Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/2281 E. 2023/1347 K. 23.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2281
KARAR NO : 2023/1347
KARAR TARİHİ : 23.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/987 E., 2022/1548 K.
DAVA TARİHİ : 31.01.2019
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Dörtyol Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/348 E., 2021/28 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer’ilerine karar verilmiştir.

Kararın, davacı kadın vekili tarafından; tazminatlar, nafakalar ve velâyet düzenlemesi yönünden istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen kaldırılarak tazminatlar ve nafakalar yönünden esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına, davacı kadın vekilinin diğer yönlere ilişkin istinaf itirazının ise esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek tarafından; kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince, kusur belirlemesine yönelik olarak verilen hüküm davalı erkek tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davalı erkeğin istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı erkeğin reddedilen yön dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; tarafların 2005 tarihinde evlediklerini, bu evlilikten ortak çocuklarının bulunduğunu, erkeğin, birlik görevini ihmal ettiğini, sürekli alkol aldığını, kıskanç olduğunu, hakaret ve tehdit ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 500,00’er TL tedbir nafakası, 500,00’er TL iştirak nafakası, kadın yararına 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı kadın vekili, davalının mazeretsiz olarak katılmadığı 30.05.2019 tarihli ön inceleme duruşmasında yararına 100.000,00 TL de maddî tazminata hükmedilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı erkek cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde özetle; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, işbu dava ile ilgili yargılama yapmakla görevli ve yetkili mahkemenin Gazipaşa Aile Mahkemesi olduğunu ve yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin herhangi bir kusurlu davranışı bulunmadığı, kadının psikolojik rahatsızlığının olduğunu iddia ederek davanın reddini, aksi kanaatte olunması durumunda ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesini, erkek yararına 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, erkeğin sıklıkla alkol tükettiği, alkol aldıktan sonra kadına fiziksel şiddet uyguladığı, kıskanç olduğu, eşinin çalışmasına engel olduğu bu durumun dinlenen tanık beyanları ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu ve kadına yüklenecek kusurlu bir davranışın bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunu’nun 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyete dair beyanları ve sosyal inceleme raporu içeriği dikkate alınarak ortak çocuklar …, …, …’ın velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklarla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk …’ın velâyetinin ise babaya verilmesine, ortak çocukla anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar …, …, …’ın yaşları, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 150,00’şer TL tedbir nafakası, 150,00’şer TL iştirak nafakası, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olması sebebiyle manevî tazminat talebinin reddine, her ne kadar davacı kadın vekili tarafından ön inceleme duruşmasında maddî tazminat talebinde bulunulmuşsa da dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında maddî tazminat talebinde bulunulmadığı, 6100 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikler uyarınca iddia ve savunmanın genişletilme yasağının dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasının tamamlanmasıyla başladığı, aynı Kanun’da yapılan değişikliklerden önce ise ön inceleme duruşmasında ancak karşı tarafın açık rızası ile iddia ve savunmaların genişletilebileceği, kadının, maddî tazminat talebinin süresinde olmaması sebebiyle maddî tazminat talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olan erkeğin, kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak kadın yararına 12.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, yapılan kusur belirlemesi, tarafların ekonomik ve sosyal durumu dikkate alındığında ortak çocuklar yararına takdir edilen nafakalar ile kadın yararına takdir edilen manevî tazminat miktarının az olduğu, kadının maddî tazminat talebinin süresinde olduğu ve kabulüne karar verilmesi gerektiği, ortak çocuk … yönünden yapılan velâyet düzenlemesinin ise hatalı olduğu belirtilerek; tazminatlar, nafakalar ve velâyet yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince tarafların boşanmalarına ilişkin karar ile karar gerekçesinin taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleştiği, tarafların ortak çocuğu …’ın velâyete dair alınan beyan içeriği dikkate alındığından ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, ortak çocuklar …, …, …’ın yaşları, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında ortak çocuklar yararına hükmedilen tedbir nafakası ve iştirak nafakası miktarlarının az olduğu, kusur durumu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığından kadın yararına takdir edilen manevî tazminat miktarının az olduğu, İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılamada; ön inceleme duruşma gününün davalıya bizzat tebliğ edildiği, davalının herhangi bir mazeret sunmaksızın 30.05.2019 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasında hazır bulunmadığı, davacı kadın vekili tarafından 7251 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun yürürlüğe girmeden önce yürürlükte bulunan 6100 sayılı Kanunu’nun 140 ıncı maddesi hükmü uyarınca 4721 sayılı Kanunu’nun 174 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmüne dayalı maddî tazminat talebinde bulunulduğu, İlk Derece Mahkemesince maddî tazminat talebi ile ilgili verilen kararın hatalı olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, kusur durumu, davacı kadının boşanmayla, davalı erkeğin en azından maddî desteğinden yoksun kalacağı dikkate alınarak kadının maddî tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek; davacı kadın vekilinin tazminatlara, ortak çocuklar yararına hükmedilen nafakalara ilişkin istinaf itirazlarının kabulüne, kabul edilen yönlerden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, kadın yararına 20.000,00 TL maddî tazminat, 18.000,00 TL manevî tazminat, ortak çocuklar …, …, … yararına ayrı ayrı aylık 250,00’şer TL tedbir nafakası, aylık 300,00’er TL iştirak nafakasına, davacı kadın vekilinin sair yönlere ilişkin istinaf itirazının ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek temyiz dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu, İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, hatalı kusur belirlemesine dayanarak kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile ortak çocuklar yararına nafakaya hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumu dikkate alındığından maddî gücü de olmadığı belirtilerek; kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında İlk Derece Mahkemesince davalı erkeğe yüklenen kusurlar ve erkeğin tam kusurlu olduğu şeklindeki kusur belirlemesi kesinleşmekle somut olayda 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca kadın yararına maddî ve manevî tazminata karar verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarları, yine ortak çocuklar …, …, … yararına hükmedilen tedbir nafakası ve iştirak nafakasının miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 nci, 327 inci maddesi, 328 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci, maddeleri; 6100 sayılı Kanun’un 140 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri.

3.Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkeğin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı erkeğin, kusur belirlemesine yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davalı erkeğin diğer hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.