Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/1786 E. 2023/5080 K. 01.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1786
KARAR NO : 2023/5080
KARAR TARİHİ : 01.11.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/816 E., 2022/1952 K.
DAVA TARİHİ : 05.07.2019
KARAR : Kararın kaldırılarak kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 12. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/523 E., 2022/254 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer’îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından “erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi ile nafaka ve tazminatların miktarı” yönünden; davacı erkek vekili tarafından ise katılma yoluyla “kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, yoksulluk nafakası ve bunların miktarı” yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle kararın “kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarı” yönünden kaldırılarak kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından katılma yoluyla “kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, yoksulluk nafakası ve bunların miktarı, ortak çocuk Melek’in velâyeti ve ortak çocuk Melek yararına hükmedilen iştirak nafakası” yönünden; davalı kadın vekili tarafından ise “erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi ile nafaka ve tazminatların miktarı” yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen velâyet ve iştirak nafakasına yönelik karara karşı davacı erkek tarafından istinaf yoluna başvurulmamıştır. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı velâyet ve iştirak nafakası yönünden istinaf yoluna başvurmayan davacı erkeğin Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı erkeğin “ortak çocuk Melek’in velâyeti ve ortak çocuk Melek yararına hükmedilen iştirak nafakası” na yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Davalı kadının itirazları ile davacı erkeğin reddedilen yön dışındaki temyiz itirazları bakımından gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının sürekli kavga çıkardığını, küfürler edip şiddet uyguladığını, aşırı sinirli, kırıp döken yapısının olduğunu, ortak çocuğa da şiddet uyguladığını, ortak çocuğu sevmediğini söylediğini ve aşağılayıcı ifadeler kullandığını, erkeğin ailesiyle görüşmek istemediğini, onlara saygı göstermediğini, kadının annesine hakaret ettiğini, çocukları göstermek istemediğini, erkeğin ailesinin evine gelerek onlara saldırdığını, darp ettiğini belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babalarına verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; erkeğin kadına birden çok kez şiddet uyguladığını, sürekli aldattığını, internette başka kadınlarla görüştüğünü, her sene yaz ayında kadını ailesinin yanına göndererek yalnız bıraktığını, kök ailesinin etkisi altında kalarak kadını dışladığını, “aç köpek” gibi sözlerle hakaret ettiğini, kadının kök ailesiyle görüşmesine tavır koyduğunu, para vermediğini, çocuklarla ilgilenmediğini, aşağıladığını, …’ya tayini çıkınca ortak konut tahsis etmeyerek kadını çocuklarla birlikte ortada bıraktığını, parasal destek vermediğini, kadının da anne ve babasının yanına sığınmak zorunda kaldığını, aracını gizlice sattığını ileri sürerek davanın reddine, boşanma halinde çocukların velâyetinin kadına verilmesine, kadın yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile, ortak çocuklardan her biri yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00’er TL tedbir ve iştirak nafakasına, yine kadın yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı kadının eşine fiziksel şiddet uyguladığı, eşine ve eşinin ailesine sinkaflı küfür ve hakaretler ettiği, eşinin ailesi ile görüşmediği ve eşyalara zarar verdiği, davacı erkeğin ise güven sarsıcı davranışlar içine girdiği, fiziksel şiddet uyguladığı, eşine sürekli olarak hakaret ettiği, onu istemediğini ve boşayacağını söylediği, tayinen gelinen …’da ortak hane oluşturmaktan kaçınarak kadına başının çaresine bakmasını söylediği, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların fiilen anne yanında kalıyor oluşu ve anne yanında kalmaya devam etmesinin gelişimlerini olumsuz etkileyeceğine dair bir delil bulunmaması nazara alındığında velâyetlerinin anneye verilmesine, baba ile aralarında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuklar yararına hükmedilen tedbir nafakasının kararın kesinleşmesinden itibaren ayrı ayrı aylık 1.000,00’er TL iştirak nafakası olarak devamına, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 700,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın yararına yasal şartları oluştuğu gerekçesiyle 15.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı kadın vekili istinaf dilekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararının erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatların miktarı yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davacı erkek vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatlar ile bunların miktarları yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışların gerçekleştiği, kusura ilişkin yapılan değerlendirmenin doğru olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı ile hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminatların miktarının az olduğu gerekçesiyle kadının maddî ve manevî tazminatların miktarına yönelik olarak yapmış olduğu istinaf itirazlarının kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin bu yönlere ilişkin hüküm fıkralarının kaldırılmasına, yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurulması suretiyle kadın yararına 40.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, erkeğin tüm, kadının ise sair istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Erkeğin kadına sürekli şiddet uyguladığını, hakaret ve küfür ettiğini, sadakatsiz davranışlarda bulunduğunu, her yaz kadını ailesinin yanına bırakarak yalnız vakit geçirdiğini, geliri iyi olmasına rağmen kadına para vermediğini, çocuklarıyla yeterince ilgilenmediğini, kadına yüklenen kusurların çelişkili tanık ifadelerine dayandırılmasının hatalı olduğunu, delil oluşturmak maksadıyla kadının telefonundan kendisine mesaj attığını, kadından mal kaçırmak amacıyla aracını elinden çıkardığını, erkeğin …’ya tayininin çıkmasından sonra ortak konut temin etmeyerek kadını ve ortak çocukları mağdur ettiğini ileri sürerek erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davacı erkek vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; kadının dilekçeler aşamasında dayanmadığı vakıaların mahkemece kusur olarak yüklenmesinin hatalı olduğunu, görgüye dayalı tanık anlatımlarına bağlı olarak erkek aleyhine kusur yüklenmesinin hatalı olduğunu, kadının erkeğe fiziksel şiddet uyguladığı, eşine kök ailesine hakaret ettiği, eşyalara zarar verdiğinin dosya kapsamında sabit olduğunu, kadının öfke kontrolü olmadığı, memnuniyetsiz yaşam şekli, küçük sorunları büyük tartışmalar haline getirdiği vakıalarının ispatlandığını, erkek tarafından alınan darp raporunun dosya içeriğine kazandırıldığını, kadının ağır kusurlu olması nedeniyle yararına maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası ödenmesine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığını, kadının …’da bir şirkette çalışmaya başladığını, erkeğin ekonomik durumuna göre hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, ortak çocuk Melek’in annesinin baskılarına dayanamayarak babası ile beraber yaşamaya başladığını bu sebeple velâyet hakkının babaya verilmesi gerektiğini ve ortak çocuk Melek yararına hükmedilen iştirak nafakasının kaldırılması gerektiğini ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen yoksulluk ve ortak çocuk Melek yararına hükmedilen iştirak nafakası, tazminatlar ile bunların miktarı ve velâyet yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tarafların kusur durumlarına göre davanın kabulü ile kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasına hükmedilmesine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarların hakkaniyete uygun belirlenip belirlenemediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci, 323 üncü ve 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir .

2.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

3.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun’un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesi uyarınca daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı erkek vekilinin “ortak çocuk Melek’in velâyeti ve ortak çocuk Melek yararına hükmedilen iştirak nafakası”na yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2. Yukarıda (2), (3) üncü paragraflarda belirtildiği üzere, Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası ve maddî tazminat miktarları yönünden kadın yararına BOZULMASINA,

3. Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı erkek vekilinin tüm, davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden Serya’ya iadesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının temyiz eden Atilla’ya yükletilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.