YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2337
KARAR NO : 2023/5893
KARAR TARİHİ : 05.12.2023
…
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/824 E., 2022/2294 K.
…
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında
hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Salihli 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/192 E., 2021/91 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin aşırı alkol kullandığını ve eve geç geldiğini, ekonomik, fiziksel ve duygusal şiddet uyguladığını, ortak evin, eşinin ve çocuklarının maddî ve manevî ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, eşini ailesine ezdirdiğini, kadının ailesini ziyaret etmesine dahi izin vermediğini, her tartışmada kadına küfür ve hakaret ettiğini, evden kovduğunu, 2017 yılının Ekim ayında eşinin başka bir kadınla mesajlaşmalarını tesadüfen gördüğünü, erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlali ettiğini, kadını tehdit ettiğini, tarafların 2018 yılı Mart ayından beri ayrı yaşadıklarını belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 1.200,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 2.000,00 TL tedbir nafakasına, nafakalara yasal faiz uygulanmasına, kadın lehine yasal faiziyle birlikte 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; kadının iddiaların doğru olmadığını, kadının kıskanç ve şüpheci bir yapıya sahip olduğunu, tarafların 2018 yılı Mayıs ayından sonra da ortak yaşama ayrı şehirlerde de olsa kimi zaman Salihli’ de kimi zaman Samsun’da devam ettiğini, erkeğin Samsun iline giderek çocukları ve eşi ile birlikte kaldığını, kadının da Salihli’ye erkeğin almış olduğu gidiş dönüş uçak bileti ile geldiğini, 2018 yılı … ve Kurban Bayramlarında da tarafların bir arada kaldıklarını, kadının Samsun iline üç defa gidip toplamda on beş gün tarafların karı koca hayatlarını devam ettirdiklerini, tanıdıklarının düğününe birlikte katıldıklarını, kadının af niteliğinde davranışlarının olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; erkeğin, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, düzenli alkol kullandığı, kadına hakaret ettiği, kadının ise af niteliğinde olmamak suretiyle davalı erkeğin kusurlu davranışlarından sonra zaruri haller haricinde de olsa zaman zaman bir araya geldiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadının kendisi için tedbir nafakası talebinin reddine, yasal koşulları oluştuğundan kadın lehine yasal faiziyle birlikte 20.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; nafakaların ve tazminatların miktarının az olduğunu, kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, nafakalara faiz talebi ile ilgili olumlu olumsuz karar verilmediğini ileri sürerek; nafakaların ve tazminatların miktarı, kadının tedbir nafakası talebinin reddi, nafakaya faiz uygulanması konusunda karar verilmemesi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğe kusur yüklenmesinin hatalı olduğunu, kadının kusurları affettiğini, kadın lehine tazminatlara hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davanın reddi gerektiğini ileri sürerek; davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; erkeğe yüklenen sadakat yükümülüğünün ihlali ve alkol kullandığı kusurlarının yeterince ve somut şekilde ispatlandığı, Mahkemece her ne kadar erkeğe, hakaret kusuru yüklenmiş ise de bu yönde beyanda bulunan tek tanık olan İrem’in beyanının yer ve zaman içermeyen soyut ve genel nitelikte kaldığı, hakaret içeren sözlerin neler olduğundan bahsedilmediği, bu kusurun erkeğe yüklenen kusur vakıalarından çıkarılması, böylece gerekçenin düzeltilmesi gerektiği, Mahkemece kadına af niteliğinde olmamak suretiyle erkeğin kusurlu davranışlarından sonra zaruri haller haricinde de olsa zaman zaman bir araya gelme şeklinde yüklenen vakıanın boşanmaya sebep olabilecek nitelikte kusur olarak kabul edilemeyeceği, dolayısıyla bu kusur vakıasının da kadından çıkarılması, bu şekilde gerekçenin düzeltilmesi gerektiğine, davalı erkek affetme-hoşgörme iddiasında bulunmuş ise de; gerek tanık beyanları, gerek davacı kadının sonraki süreçteki davranışları birlikte değerlendirildiğinde kadının hem hayatın olağan akışı hem çocukları düşünerek yaptığı bir kısım medeni davranışlarının