Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/2249 E. 2023/3620 K. 04.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2249
KARAR NO : 2023/3620
KARAR TARİHİ : 04.07.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

KARAR : Başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 16. Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmiş olup incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 04.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden davalı … vekili Av. … ve karşı taraf temyiz eden davacı … vekili Av. … geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; evliliğin başından bu yana erkeğin eşine ilgisiz olduğunu, iş dışındaki zamanlarını arkadaşlarıyla geçirdiğini, devlet memuru olmasına rağmen kazandığından memnun olmadığı için sürekli ticari faaliyetlere başlayıp tamamında başarısız olduğunu, bu yüzden yaşanılan evin dahi satıldığını, maddî olarak büyük zorluklar çekildiğini, davalının maddî anlamda davacıya hiçbir zaman bilgi vermediğini, çocuklara karşı ilgisiz olduğunu, müvekkiline aşağılaycı sözler söylediğini, eşten ziyade bir hizmetçi gibi görüp çocuklarla ilgili tüm sorumluluğu davacıya bıraktığını, evliliğin kurulmasından kısa bir süre sonra sürekli olarak ikinci bir eş alma isteklerini dile getirdiğini, müvekkiline karşı aşağılayıcı tutumları, duygusal ve psikolojik şiddeti ve evlilik birliğine karşı yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, ayrıca son olarak davalının M.A. isimli kadınla bir ilişkisinin olduğunun ortaya çıktığını belirterek tarafların öncelikle zinaya dayalı boşanmalarına, kabul edilmemesi halinde evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı olarak boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 4.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile nafakaların her yıl ÜFE oranında artırılmasına, müvekkili lehine yasal faiziyle birlikte 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının doğru olmadığını, davalının 2016 yılından bu yana İnterpol Daire Başkanı olarak üstün bir özveri içerisinde çalıştığını, ailesine ve çocuklarına karşı maddî ve manevî tüm sorumluluklarını eksiksiz yerine getirdiğini, davacı kadının aşırı kıskanç yapılı biri olup aile içerisinde yapılan basit şakalaşmaları dahi kafasında kurgulayarak gerçek sandığını, M.A. isimli kadının davalının hemşehrisi olup aralarında arkadaşlık ilişkisi dışında hiçbir ilişki bulunmadığını, davacının normal seviyedeki bir arkadaşlığı dahi kaldıramadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin M.A. isimli kişiyle zina yaptığı iddia edilmiş ise de tanıkların beyanlarının görgüye dayalı olmayan soyut beyanlar olması sebebiyle zinanın ispatlanamadığı, davalı erkeğin eylemlerinin sadakat yükümlülüğüne aykırı ve güven sarsıcı davranış olduğunun sabit olduğu ve evliliğin davalı erkeğin tam kusuruyla çekilmez hale geldiğini, dosyaya sunulan ses kayıtlarının ve mesaj içeriklerinin hukuka aykırı olmalarından dolayı karara esas alınamayacağı gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve 2.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve 1.500,00 TL yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; zinanın ispatlandığını ve tarafların öncelikle zinaya dayalı boşanmaları gerektiğini, yoksulluk nafakası miktarının az olduğunu ve ÜFE artışına karar verilmediğini, maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğunu ve faize karar verilmediğini ileri sürerek zinaya dayalı davasının reddi, nafakalara ÜFE artışı uygulanmaması, yoksulluk nafakasının ve tazminatların miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanma kararına karşı istinaf talebinde bulunmadıklarını belirterek kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tanık beyanları, sunulan deliller ve dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde davalı erkeğin Meyra isimli kadınla dini nikah yaptığını itiraf etmesi, yine iş arkadaşları olan tanığa aynı kadınla ilişkisini açıkça itiraf etmesi dikkate alındığında zina eyleminin ispatlandığının kabulünün gerektiği gerekçesiyle davacı kadının bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne