Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/1628 E. 2023/5087 K. 02.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1628
KARAR NO : 2023/5087
KARAR TARİHİ : 02.11.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/791 E., 2022/2201 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ: … Batı 8. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/315 E., 2021/231 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; 5 ay kadar süren evlilikte kadının 3 kez baba evine gittiğini, evlilikleri süresince elinden telefonun hiç düşmediğini, gece geç saatlere kadar mesajlaşmayı yine geç saatlere kadar telefonla konuşmayı sürdürdüğünü, telefonu saklayarak güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunu, müvekkiline karşı “sen nasıl erkeksin ? neden küfür etmiyorsun, bizim evimizde abim, babam küfür ederdi” şeklinde sözler sarfettiğini, müvekkilinin sevgi ilgi gösterdiğinde ise davalının “yavru ördek gibi peşimdesin” dediğini, kendi haline bıraktığında ise “bana ilgi göstermiyorsun” dediğini, taraflar evlenmeden önce davalı kadının namaz kıldığı, örtülü bir kadın olduğunu, bazı konularda hassas davranıyor gibi bir profil çizdiğini, ancak evlendikten sonra bir kere bile namaz kılmadığını, kılık kıyafetine örtüsüne önem vermediğini, erkek misafirler geldiğinde onları karşılarken ya da dışarı çıktığında örtüsünü düzeltmediğini, saçlarının ve başının bir kısmı açıkta kalacak şekilde dolaşmayı tercih ettiğini, hatta akrabalarına sarıldığı gibi müvekkiline sarılmadığını, davalının abisi tarafından “namus yönünden şüphen varsa geçip kafasına sıkayım” dediğini, kadının hiç bir zaman evliliği benimsemediğini, özel bakımına özen göstermediğini, müvekkili kendisi ile birlikte olmasın diye neredeyse bunu bilinçli yapmaya başladığını, toplum içerisinde hatta aynı çatı altında yaşadığı kayınvalide ve kayınbabasına dahi kötü kokmaktan çekinmeyip banyo yapmamak adına neredeyse direttiğini, eşi ile cinsel birliktelikten kaçındığı, kimseye haber vermeden, 22.10.2019 tarihinde abisini arayarak davacı müvekkilinin işe gittiği kayınvalide ve kayınbabasının ise uyuduğu zaman diliminde tüm eşyalarını toparlayarak abisinin geldiği arabaya binerek evi terk ettiğini, bir süre sonra da davalının “abim geldi, beni aldı, ben gidiyorum,” şeklinde mesaj gönderdiğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, müvekkili yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin iddialarının doğru olmadığını, erkeğin evlilikten önce müvekkiline 1-1,5 sene sonra ayrı eve çıkacaklarını vaat ettiğini, müvekkilinin bu vaade güvenerek evlenmeyi kabul ettiğini, ancak tarafların evlendikten sonra, davacı-davalının ve ailesinin evleri ayırmayacaklarını, birlikte yaşamaya devam edeceklerini söylediğini, kayınpederi ve kayınvalidesinin her konuda sürekli müvekkilinin üzerine geldiklerini, erkeğin sorunları annesine ilettiğini, el öpme ziyaretinden sonra bir daha müvekkilin ailesini bayramlarda dahi ziyarete gitmediğini, müvekkilinin yeğeninin düğününe bile katılmadığını, maddî konuları sürekli sorun ettiğini, para yüzünden sıkıntı çıkardığını, müvekkilinin tek başına dışarı çıkmasına izin vermeyerek baskı uyguladığını, birlikte çıkıp gezdiklerinde ise “sürekli bana para harcatıyorsun, sen çok savurgansın” tarzında sözler söylediğini, 7 aylık evliliklerinde müvekkiline toplamda en fazla 100,00 TL kadar para verdiğini, evlilik süresince müvekkiline ailesinin müvekkiline harçlık verdiğini, erkeğin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, erkeğin işten gelir gelmez evde bekar iken kaldığı odaya gidip tek başına telefonla vakit geçirdiğini, telefon ve sosyal medya alışkanlığının bağımlılık halini aldığını, aralarında karı-koca ilişkisinin oluşmadığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, her yıl ÜFE oranında arttırılmak üzere aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının evliliği benimsemediği, sürekli telefon ile uğraştığı, sık sık baba evine gittiği, örtülü olduğu halde kılık kıyafetine, kişisel bakımına özen göstermediği, eşi ile cinsel birliktelikten kaçındığı, “sen nasıl erkeksin, küfür etmiyorsun, çirkin ördek yavrusu gibi peşimdesin, ” demek suretiyle aşağıladığı, aile içerisindeki özel konuları akrabalarına anlattığı, evi terk etmek suretiyle evden ayrıldığı, erkeğin ise; evlendikten kısa bir süre sonra ayrı ev kuracağını vaat etmesine rağmen anne babasıyla yaşamaya mecbur bıraktığı, anne ve babasının sözünden çıkmayıp ailesinin evliliklerine müdahale etmesine izin verdiği, ihtiyaçları için az miktarda para verdiği, kadının ihtiyaçları için ailesinin maddî destekte bulunduğu tüm dosya kapsamı ve tanık anlatımlarıyla sabit olduğu, evlilik birliğinin devamında taraflar ve toplum için korunması gereken bir faydanın bulunmadığı, evlilik birliğinin taraflar açısından çekilmez hale gelmesinde tarafların eşit kusurlu olduğu, kadın yarına tedbir ve yoksulluk nafakası koşullarının oluştuğu, gerekçesi ile her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına aylık 200,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı davacı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusurlu bir davranışının olmadığını, birliğin temelinden sarsılmasında erkeğin tamamen kusurlu olduğunu, müvekkili yararına manevî tazminat koşullarının oluştuğunu, erkeğin davasının reddi gerektiğini, talepleri doğrultusunda yıllık ÜFE oranında arttırılmak üzere aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiğini belirterek erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakaların miktarı, nafakaya artış uygulanmaması, reddedilen manevî tazminat talebi yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur durumlarına ilişkin yapılan değerlendirmede, tarafların gerçekleşen bu kusurlu davranışlarına göre erkeğin boşanma davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilmesinde, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit derecede kusurlu oldukları anlaşıldığından, kadının manevî tazminat talebinin reddedilmesinde, herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, buna karşın tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, paranın alım gücü, günün ekonomik koşulları, kadının ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakasının az olduğu, yoksulluk nafakasının toptan ödenmesini gerekli kılan sebeplerin dosya kapsamına göre bulunması hususu da dikkate alınarak, kadın yararına bir defaya mahsus olmak üzere 18.000,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesine karar verildiği gerekçesi ile kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve 18.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; tarafların evliliğinin sadece 4 ay sürdüğünü, erkeğin masrafının daha fazla olduğunu, nafaka miktarının çok yüksek olduğunu, müvekkilinden kadından daha fazla kusurlu olmadığını,18.000,00 TL toptan yoksulluğa hükmedilmesinin müvekkilinin mahvına sebep olacağını, kadının nafaka taleplerinin yerinde olmadığını, belirterek, müvekkili aleyhine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

2.Davalı karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; dosya kapsamı, tanık beyanlarına göre erkeğin birliğin temelinden sarsılmasında erkeğin ağır kusurlu olduğunun sabit olduğunu, manevî tazminat koşullarının oluştuğunu belirterek, kusur belirlemesi ve müvekkilinin reddedilen manevî tazminat talebi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tedbir ve yoksuluk nafakası ile manevî tazminat koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve nafakaların miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Gökhan’a yükletilmesine,

Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz eden Nurdagül’e yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.