Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/1734 E. 2023/5539 K. 22.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1734
KARAR NO : 2023/5539
KARAR TARİHİ : 22.11.2023

MAHKEMESİ: … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1131 E., 2022/2393 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar verilmesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bozüyük 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2018/89 E., 2020/6 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, erkeğin tüm, kadının sair istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı taraflarca istinaf yoluna başvurulmuş, … tarafça istinaf yoluna kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, kadın yararına hükmedilen tazminatlar, iştirak nafaka miktarı ile reddedilen manevî tazminat talebi yönünden, kadın tarafından ise erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminat miktarları yönünden istinaf yoluna başvurulmuştur. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı reddedilen kendi maddî tazminat talebi yönünden istinaf yoluna başvurmayan davacı- davalının, bu konuda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı- davalının maddî tazminat talebinin reddi kararı yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.

Taraf vekillerinin diğer yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı – davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının, evlenmeden önce aldığı evin ödemeleri konusunda erkeğe yanlış bilgi verdiğini, bu evin ödemelerinin tarafları ekonomik sıkıntıya soktuğunu, ailevi sırlarını ve ilişkilerini ailesine ve annesine anlattığını, annesinin de evliliklerine müdahale etmeye başladığını, kadın ve anne ve babasının hakaret ve tehditlerde bulunduğunu, erkek işteyken 04.08.2017 tarihinde çocuğu alarak ailesi ile birlikte evden ayrıldığını, doğum izinlerini de bahane ederek aylarca izinleri bitene kadar eve dönmediğini, davalının yalan beyanlarda bulunduğunu, babasının alışveriş yaptığı esnada önünü kestiğini tehdit ve hakaretlerde bulunduğunu, bununla ilgili savcılıkta soruşturma dosyasının bulunduğunu, iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine, çocuk yararına aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, davacı yararına evlilik birliği içinde alınıp bedelleri evlilik birliği içinde ödenen davalıya ait taşınmaz bedeli ve evden ayrılırken hacca gitmek için biriktirilen 11.500,00 TL olmak üzere toplam 61.500,00 TL maddî tazminat ile 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı- davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin iddia ettiği 11.500,00 TL hac parasının varlığından haberinin olmadığını,evlenmeden önce açık olduğunu, kapanmayacağını da söylediğini, ancak erkek ve ailesinin evlendikten sonra davranışlarının değiştiğini, kapanması konusunda baskı yapmaya başladıklarını, erkeğin annesinin, ablasının da dini yönden kendisine baskı yaptıklarını, sürekli aşağılandığını,bunun yanında tehdit ve hakaretlerde bulunulduğunu, erkeğin sürekli tanıdıklarına kefil olduğunu, haber vermediğini, asıl borçlunun borcu ödememesi nedeniyle bankalarla problem yaşandığını, borçlardan dolayı icra takibi başlatıldığını ve eve haciz geldiğini, erkeğin sürekli akrabalarından ve arkadaşlarından borç aldığını, kadını sürekli başkaları ile kıyasladığını, kadın ve çocuğun ihtiyaçlarını karşılamadığını, çocuğa bakıcı ayarlanmak istendiğinde kabul etmediğini, kendi annesinin bakmasını istediğini ve annesinin çocuğa baktığını, annesinin sürekli karıştığını, maaş kartını oğluna vermesi gerektiğini söylediğini ve baskı yaptığını, habersiz misafir çağırdığını, evde olup biteni akrabalarına ve çevresine anlattığını, erkeğin haftanın üç günü dışarıya çıktığını ve geç geldiğini, tarafların başbaşa zaman geçiremediklerini, annesinin sürekli tarafların yanında olduğunu, davacının cep telefonuna şifre koyduğunu ikinci çocuk isteğini de kadınlık gururunu inciterek başkasından yapabileceğini söyleyerek reddettiğini ileri sürerek asıl davanın reddine, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin eşine hakaret ettiği, kapanması konusunda psikolojik baskı yaptığı, kadının da çocuğu bir tehdit aracı olarak kullandığı, ortak konutu terk ettiği, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına aylık 200,00 TL tedbir ve 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 7.000,00 TL maddî ve 6.