Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/2032 E. 2023/943 K. 09.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2032
KARAR NO : 2023/943
KARAR TARİHİ : 09.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi

Taraflar arasında karşılıklı olarak görülen velâyetin değiştirilmesi ile kişisel ilişkinin kaldırılması olmadığı takdirde sınırlandırılması davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüyle kişisel ilişkinin sınırlandırılmasına karar verilmiştir. Kararın davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince asıl davaya yönelik yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine, karşı davaya yönelik yapılan istinaf başvurusunun ise kabulü ile hükmün kaldırılarak karşı dava yönünden gerekçede açıklandığı şekilde işlem yapılarak yeniden esas hakkında karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince karşı davanın kısmen kabulüyle çocukla baba arasındaki kişisel ilişkinin sınırlandırılmasına karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun velâyetin değiştirilmesi yönünden usulden reddine, kişisel ilişki yönünden ise esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından asıl davanın reddi, karşı davanın kabulü, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Velayetin değiştirilmesine ilişkin dava 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 382 nci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin (13) üncü alt bendi uyarınca çekişmesiz yargı işidir. Bölge Adliye Mahkemelerince çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlar kesin nitelikte olup 6100 sayılı Kanun’un 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi uyarınca kesin nitelikte olup temyiz edilemez. Bu durumda, davacı-karşı davalı erkek vekilinin reddedilen velâyetin değiştirilmesi davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.

Davacı-karşı davalı erkek vekilinin reddedilen yön dışındaki itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde; tarafların … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/179 Esas ve 2016/217 Karar sayılı kararı ile boşandıklarını, bu karar neticesinde müşterek çocuğun velâyetinin anneye bırakıldığını, son zamanlarda annenin velâyet görevini kötüye kullandığını ve çocuğu ihmal ettiğini, kadının psikolojik sorunları dolayısıyla zaman zaman saldırgan ve tutarsız davranışlar sergilediğini, çocuğa kötü davrandığını, eğitim hayatına gerekli önemi vermediğini, küçüğün yanında sigara ve alkol tükettiğini, müşterek çocuk henüz altı buçuk yaşında iken onu tek başına başka bir arkadaşının evine yatılı kalmaya gönderdiğini, babanın yaşadığı ortamın ve şartların velâyetin kullanılması açısından daha avantajlı olduğunu ileri sürerek müşterek çocuğun velâyetinin davalı anneden alınarak babaya verilmesine, müşterek çocuk lehine 350,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; müşterek çocuğun babaya karşı büyük bir korku beslediğini, müşterek çocuğun …’te büyüdüğünü, oradaki şartlarda yaşamaya alıştığını, davacı-karşı davalı erkeğin kalabalık aile düzeninde yaşadığını, bu evde müşterek çocuğa ait bir oda hatta ayrı bir yatak dahi olmadığını, davacı-karşı davalı erkeğin müşterek çocuğun şahit olacağı şekilde davalı-karşı davacıyı korkuttuğunu, müşterek çocuğun annesine bir zarar gelmemesi için babasının olumsuz hareketlerine boyun eğdiğini, kişisel ilişkiye dair mahkeme kararına riayet etmediğini, müşterek çocuğun babasından korkması nedeniyle çocuğun babasının yanında yatılı olarak kalmak istemediğini ileri sürerek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile müşterek çocuk ile babası arasındaki şahsi ilişkinin kaldırılmasına aksi halde kişisel ilişkinin sınırlandırılarak yeniden düzenlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 17.10.2017 tarih ve 2018/579 Esas, 2019/603 Karar sayılı kararı ile müşterek çocuğun beyanlarından yaşadığı ortamı değiştirmek istemediği, babasıyla kişisel görüş günlerinde babasının kendisini geri annesine teslim etmemesinden korktuğu, bu yönde babasından olumsuz sözler duyduğu, velâyetin anneden alınmasını gerektirir nitelikte bir tehlikenin mevcut olmadığı değerlendirilerek müşterek çocuğun yaşı ve anneye olan ihtiyacı da göz önünde bulundurulduğunda davacı-karşı davalı tarafından velâyetin değiştirilmesine yönelik olarak açılan asıl davanın reddine, davalı-karşı davacı tarafından açılan kişisel ilişkinin sınırlandırılması davasının kısmen kabulüyle velâyeti annede bulunan müşterek çocuk ile baba arasında her ayın 1. ve 3. Cumartesi günü çocuğun bulunduğu şehirde sabah saat 09.00 ile akşam saat 17.00 arasında babanın çocuğu yanına alması suretiyle kişisel ilişki tesisine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından asıl davanın reddi ve karşı davanın kabulü yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 02.11.2020 tarih ve 2020/775 Esas ve 2020/1359 Kararı sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince toplanılan deliller, tanık beyanları, alınan uzman raporu ve içeriği ile müşterek çocuğun beyanları dikkate alındığında velâyetin değiştirilmesine ilişkin olarak davacı-karşı davalı tarafından açılan davanın reddinde usul ve kanuna aykırılık bulunmaması nedeniyle bu yöne ilişkin yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine; kişisel ilişkinin çocuğun bulunduğu şehirde ve yatılı olmayacak şekilde sınırlandırılmasına ilişkin istinaf başvurusunun ise, dosya kapsamında alınan sosyal inceleme raporunda bir süre kişisel ilişkinin yatısız olarak kurulması, bir yılın sonunda ise yeniden değerlendirme yapılmasını öngördüğü dikkate alınmaksızın yeniden rapor alınmadan hüküm kurulmasının isabetsiz olduğundan bahisle karşı dava yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, karşı davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Bölge Adliye Mahkemesi’nce belirlenen eksikliklerin giderilmesi suretiyle yeniden sosyal inceleme raporu alınarak karşı davanın kısmen kabulü ile velâyeti annede bulunan müşterek çocuk ile baba arasında “her ayın 1.ve 3.cumartesi günü saat 10:00’dan pazar saat 19:00’a kadar, dini bayramların 2.günü saat 10:00’dan 3.günü saat 19:00’a kadar, sömestr tatilinin 3.günü saat 10:00 ile 9.günü akşam saat 19:00 arasında ve her yıl Temmuz ayının 1’i sabah saat 10:00 ile 31’i akşam saat 19:00 arasında yanına almak suretiyle” kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunun davalı-karşı davacının beyan ve iddiaları ile oluşan algıya göre hazırlandığını, objektif kriterler içermediğini, babanın yokluğunda ve bilgisi hilafında hazırlandığını, müşterek çocuğun psikolojik tedavi almasına rağmen rahatsızlığının hangi nedenlere dayandığının raporda kaleme alınmadığını, müşterek çocuğun annesinin fazla miktarda sigara içtiğini ve hemen her akşam alkol aldığını, mahkemenin taleple bağlı olmasına rağmen talep sonucundan başkaca bir karar vermesinin hukuka aykırı olduğundan bahisle asıl davanın reddi, karşı davanın kısmen kabulü ve aleyhine hükmedilen yargılama giderleri ile vekâlet ücreti yönünden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesince belirlenen kişisel ilişki gün ve saatlerinin uzun olduğunu belirterek daha kısa ve yatısız olacak şekilde kişisel ilişki kurulması gerektiği yönünde karara itiraz etmiştir.