affetme-hoşgörme olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı, Mahkemece de bu yönde yeterli gerekçelendirmenin dosya içeriğine uygun şekilde yapıldığı, erkeğin bu iddiasına itibar edilebilmesinin mümkün olmadığı, sadakat yükümlülüğünü ihlal eden ve düzenli alkol kullanan erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına ise yüklenebilecek kusurun ispatlanamadığı, erkeğe yüklenen kusurların niteliği, derecesi, yayıldığı zaman sürecine göre evlilik birliğinin tekrar biraraya gelemeyecekleri derecede temelinden sarsılmasına neden olacak nitelikte olmaları sebebiyle tarafların boşanmalarına karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, kadının kusur oranına ilişkin istinaf sebebinin yerinde olduğu, davalı erkeğin kusur oranı ve boşanmaya ilişkin istinaf sebeplerinin ise yerinde olmadığı, alınan uzman raporları ve içerikleri, çocuğun duruşmadaki istek ve tercihi, alıştığı ortam dikkate alındığında velâyetinin anneye verilmesinde ve baba ile olması gereken şekil ve sürelerle kişisel ilişki kurulmasında isabetsizlik bulunmadığı, erkeğin bu yöndeki istinaf sebebinin yerinde olmadığı, çocuk için 4721 sayılı Kanun’un 169 uncu ve 182 nci maddesi kapsamında tedbir ve iştirak nafakası isteme koşullarının gerçekleştiği, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü, ihtiyaç ve gelirlere göre çocuk için belirlenen tedbir nafakası miktarı yerinde ise de iştirak nafakasının az olduğu, kadının tedbir ve iştirak nafakaları ile ilgili faiz talebi bulunmakla bu yönde olumlu olumsuz gerekçe ve hüküm bulunmadığı, hükmedilen tedbir nafakasına karar tarihinden itibaren, iştirak nafakasına ise boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren yasal faize hükmedilmesinin uygun olacağı, kadının nafakalara faiz ve iştirak nafakasının miktarına ilişkin istinaf sebebinin yerinde, erkeğin istinaf sebebinin ise yerinde olmadığı, kadının gelirinin bulunmasının 4721 sayılı Kanun’un 169 uncu maddesinin uygulanmasına engel teşkil etmediği, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü, ihtiyaç ve gelirler dikkate alınarak tedbir nafakasına hükmedilmesinin ve karar tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasının uygun olacağı, kusur oranına, davacının boşanma ile en azından eşinin maddî desteğinden yoksun kalacak olmasına, kadının kişilik haklarının ihlaline göre davacı lehine maddî ve manevî tazminat isteme şartlarının gerçekleştiği, ancak tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü, kişilik haklarının ihlalinin ağırlığı, evli kalınan süre ve hakkaniyete göre belirlenen tazminat miktarlarının az olduğu, ayrıca tazminatlara faizin başlangıç tarihinin infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde belirlenmesi gerektiği, bu hususun her iki tarafında istinafı kapsamına girdiği gerekçesiyle ilgili hükümlerin kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmak suretiyle kararın gerekçesinin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, ortak çocuk için aylık 1.200,00 TL iştirak nafakasına, hükmedilen tedbir nafakasına kararımız tarihinden, iştirak nafakasına boşanma hükmünün kesinleşmesi tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, aşamadaki belirlenen tedbir nafakasının tahsilde tekerrüre esas alınmamasına, kadın lehine dava tarihinden itibaren aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, hükmedilen nafakaya kararımız tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, kadın lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, tazminatlara boşanma kararının kesinleşmesi tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, tarafların sair istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla kadın lehine tedbir nafakası hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, tazminat miktarlarının artırılmasının hatalı olduğunu ileri sürerek; davanın kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; boşanma davasında kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğe yüklenen kusurlarının af kapsamında kalıp kalmadığı, kadın lehine tedbir nafakası ve tazminatlara hükmedilmesinin ve miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
269.85 TL İlam H.
179.90 TL Peşin H.
89.95 TL Kalan H.
886.80 TL TBH.
1-NG-KFP-SE-AB