Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/1937 E. 2023/5622 K. 23.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1937
KARAR NO : 2023/5622
KARAR TARİHİ : 23.11.2023

MAHKEMESİ: … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1188 E., 2022/2376 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü, yeniden hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ: Susurluk Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2018/496 E., 2020/55 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer’îlerine karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm tesisine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin epilepsi rahatsızlığı olduğunu ve ilaç kullandığını, tarafların arasında cinsel birlikteliklerin tamamen müvekkilinin isteği ile gerçekleşmeye başladığını bu nedenle taraflar arasında tartışmalar yaşandığını, müvekkilinin hem maddî hem de manevî olarak büyük bir kayıp yaşadığını, yıllarca ilgisinden ve sevgisinden yoksun bıraktığını iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 600,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası, 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde; erkek hakkındaki iddiaların doğru olmadığını, flört döneminde kadına rahatsızlığından bahsettiğini, rahatsızlığının o dönemde hayatına kötü bir etkisi olmadığını cinsel yönden etkilemediğini, eşinin cinsel hayatını arkadaşlarına anlattığını, psikolojik baskılara katlanmak zorunda kaldığını, Susurluk’taki işinden ayrıldığında, küçük bir yer olan Susurluk’ta iş bulamadığı için …da iş bulduğunu ve eşinin çocuğunun rızkını kazanmak için evden uzakta çalışmaya karar aldığını, bu konuda eşinin herhangi bir itirazı olmadığını, eşinin …a yerleşmek gibi bir fikrinin olmadığını, …daki işinden 2-3 ayda bir izin alabildiğini, …da bulunduğu süre boyunca eşi ile olan telefon konuşmalarında eşinin soğuk konuştuğunu bir an önce telefonu kapatmak istediğini beyan ederek davacı ile boşanmalarına, boşanma kararı verilmesi halinde ortak çocuğun velâyetinin tarafına verilmesine, davacının maddî ve manevî tazminat talebi ile tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, evliliğin temel unsurlarından biri olan cinsel birlikteliğin taraflar arasında son zamanlarda yaşanmadığı, davalı erkeğin cinsel birliktelik yaşamak istemediği, davacı kadının, eşinin sağlık problemleri ile gerektiği kadar hassasiyet göstermediği ve eşine destek çıkmadığı, ve yine davacı kadının mahrem olan cinsel yaşantılarını 3. kişilerle paylaştığı eşinin gurur ve onurunu incittiğini, sağlık sebepleriyle zor durumda olan eşinin yanında durmadığı ve eşine katlanamadığı, davalı erkeğin ise her ne kadar çalışmak maksadıyla şehir dışına çıkmış olsa da bu durumun tarafların kabulünde ve rızasıyla olması gerektiği bu hususta davalı erkeğin; dosya içerisindeki mesajlaşmalar ve tanık beyanlarından davacı kadına ve çocuğuna karşı ihmalkar davrandığı bir iştin beklenebilecek ihtimam ve hassasiyeti göstermediği evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde davalı erkeğin davacı kadınla aynı oranda ve eşit kusurlu olduğu, evlilik birliğinin devamında eşler ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmadığı gerekçesiyle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, uzman raporu ve idrak çağındaki çocuğun görüşü dikkate alınarak ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin çocuğun üstün yararına olacağı dikkate alınarak ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine ve ortak çocuk yararına iştirak nafakasına karar verilmesine, tarafların eşit oranda kusurlu sayılmaları nedeniyle maddî ve manevî tazminata karar verilemeyeceği, yoksuluk nafakasının şartları oluşmadığı gerekçesi ile de tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadının maddî ve manevî tazminat talebinin reddi, tedbir nafakasının kaldırılması, yoksulluk nafakasının reddi, çocukla baba arasındaki kişisel ilişki düzenlenmesine yönelik kısımlarının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın bu yönlerden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalı erkeğin istinaf yoluna başvurmadığı, bu nedenle erkeğe yüklenen kusurların kesinleşmiş sayılacağı, davacı kadına “…eşinin sağlık problemlerinde gerektiği kadar hassasiyet göstermediği, eşine destek çıkmadığı, mahrem olan cinsel yaşantılarını 3.kişilerle paylaştığı, eşinin gurur ve onurunu incittiği, sağlık sebepleri ile zor durumda olan kocasının yanında durmadığı ve kocasına katlanamadığı…” sebepleri gerekçe gösterilerek, bu vakıalar kusur yüklenmiş ise de, tanık …’in açık beyanlarına göre, erkek tarafınca cinsel sorunların tanığın eşine bahsedildiği ve tanığın eşi tarafından erkeğe geciktirici sprey alındığı, kadının özellikle bu konuları çevrede dile getirip yaymadığı, davacı kadına yüklenen eşinin rahatsızlığı sebebiyle ona destek olmadığı ya da yeterince hassasiyet göstermediği, zor durumda olan kocasının yanında durmadığı ve kocasına katlanamadığı kusurlarının ise tanık beyanlarıyla ispat edilemediği gibi, bu hususlarda maddî bir başka delil de bulunmadığı, ispat edilememesine rağmen bu kusurların kadına yüklenmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle kusur tespitinin, yaşanan ayrılıkta İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenen ve kesinleşen kusurlu davranışlar sebebiyle erkeğin kusurlu olduğu, kadına isnat edilen kusurlu davranışların ispat edilememesi sebebiyle kadına kusur yüklenemeyeceği, İlk Derece Mahkemesince belirlenen ve kesinleşen, erkeğin “…eşiyle cinsel birliktelik yaşamak istememesi, davacı eşine ve çocuğuna ihmalkar davranması …” kusurları sebebiyle tam kusurlu olduğu, bu kusurlu davranışların kadının kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığı, boşanma ile mevcut ve beklenen menfaatlerinin zarar göreceği, davacı kadın lehine ara kararla bağlanan tedbir nafakasının boşanma kararının kesinleşmesine kadar devamına karar verilmesi gerekirken, hükümle birlikte kaldırılmasına karar verilmesinin de doğru olmadığı, İlk Derece Mahkemesince çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulması kural olarak yerinde ise de; kişisel ilişki düzenlenirken infazda tereddüt oluşturacak şekilde kişisel ilişki düzenlenmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, davacı kadının istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, tedbir nafakasının kaldırılmasına ve çocukla baba arasındaki kişisel ilişki düzenlemesine yönelik kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle; erkeğin tamamen kusurlu olduğu şeklinde kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, davalı baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen kişilik hakları ile mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davacı kadın yararına 30,000,00 TL maddî 15.000,00 TL manevî tazminata, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacı kadına verilmesine, kadın lehine İlk Derece Mahkemesi ara kararı ile bağlanan 200,00 TL tedbir nafakasının boşanma kararı kesinleşinceye kadar devamına, kadının sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek temyiz dilekçesinde özetle; boşanma kararı ile birlikte ortak çocuğun velâyetinin tarafına verildiğini, kendisinin epilepsi, şeker ve tansiyon hastası olduğunu, malulen emekli olduğunu, çocuğuna kendisinin baktığını ve emekli maaşının yeterli gelmediğini beyan ederek kadın lehine hükmedilen tazminatların miktarının çok yüksek olduğunu, ödeyebilecek gücünün olmadığını beyan ederek tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın lehine hükmedilen tazminatların miktarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,23.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.