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanma hükmüne itirazlarının olmadığını belirterek kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak kadının davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, kadın yararına tazminat koşullarının oluşmadığını, erkeğin manevî tazminat talebinin reddinin hatalı olduğunu, velâyetin baba verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar, reddedilen kendi manevî tazminat talebi, velâyet düzenlemesi ile iştirak nafakasının miktarı yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı- davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, nafaka ve tazminat miktarlarının az olduğunu ileri sürerek kararın erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarları yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi gerekçesinde belirtilen kusurlu davranışlarının dosyadaki deliller ile kanıtlandığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde erkeğin daha fazla, kadının daha az kusurlu olduğu, olayların akışı karşısında her iki tarafın da dava açmakta haklı olduğu, İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen kişilik hakları ile mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin doğru olduğu; tazminat miktarlarının az olduğu; kabule göre de, erkeğin, dava dilekçesinde, boşanmanın fer’isi niteliğinde olmayan davacı yararına evlilik birliği içinde ödenen davalıya ait taşınmaz ile evden ayrılırken hacca gitmek için biriktirilen 11.500,00 TL olmak üzere toplam 61.500,00 TL maddî tazminat talebinde bulunduğu, bu talebi ile ilgili nisbi harcı yatırmadığı, mahkemece erkeğe maddî tazminat talebine ilişkin dava harçlarını yatırması için 490 sayılı Harçlar Kanunu’nun 30 uncu ve 32 nci maddeleri uyarınca kesin süre verilerek, sonucuna göre olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiği halde, nisbi harcın tamamlanması için süre verilmeden, ihtarat yapılmadan, harç eksikliği giderilmeden yargılama yapılmasının ve yanılgılı olarak bu talep TMK 174 md kapsamında boşanmanın fer’i niteliğinde değerlendirilerek erkeğin maddî tazminat talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, ancak bu husus erkek tarafından istinaf edilmediğinden usuli kazanılmış hak nedeniyle eleştirilmesi gerektiği gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince davalı- davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın yararına 25.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata; davacı – davalı erkeğin tüm, davalı- davacı kadının ise diğer itirazlarına konu istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı- davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ileri sürdükleri tüm iddiaların ispatlanmış olduğunu, kadının yalan söyleyerek güven duygusunu zedelediğini, tam kusurlu olduğunu, kadın yararına tazminat koşullarının oluşmadığını, çocuk ile görüşmesini engellediğinin ispatlandığını, buna karşın yine de velâyetin anneye verilmesinin hatalı olduğunu, dilekçelerinde dayandıkları ceza dosyasının incelenmediğini, eksik inceleme ile karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile reddedilen kendi tazminat talepleri, velâyet ve iştirak nafakası yönünden; bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-davacı kadın vekili vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, erkeğin tam kusurlu olduğunu, davasının reddine karar verilmesi gerektiği, belirlenen nafaka ve tazminat miktarlarının az olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarı yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davaların kabulüne karar verilmesinin hatalı olup olmadığı, velâyetin kime verilmesi gerektiğinin doğru belirlenip belirlenmediği, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi ile, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, tazminat ve nafaka miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası,174 üncü maddesi, 182 nci maddesi, 327 nci, 328 inci, 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı- davalı erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki (2) ve (3) numaralı paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir .

2. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre 2015 doğumlu ortak çocuk Aslıhan yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanunun ” hakkaniyet ilkesi” ile ilgili 4 üncü maddesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usûl ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
3. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun’un 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci fıkrası, 6098 sayılı Kanun’un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı- davalı erkek vekilinin maddî tazminat talebinin reddine yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Yukarıda (2) ve (3) numaralı paragrafta belirtildiği üzere, Bölge Adliye Mahkemesi kararının iştirak nafakasının ve kadın yararına hükmedilen maddî tazminatın miktarları yönünden kadın yararına BOZULMASINA,

3. Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Salih’e yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Buket’e iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,22.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.