Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/1738 E. 2023/5546 K. 22.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1738
KARAR NO : 2023/5546
KARAR TARİHİ : 22.11.2023

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1892 E., 2022/1947 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar
İLK DERECE MAHKEMESİ: Çatalca 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2021/583 E., 2022/55 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davası dolayısıyla yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine karar verilmiştir. Kararın davalı- davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak eksiklikler giderilmek üzere gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine, kadının davasının reddine karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak eksiklikler giderilmek üzere gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların reddine karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı- davalı vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; yaklaşık 5 yıldan beri tarafların fiilen ayrı yaşadıklarını, daha önce de boşanma davası açtığını, ilk açtığı davanın takipsiz kalması nedeniyle açılmamış sayıldığını, diğer davanın ise reddedildiğini, bu davaların açılışından sonra bugüne kadar daha büyük sıkıntıların meydana geldiğini eziyete dönüştüğünü iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı- davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; yaklaşık 6 yıldır bir bayanla ilişkisi olduğunu, sabah evden çıkıp gece geç saatte gelmesi hususunun gerçeği yansıtmadığını, yaşadıkları yerin küçük bir yer ve köy olmasından dolayı ve ekonomik durumlarının kötü olmasından dolayı gece geç saatlere kadar gezmek gibi bir özgürlüğünün olmadığını ileri sürerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı ve 337 nci maddeleri gereğince adli yardım talebinin kabulüne, erkeğin davasının reddine, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne, 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminat karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesi’nin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesi’nin 15.12.2016 tarih ve 2015/315 Esas, 2016/486 Karar sayılı kararı ile, davacı erkek tarafından daha önce Çatalca 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2014/619 Esas sayılı dosyasından dava açıldığı, yapılan yargılama sonunda ispatlanamayan davanın reddine karar verildiği, kararın 02.10.2015 tarihinde kesinleştiği ve yine aynı davacı tarafından 19.11.2015 tarihinde iş bu davanın açıldığı, tarafların bu süreç içerisinde aynı müstakil evde farklı katlarda ikamet ettikleri, yaklaşık bir yıldır davacı- davalının ailesinin de taraflarla birlikte yaşadıklarının anlaşıldığı; tarafların birbirlerine karşı karşılıklı hakarette bulunduğu, bıçak çekme iddiası ve fincan fırlatma olayında, erkek tarafından kadına karşı başlatılan bir eylemle olayların başladığı, davalı- davacının yaklaşık bir senedir davacı- davalının anne ve babası ile birlikte yaşamak zorunda bırakıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesi ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 5.000,00 TL maddî ve 5.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesi’nin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı kadın vekili, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesi’nin 07.03.2019 tarih ve 2017/2832 Esas, 2019/401 Karar sayılı kararı ile davalı-davacı kadın vekili son beyanının tespit edildiği 15.12.2016 tarihli duruşmada boşanma talebimiz yoktur ancak maddî manevî tazminat ve nafaka talebimizi tekrar ediyoruz şeklindeki beyanı ve istinaf dilekçelerinde bugüne kadar etrafta örnek gösterilen bir aile, kendi içinde huzurlu, sade ve sevgi dolu bir yuvanın yıkılmasını istemeyen müvekkilim boşanmak istememektedir ve kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talebimiz doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini, aksi takdirde tazminat ve nafaka miktarının yeniden düzenlenmesini talep ettiklerine dair açıklamalar değerlendirildiğinde, karşı dava dilekçesi ile boşanma ve fer’îlerine ilişkin karşı davaları açısından uyuşmazlığın çözümlenmesinde öncelikle ilke olarak, boşanma talebimiz yoktur, müvekkilim boşanmak istememektedir beyanlarının davadan fereragat kabul edilip edilmeyeceği, feragatin nasıl olması gerektiği üzerinde durulması gerektiği, o halde yapılması gereken Mahkemece kadın vekilinin duruşmada ve istinaf dilekçesindeki beyanlarının açıklığa kavuşturarak sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile diğer itarazlar incelenmeksizin hükmün kaldırmasına, eksikliğin giderilmek üzere Mahkemesine gönderme karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesi’nin İkinci Kararı
İlk Derece Mahkemesi’nin 04.11.2020 tarih ve 2019/179 Esas, 2020/365 Karar sayılı kararı ile Çatalca 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2014/619 Esas, 2015/254 Karar sayılı dava dosyasının … ve … arasında boşanma davası olduğu, Mahkemece yapılan yargılama sonunda ispatlanamayan davanın reddine karar verildiği, kararın 02.10.2015 tarihinde kesinleştiği somut olayda boşanma davasının reddinin kesinleştiği tarihten itibaren 3 yıl geçmiş ve ortak hayat yeniden kurulamadığı; davalı- davacı kadının davasından feragat ettiği ancak erkeğin davasında fer’î taleplerinin bulunduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile erkeğin davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, kadının davasının feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

