünü, tedavi ettirdiğini, bakımı ile uğraştığını, eşinin tam kusurlu olduğunu, birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı -davacı kadın vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; birleşen dava dosyasındaki dava dilekçesi içeriğini tekrar ederek dava dilekçesindeki asılsız iddiaları kabul etmediklerini, açılan bu davanın reddinin gerekmekte olduğunu, davalıya yapılan tebligatin usulsüz olduğunu, davalı evde olmadan yapılan tebligatın evde devamlı oturmayan misafir olarak kalmakta olan kız kardeşe yapıldığını, kız kardeşin aldığı tebligatı davalıya vermediğini, bunun tebligat kanuna ve usule aykırı olduğunu, tebligatın o konutta ikamet eden birisine teslim edilmesinin gerekmekte olduğunu, davalının davayı haricen öğrendiğini iddia ederek açılan asıl davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı -davacı kadın vekili birleşen dava dosyasında sunduğu dava dilekçesinde; davalının 2014 yılında yurt dışına gidip geldiğini, yurt dışında özbek asıllı İra isimli kadınla yaklaşık 8-9 ay birlikte yaşadığını, sürekli telefonda konuştuklarını, davalının bu kadınla günde 3-4 kere konuştuğunu, davalının 2016 yılında ortak konutu terk ederek Antalya’ya yerleştiğini, davalının eşi ve çocuklarının hiçbir ihtiyacıyla ilgilenmediğini, ihtiyaçlarını karşılamaları için eşine para vermediğini, ortak konutu ipotek ettirerek kredi çektiğini, oğlunun krediye kefil olduğunu, ödemediği için de oğlu Serkan’ın ödediğini, davalının kumar alışkanlığı olup Antalya’da kumar oynamakta olduğunu, orada Gülay isimli bir kadınla tanıştığını, birliktelik yaşayarak davacıyı aldattığını, Gülay isimli kadın ile olan resimlerini sosyal medyada paylaştığını, kadının toplum içinde rencide olduğunu, davalının davacıya yönelik psikolojik şiddet, eziyet, ilgisizlik, sorumsuzluk ,aldatma gibi davranışları yüzünden evlilik birliğinin devamını çekilmez hale getirdiğini iddia ederek evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, kadın lehine aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî tazminata ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı- davalı erkeğin iddiasını ispatlar herhangi bir delil belge sunamadığı, erkeğin kadını aldattığı, bu durumun tanık beyanları ve fotoğraflar ile ispatlandığı, ayrıca erkeğin kadına maddî destek sağlamadığının tanık ….’nün beyanları ile sabit olduğu, tarafların tekrar bir araya gelmelerinin mümkün olmadığı, tarafların aralarındaki geçimsizliklerin ortaya çıkmasında ve giderilmemesinde erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının kusurunun bulunmadığı, kadın yararına nafaka ve tazminat verilmesi için yasal koşulların oluştuğu gerekçesi ile erkeğin davasının reddine, birleşen kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, kadın lehine aylık 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın lehine 20.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı -davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı -davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde, erkeğin işlerinin bozulması nedeni ile sözde işlerinin düzelmesi için davalı ve dinlettikleri tanık olan davacının kız kardeşinin birlikte üfürükçüye gittiklerini, kadının erkeğin işlerinin açılması için kurşunlu suyu okutarak sözde bu suyu içmesini üfürükçünün telkin etmesi ile kurşunlu suyu habersizce müvekkiline içirdiğini, erkeği işlerinin bozulması ve ekonomik sıkıntılar çekmeleri üzerine yaptıkları hakaretlerle ayrıca evden kovduklarını, erkeğin iflas ettiğini, vergi dairesi borç döküm ve kayıtlarının bunu gösterdiğini, kadının kusurlu olduğunu, maddî ve manevî tazminat ile nafaka istemeye hakkı olmadığını, hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının da fahiş olduğunu, ödeme gücünün bulunmadığını beyanla; asıl davanın reddi, kusur belirlemesi, nafakalar, tazminatlar ve miktarları ile yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğe verilen kusurların sabit olduğu, tanık Muradiye’nin beyanı ile kadının muska işleri ile uğraştığı vakıasının sabit olduğu halde bu hususta kadına kusur verilmemesinin hatalı olduğu, kadının başkaca kusurunun ispat edilemediği, boşanmaya sebep olaylarda erkeğin ağır kusurlu, kadının az kusurlu olduğu gerekçesi ile … erkek vekilinin, kusur belirlemesine, asıl davanın reddine, asıl davada yargılama giderleri ve vekâlet ücretine yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile boşanmaya sebep olaylarda erkeğin ağır kusurlu, kadının az kusurlu olduğunun tespitine, gerekçesinin bu şekilde düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesinin hüküm fıkrasının 1 inci bendindeki asıl davanın reddine yönelik kısım ile asıl davada yargılama gideri ve vekâlet ücretine yönelik 5, 6 ve7 nci bentlerinin kaldırılarak yerine yeniden hüküm tesisine (birleşen davanın kabulüne yönelik hükmün 1(a) bendi olarak ve hüküm fıkrasının diğer bentlerinin aynen muhafazasına), davalı-davacı kadının kabul edilen boşanma davası istinaf edilmeksizin kesinleşmekle asıl boşanma davası bu nedenle konusuz kaldığından asıl davada boşanma konusunda karar verilmesine yer olmadığına, erkeğin asıl davayı açmakla haklı olduğu anlaşılmakla yargılama giderleri ve vekâlet ücreti erkek lehine değerlendirilerek bu hususta yeniden hüküm kurulmasına, erkek vekilinin sair istinaf istemlerinin ise 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı -davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı – davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; … tarafça sunulan dava dilekçesinde müvekkiline yüklenen kusur sebebine yer verilmemiş olup bu iddianın hükme esas alınmasını ve iddianın ispat edildiğini kabul etmemekle birlikte yüklenen kusuru da kabul etmediklerini, tanık …’nin davacı-davalının kız kardeşi olup başka herhangi bir delille desteklenmeyen taraflı tanık beyanlarına dayanarak müvekkiline kusur yüklenilerek hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, ayrıca tanığın beyanında sadece hocaya gidildiği ve hocanın önerdiklerine tanık olduğunu bildirdiğini, kadının, hocanın önerdiği şeyleri yerine getirip getirmediği ile ilgili Mahkemeye herhangi bir bildirimde bulunmadığını, buna rağmen Mahkemece müvekkilinin muska işleri ile uğraştığı kanaati ile kusur yüklemesi yapıldığını, yüklenen kusuru ve yüklenen kusurdan dolayı müvekkiline yüklenen yargılama giderleri ve vekâlet ücretini kabul etmediklerini, kadının kusursuz olduğunu, lehlerine hükmedilen nafaka ve tazminatların miktarlarının da düşük olduğunu belirterek erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, lehlerine hükmedilen nafaka ve tazminatların miktarları, asıl dava dosyasında aleyhlerine yüklenen yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı açılan karşılıklı boşanma davalarında taraflar arasındaki geçimsizlikte Bölge Adliye Mahkemesince kadına yüklenen kusura usulünce dayanılıp dayanılmadığı, dayanılmışsa gerçekleşip gerçekleşmediği, davacı -davalı erkeğin açmış olduğu asıl boşanma davasının kabulüne, erkek lehine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine karar verilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2.İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 331 inci maddesinin birinci fıkrası, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası.

3.Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı -davacı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı- davacı kadın vekilinin lehine hükmedilen nafaka ve tazminatların miktarlarına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2. Davalı- davacı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Davalı- davacı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,31.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.