C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 27.12.2022 tarihli ve 2021/2368 Esas, 2022/2295 Karar sayılı kararıyla; davacı-karşı davalı erkek vekilinin velâyetin değiştirilmesi talebinin reddine ilişkin istinaf başvurusunun, bu yöne ilişkin olarak daha önce davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen esastan ret kararının kesin nitelikte olduğu, kesinleşen hususlara ilişkin istinaf başvurusunda bulunulamayacağından bahisle asıl davanın reddine yönelik istinaf başvurusunun usulden reddine; tarafların kişisel ilişki gün ve süresine yönelik olarak yaptıkları itirazların ise, dosya içeriğine kazandırılan güncel sosyal inceleme raporu, daha evvel alınan uzman raporları, tanık beyanları ve dosyadaki diğer deliller dikkate alındığında müşterek çocuk ile baba arasındaki şahsi ilişkinin yatılı olacak şekilde yeniden belirlenmesinin çocuğun üstün yararına uygun olduğundan bahisle tarafların karşı davaya yönelik istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını aynen tekrarla müşterek çocuğun velâyete ve kişisel ilişkiye yönelik olarak beyanının alınmadığını, dosya içeriğindeki mevcut sosyal inceleme raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığını belirterek kararın asıl davasının reddi, karşı davanın kabulü, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl dava müşterek çocuğun velâyetinin değiştirilmesi, karşı dava ise kişisel ilişkinin kaldırılması veya sınırlandırılması istemine ilişkin olup, uyuşmazlık konusu müşterek çocuk ile baba arasında tesis edilen kişisel ilişkinin usule, yasaya ve çocuğun üstün menfaatine uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 182 nci maddesi, 183 üncü maddesi, 323 üncü maddesi, 324 üncü maddesinin birinci fıkrası, Birleşmiş milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 3 üncü 12 nci maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nin 1 inci, 3 üncü ve 6 ncı maddesi, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 4 üncü maddesinin b bendi, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı-karşı davalı erkek vekilinin, reddedilen velâyetin değiştirilmesi davasına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2. Davacı-karşı davalı erkek vekilinin diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.