Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/1629 E. 2023/4884 K. 19.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1629
KARAR NO : 2023/4884
KARAR TARİHİ : 19.10.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/786 E., 2022/2409 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 18. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/116 E., 2021/85 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer’ilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin sadakatsiz olduğunu, müvekkiline küfür ve hakaret ettiğini, eve geç geldiğini, çocuk doğduktan sonra salonda yatmaya başladığını, ortak çocukla ilgilenmediğini, müvekkiline ekonomik baskı uyguladığını, aşağıladığını, ilgisiz ve sevgisiz davrandığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci, 163 üncü ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 700,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili için aylık 1.000 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 15.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminat ile ziynet alacağına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı karşı davalı kadının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, kadının aşırı kıskanç olduğunu, sık sık evi terk ettiğini, müvekkilinin çocuk ile görüşmesinin engellendiğini, sürekli olarak huzursuzluklar yarattığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, müvekkili yararına 50.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadın tanığı …’ın beyanlarından kadının evi terk ettiği, erkeğin, kadın ile ilgilenmediği, ihtiyaçlarını karşılamadığı, eve geç geldiği, kadının, erkeğin başka bir kadın ile yazışmalarını gördüğü, erkeğin salonda ayrı bir yatakta yattığı vakıalarının sübuta erdiği, kadın tanığı …’ın beyanları ile; erkeğin evi ile ilgilenmediği, salonda yattığı, erkeğin hem işi nedeni ile hem de keyfi olarak eve geç geldiği, vakıalarının sübuta erdiği, erkek tanığı …’ın beyanında kadının evi bir çok kez terk ettiğinin sübuta erdiği, erkek tanığı …’in beyanında; kadının sık sık erkeği aradığı ve baskı yaptığının sübuta erdiği, erkek tanığı …’in beyanında; kadının kıskanç olduğu vakıasının sübuta erdiği, tüm bu kapsamda evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, taraflardan evliliği sürdürmelerinin beklenemeyeceği, erkeğin ağır, kadının hafif kusurlu olduğu, asıl ve karşı davanın ayrı ayrı 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulüne karar verildiği, kadının açmış olduğu 4721 sayılı Kanun’un 161 inci ve 163 üncü maddelerine dayalı boşanma davalarının ispatlanamadığı, ortak çocuğun yaşı itibari ile anne bakım, sevgi ve şefkatine muhtaç olduğu, ortak çocuğun velâyetinin anneye verildiği, kusur durumu değerlendirilerek erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verildiği, tarafların mali ve sosyal durumları, kusur durumu, enflasyon değerleri, paranın alım gücü hakkaniyet ilkesi de gözetilerek kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedildiği, tarafların mali ve sosyal durumları, enflasyon, ülkenin ekonomik değerleri, paranın alım gücü, ortak çocuğun yaşı ve ihtiyaçları, hakkaniyet ilkesi değerlendirildiğinde, ortak çocuk için iştirak nafakasına hükmedildiği, kadının boşanma nedeniyle yoksulluğa düşeceği anlaşılmakla kusur durumu da değerlendirilerek, tarafların mali ve sosyal durumları, enflasyon değerleri, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi de gözetilerek yoksulluk nafakasına hükmedildiği gerekçesi ile kadının 4721 sayılı Kanun’un 161 inci ve 163 üncü maddelerine dayalı davalarının reddine, asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, kadının ziynet alacağı davasının ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin birliğin temelinden sarsılmasında kusurlu bir davranışının bulunmadığını, erkeğin tamamen kusurlu olduğunu, bu nedenle erkeğin davasının reddi gerektiğini, tarafların kusur durumu, ekonomik ve sosyal durumu nazara alındığında tazminatların son derece düşük takdir edildiğini belirterek erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminatın miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı karşı davalı kadın tarafından münhasıran zina sebebine dayalı boşanma davası açıldığını, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı bir davası olmadığı halde, kadının davasının 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, birliğin temelinden sarsılmasında kadının daha fazla kusurlu olduğunu, müvekkilinin çalışmadığını, kadın yararına hükmedilen nafakayı ödeyecek gücü olmadığını bu nedenle kadın yararına hükmedilen nafakanın kaldırılması gerektiğini, kadın yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluşmadığını belirterek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek delillerin toplanıp değerlendirildiği, delillerin takdirinde yanlışlık yapılmadığı, usuli işlemlerin Hukuk Muhakemeleri Kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği kadın ve ortak çocuk yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, kadının ve çocuğun ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafakanın miktarında, herhangi bir düzenli ve sabit geliri ile ayrıca malvarlığının bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmayan kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, kadının zorunlu ihtiyaçları, tarafların yaşları, evliliğin süresi ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde nafaka miktarında, herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, tarafların bu yönlere ilişkin istinaf isteklerinin reddine karar verildiği, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, evliliğin süresi, beklenen menfaatlerin kapsamı ve hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, takdir edilen maddî ve manevî tazminatın miktarının az olduğu ayrıca, yoksulluk nafakasının başlangıç tarihlerinin hükmün kesinleştiği tarih yerine dava tarihinden itibaren ödenmesine hükmedilmesi doğru olmadığı, her ne kadar iştirak nafakası yönünden de başlangıç tarihi hatalı yazılmış ise de; erkeğin buna ilişkin bir istinaf talebi bulunmadığından bu husus eleştirilmekle yetinildiği gerekçesi ile kadının tazminat miktarlarına ilişkin, erkeğin ise yoksulluk nafakasının başlangıç tarihine ilişkin istinaf taleplerinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılmasına, davacı karşı davalı kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, kadın yararına dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 500,00 TL tedbir nafakasının davalı-karşı davacı erkekten alınarak davacı-karşı davalı kadına ödenmesine, kararın kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere yoksulluk nafakası olarak devamına, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebeplerle kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, davalı karşı davacı erkek aleyhine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, kadının boşanma davasının kabulü koşullarının, kadın yararına nafaka ve tazminatların koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesi, 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı karşı davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.6100 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesini birinci fıkrası kapsamında hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup, talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebilir. Davacı karşı davalı kadın dilekçeler aşamasında 15.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Usulüne uygun yapılmış bir ıslah talebi de bulunmamaktadır. Mahkemece talep aşılarak davacı karşı davalı kadın için 30.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere kadın lehine hükmedilen maddî tazminatın miktarı yönünden BOZULMASINA,

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı karşı davalı erkek vekilinin sair temyiz tirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.