boşanma gerekçesinin düzeltilmesine, kararın boşanma sebebine ilişkin olan kısmının kaldırılmasına, kadının zinaya dayalı davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, dava özel boşanma sebebine dayalı olarak kabul edildiğinden ve davalının zina sebebi ile tam kusuru ispatlandığından başkaca kusur değerlendirilmesi yapılmamasına, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve kusur durumu dikkate alındığında maddî ve manevî tazminat miktarının yetersiz olduğu gerekçesiyle kadının bu yöne ve tazminatlara yasal faiz uygulanmamasına yönelik istinaf talebinin kabulüne, yasal faiziyle birlikte kadın lehine 125.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, davacı kadının evlilik birliği sırasında düzenli işi bulunmadığı ve evliliğin büyük bölümünde ev hanımı olduğu, davadan sonra çalışmaya başladığı şirkete yazılan yazı yanıtına göre halen davacının eğitim danışmanı olarak sözleşmeli ve belirli süreli iş akdiyle çalıştığı, davacının işe başlama tarihi ve çalışmasının sözleşmeli olması dikkate alınarak mevcut çalışmasının devamlılığı ve sözleşmenin yenilenip yenilenmeyeceği konusunda şu aşamada net bilgi edinilemediğinden ve sözleşmesinin yenilenmemesi halinde yoksulluk durumu söz konusu olacağından yoksulluk nafakası verilmesinde yanlışlık bulunmadığı ancak 2022 Mayıs ayından sonra elde ettiği gelir miktarı ve değişen şartlara göre nafakanın her zaman güncellenmesini talep etme hakkı bulunduğu dikkate alındığında takdir edilen yoksulluk nafakası miktarının yüksek olduğu gerekçesiyle davalının yoksulluk nafakasına ilişkin istinaf başvurusunun miktar yönünden kabulüne, kadın lehine aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına, kadının nafakalar için ÜFE oranında artış talep ettiği ve bu konuda olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olduğu gerekçesiyle bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulüne, davacı iştirak nafakasını istinaf incelemesine getirmediğinden kesinleşen bu hususa girilmemesine ancak yoksulluk nafakası yönünden boşanma kararının kesinleşmesinden bir yıl sonra başlamak kaydı ile ülkedeki ÜFE oranlarının olağanüstü artması dikkate alınarak hakkaniyet gereği yıllık TÜFE artışına göre kendiliğinden artış uygulanmasına, tarafların sair istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin kendisinin ve çocuklarının geçimi için kırk beş yaşından sonra işe girdiğini ve asgari ücretle geçinmeye çalıştığını, davalı erkeğin ise kendi isteği ile yurt dışında çalıştığını, Katar/Doha İçişleri Müşaviri olduğunu, dosyada yer alan kayıtlara göre en son ortalama yaklaşık 8.000 Amerikan Doları maaş aldığını, davalı her ne kadar ev kirası ve masrafları, araç ve araç masrafları, uçak bileti, telefon ve iletişim masraflarından söz etmişse de bu masrafların hepsinin devlet hazinesi tarafından karşılandığını ve bu ihtiyaçlar için davalının herhangi bir ödeme yapmadığını, müvekkili lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının yetersiz olduğunu, erkeğin kusur ve ekonomik durumu dikkate alındığında tazminat miktarlarının çok düşük kaldığını ileri sürerek yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatın miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusurlu olmadığını ve zinanın ispatlanmadığını, nafaka ve tazminat miktarlarının fahiş olduğunu ileri sürerek zinaya dayalı davanın kabulü, nafakalar ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen boşanma davasında zinanın ispatlanıp ispatlanamadığı, nafaka ve tazminat verilmesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ile miktarlarının dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 161 inci maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun’un (6098 sayılı Kanun) 50 inci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat miktarı azdır. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun’un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarı yönünden davacı kadın yararına BOZULMASINA,

2.Davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davacıya iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.