D. Bölge Adliye Mahkemesinin İkinci Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı kadın vekili erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarları yönünden; davacı- davalı erkek vekili katılma yoluyla istinaf başvurusunda kadının feragatının boşanmanın tüm fer’îlerine etki etmesi gerektiği, kadın yararına tazminat ve nafakaya hükmedilmesinin hatalı olduğu yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesi’nin 28.09.2021 tarih ve 2021/713 Esas, 2021/1456 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince davacı- davalı yanın ağır, davalı- davacı yanın az kusuru olduğu kabul edilerek, kadın lehine maddî ve manevî tazminata ve yoksulluk nafakasına hükmedildiği, tarafların kusurlu davranışlarının neler olduğu, hangi vakıaların kusur olarak kabul edildiği yine boşanma davasının fer’î niteliğindeki maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası talebinin kabulüne ilişkin gerekçeler karar yerinde gösterilmediği gerekçesi ile tarafların diğer itirazları incelenmeksizin kararın 1., 2., 3., 4., 5., 6., 7., 8. bentlerinin kaldırmasına, eksikliğin giderilmek üzere Mahkemesine gönderme karar verilmiştir.

E. İlk Derece Mahkemesi’nin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesi’nin 21.01.2022 tarih ve 2021/583 Esas, 2022/55 Karar sayılı kararı ile tarafların karşılıklı olarak birbirlerine hakaret ettiği, erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, erkeğin cinsel içeriğe sahip video taşıdığı, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kadının az kusurlu olduğu; somut olayda kadının az kusurlu olduğu tespit edilmişse de, kadın boşanmaya itiraz etmekle birlikte bu itirazın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğuna ilişkin bir delil olmadığın ve bu yönde bir kanaat oluşmadığı, tarafların hala daha aynı konut içerisinde yaşıyor olması da göz önüne alınarak erkeğin davasının reddine karar verilmesi gerektiği; Bölge Adliye Mahkemesi’nce kaldırma kararında, karşı davaya ilişkin verilen red kararın kaldırılmadığı görülmekle birlikte duruşmada sehven karşı dava yönünden feragat nedeniyle ret kararı verildiğinin anlaşıldığı gerekçesi ile ispatlanmayan erkeğin davasının reddine, kadının davasının feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri
1. Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, davasının kabulüne karar verilmesi gerektiğini, kadının davasının feragat nedeniyle reddine karar verilmesine karşı vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın erkeğin davasının reddi ile vekâlet ücreti yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı- davacı kadın vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; kararın onanmasına karar verilmesinin gerektiğini, aksi halde tazminat ve nafaka taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın tazminat ve nafaka yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C.Gerekçe ve Sonuç
1. Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile boşanma sebebi olarak ileri sürülen maddî vakıalar değerlendirilerek yapılan incelemede, kadının karşı davasından feragat ettiği, feragat tarihinden önceki olayları affetmiş, en azından hoşgörüyle karşılamış sayılacağı, bu nedenle erkeğe kusur yüklenmesi mümkün olmadığı, kadının kusurlarının sabit olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu; boşanma davası açılmakla ayrı yaşama hakkı olan kadının çalışmadığı, gelirinin ve mal varlığının bulunmadığı; boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu eş yararına maddî ve manevî tazminata ve yoksulluk nafakasına karar verilemeyeceği; Dairenin 04.11.2020 tarihli kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının 1.,2., 3., 4., 5., 6., 7., ve 8. bentlerinin kaldırılmasına karar verildiği, karşı davaya ilişkin 9., 10., 11. ve 12. bentlerinin kaldırılmadığı, ilgili bentlerin kesinleştiği gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun’unbirinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince erkeğin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle erkeğin davasının kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 250,00 TL olan tedbir nafakasının 04.11.2020 tarihinden itibaren kesinleşme tarihine kadar aylık 600,00 TL tedbir nafakası olarak tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydıyla tahsiline, kadının tazminat ve yoksulluk nafaka taleplerinin reddine, erkek yararına vekâlet ücreti ile yargılama giderlerine; tarafların diğer itirazlarına konu istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı- davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadının iyi niyetli olarak karşı davasından feragat ettiğini, cevap dilekçesinde ileri sürdüğü vakıalardan ve boşanmanın fer’îsi olan taleplerinden feragat etmediğini, aksi halde her iki davanın bağımsız dava olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan karşı davadan feragat edilmesi nedeniyle feragat tarihine kadar olan olayları affedilmiş sayılmasının yerinde olup olmadığı, cevap dilekçesinde ileri sürülen vakıaların dikkate alınıp alınamayacağı, kusur belirlemesi ve kadının nafaka ve tazminat taleplerinin reddinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 307 nci ve devamı maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi. 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı, 174 üncü ve 175 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı- davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,22.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.