Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/1690 E. 2023/5450 K. 21.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1690
KARAR NO : 2023/5450
KARAR TARİHİ : 21.11.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2992 E., 2022/3777 K.
KARAR : Başvurunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/276 E., 2022/335 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer’îlerine, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle: erkeğin satış ve dağıtım elemanı olarak girdiği işte 7-8 sene kadar çalıştıktan sonra kadının bilgisi dışında firmaya ortak olduğunu, kısa bir süre sonra işleri bozulduğunu, şirketin iflas etmesi üzerine erkeğin yüklü bir borç altına girdiğini, borçlarını ödemek için kadının altınlarını aldığını, borçları için kredi kullandığını, kredileri geri ödemediğini, bu durumu kadından sakladığını, …’da kendi adına olmayacak şekilde başkası üzerinden bir şirket kurduğunu, bu 3. Şahsın şirketi kadın üzerine devrettiğini, kadının da ciddi bir borç altına girdiğini, eşinin ve çocuklarının hiçbir ihtiyacı ile ilgilenmediğini, eve gelmediğini, köyde kaldığını, kazandığı para ile sadece kendi geçimini sağladığını, kadının evden ayrılmak durumunda kaldığını ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına da aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesine, kadın yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin işlerinin ve ekonomik durumunun iyi olduğu zamanlarda kadının problem çıkarmadığını, kötü olduğu zamanlarda ise erkeği suçladığını, ev hanımı olan kadının 3 yıl önce çalışmaya başlamasından sonra aile huzurunun bozulduğunu, eve geç geldiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, yatakları ayırdığını, çocukların ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunu, babasının erkeğe hakaret ettiğini, aşağıladığını, 2017 yılının Nisan ayında duygusal şiddet niteliğinde sözler söyleyerek erkeğin parkinson hastası olmasına zemin hazırladığını, evi terk ettiğini ileri sürerek asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile erkeğin çalışamaz duruma gelmesi nedeniyle erkek yararına aylık 500,00 TL tedbir ve devamında yoksulluk nafakası ve 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin, eşinin bilgisi dışında bir firmaya ortak olduğu, birçok yere borcunun olduğu ve borçlarını ödemediği, borçları sebebiyle eve icra geldiği, maddî konularda eşine bilgi vermediği, evin ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamadığı, kadına ve ailesine hakaret ve küfür ettiği, ortak çocukları köyde çalışmaya zorladığı, erkeğin tanığı…’nin “Davalı iflas ettiğinde davacının manevî olarak onun yanında olmadığını düşünüyorum.” şeklindeki beyanının yoruma dayalı bir beyan olduğu, kadının bazen eve geç geldiğini beyan etmiş ise de sebebine dair bilgi sahibi olmadığı, erkeğin tespit edilen kusurlu davranışları karşısında kadının evi terketmesinin haklı nedene dayandığı, kadının babasının erkeğe hakaret etmesinin kadına kusur olarak yüklenebilecek bir husus olmadığı, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ergin olmayan ortak çocuğun velâyetinin sosyal inceleme raporundaki tespitler ve uzman görüşü doğrultusunda anneye verilmesine, baba ile aralarında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, işsiz olan ve boşanma ile yoksulluğa düşecek olan kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal şartları oluştuğu gerekçesiyle de kadın yararına 15.000,00 TL maddî, 5.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, karşı davanın ise ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi kararının tüm yönlerden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin iflas ettiği dönemde kadının eşinin yanında olmadığı, kadının para kazanmaya başladıktan sonra evi terk ettiğini, erkek iflas edene kadar evin geçimi ile ilgilendiğini, eşinden manevî destek göremediğinden hasta olduğunu, kadının eve geç saatlerde geldiğini, erkeğe yüklenen kusurların görgüye dayalı olmayan tanık beyanlarına dayandırılmasının hatalı olduğunu, düzenli bir geliri olmadığını, ortak çocuğun yaşı itibariyle anne bakımına muhtaç olmadığını, babasıyla da kalabileceğini belirttiğini, bu sebeple ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek hükmün tüm yönleriyle bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tarafların kusur durumlarına göre asıl davanın kabulü ile karşı davanın reddine karar verilmesinin yerinde olup olmadığı, yine tarafların kusur durumlarına göre kadın yararına nafaka ve tazminat ödenmesine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarların hakkaniyete uygun olup olmadığı, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesinin ortak çocuğun üstün yararına olup olmadığı ile ortak çocuk yararına hükmedilen nafakanın çocuğun ihtiyaçlarına nazaran uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci, 323 üncü ve 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.