Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/1565 E. 2023/4603 K. 10.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1565
KARAR NO : 2023/4603
KARAR TARİHİ : 10.10.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/665 E., 2022/1605 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/721 E., 2019/1067 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı karşı davalı asıl ve davalı karşı davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile ilgili bentlerin kaldırılarak bu konularda yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı karşı davalı asıl ve davalı karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacı karşı davalı asıl dava dilekçesinde özetle; davalı ile 1971 yılından beri evli olduklarını, 4 yıldır fiilen ayrı yaşadıklarını, … 2.Aile Mahekmesinin 2013/1350 Esas ve 2015/508 Karar sayılı dosyasından açılan davasının reddedildiğini, 3 yıllık fiili ayrılık süresinin tamamlandığını, kadının asabi yapısı ve sinirli tavırları ile evliliklerinin sürdürülebilir yanı kalmadığını beyan ederek tarafların fiili ayrılık nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı karşı davalı karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; ilk açılan boşanma davasından sonra kadının kendisine hakaretlerinin olduğunu, ceza dosyasına konu şiddet vakıasından sonra uzunca süre birlikte yaşamaya devam ettiklerini, kadının tazminat ve nafaka talep edemeyeceği belirtmiştir.
II. CEVAP
Davalı karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; asıl davanın hukuki dayanağının olmadığını, davacı karşı davalı erkeğin müvekkilini aldattığını, 1996 yılından bu yana aynı kadınla ilişkisinin devam ettiğini, müvekkilinin yanında bile onunla telefonda konuştuğunu, hatta müvekkiline “… beni anamdan yeniden doğmuşa döndürüyor, …’nin yanınnda sen kendini kadın mı sanıyorsun kütük…” gibi sözler sarfettiğini, müvekkilini aşağıladığını “senin ananı sinkaf ederim, senin babanın mezarını sinkaf ederim, şerefsiz, sülük gibi yapıştın yakama düş artık, sen de haysiyet olsa benden boşanırsın, buruşmuş surat” gibi ifadelerde bulunduğunu, kusurlu olan tarafın davacı taraf olduğunu beyan ederek davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, müvekkili yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraf tanıklarının tamamının tarafların uzun süredir ayrı yaşadıklarını belirtmişlerse de daha önce red kararı ile sonuçlanan boşanma talepli davasının sonunda verilen kararın kesinleşmediği, telefon kayıtları incelendiğinde davacının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı hususunda yeterli kanaat oluşmadığı, davacı karşı davalı erkeğin davalı karşı davacı kadına karşı mahkeme kararıyla sabit yaralama suçunu işlediği ve evlilik birliğinin üzerine yüklemiş olduğu sorumlulukları gereği gibi yerine getirmemeye devam etmek suretiyle gelişen olaylarda davacı karşı davalı tarafın tam kusurlu olduğu, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminata, boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılan kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına tek maktu vekâlet ücretine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı asıl ve davalı karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı karşı davalı erkek; reddedilen kendi davası ile kabul edilen kadının davası ve fer’îleri yönlerinden istinafa başvurmuştur.

2.Davalı karşı davacı kadın vekili; kusur tespiti, maddî- manevî tazminatın miktarı, reddedilen yoksulluk nafakası talebi ile lehine tek vekâlet ücretine hükmedilmesi yönlerinden istinafa başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile … 2.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2006/200 Esas-2006/485 Karar sayılı dosyasına konu şiddet vakıasından sonra tarafların beraber yaşadıkları ve bu olayı affettikleri, … 12.Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/725 Esas ve 2014/277 Karar sayılı ilamına konu karşılıklı hakaret suçundan ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği bu dosyada suç tarihinin 24.12.2013 olup ilk boşanma davasının açıldığı 05.12.2013 tarihinden sonra olduğu, erkek tarafından açılan … 2.Aile Mahkemesi’nin 2013/1350 Esas- 2015/508 Karar sayılı sayılı boşanma davasında verilen redde ilişkin hükmün 11.06.2015 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 17.07.2018 tarihinde açıldığı, davanın üç yıllık fiili ayrılık süresi dolduktan sonra açıldığı ve tarafların fiili olarak bir araya gelip ortak hayatı yeniden kurmadıkları sabit olmakla asıl davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken ilk kararın kesinleşmediği gerekçesi ile reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, erkeğin açtığı o davada erkeğin güven sarsıcı davranışta bulunduğu gerekçesi ile tam kusurlu olduğundan bahisle davanın reddedilmiş ve kesinleşmiş olduğu, bu durumda evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda güven sarsıcı davranışta bulunan erkeğin ağır, hakaret eden kadının az kusurlu olduğu, koşulları oluştuğu için kadın yararına maddî ve manevî tazminata karar verilmesi usul ve yasaya uygun olduğu gibi miktarların da makul olduğu, kadının emekli olduğu, düzenli gelirinin bulunduğu, adına kayıtlı üç evinin bulunduğu anlaşıldığından ilk derece Mahkemesince kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin doğru olduğu, erkeğin istinaf talebinin kabulü nedeniyle dava kabul edildiğinden kaldırma kararı gereğince kadının vekâlet ücretine yönelik istinaf talebinin konusunun kalmadığı, gerekçesi ile … erkeğin kabul edilen kadının davası ve fer’îlerine yönelik istinaf talebi ile davalı- davacı kadının maddî- manevî tazminatın miktarı, reddedilen yoksulluk nafakası talebine yönelik istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine, erkeğin kusur tespiti, reddedilen kendi davasına yönelik istinaf talebi ile kadının kusur tespitine yönelik istinaf talebinin kabulü ile hükmün tümüyle kaldırılmasına, her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin sonuncu ve birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına 50.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, asıl davada erkek yararına, karşı davada kadın yararına ayrı ayrı maktu vekâlet ücretine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı asıl ve davalı karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı karşı davalı erkek katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; kadının tam kusurlu olduğu, kendisine yüklenen kusurların ispatının bulunmadığı, kadın yararına tazminata karar verilemeyeceğini belirterek; kusur belirlemesi ve kadın yararına hükmolunan tazminatlar yönünden kararı temyiz etmiştir.

2.Davalı karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin vekili olmadığı halde yararına vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kadının kendisine hakaret edilmesi nedeni ile karşılık verdiği bundan dolayı kendisine kusur yüklenemeyeceği, erkeğin sadakatsizliğinin de ispatlandığı, yararına hükmolunan tazminatların az olduğu, üzerine kayıtlı üç ev olduğu belirtilmekle birlikte bunlardan geliri olmadığından yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiğini belirterek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, yararına hükmolunan tazminat miktarları, yoksulluk nafakası talebinin reddi ve vekâlet ücreti yönlerinden temyiz talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının kabulünün ve kadın yararına tazminata hükmedilmesinin yasal şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise tazminatların miktarları, kadının boşanmakla yoksulluğa düşüp düşmeyeceği, yararına yoksulluk nafakası verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı, yargılamada vekille temsil olunmayan erkek yararına vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle; tarafların Mahkemece belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarının yanında davacı karşı davalı erkeğin ceza dosyası ile sabit kadına yönelik hakaret eyleminin bulunduğunun, yine erkeğin fiili ayrılık nedenine dayalı boşanma davasına dayanak olan davada erkeğin kesinleşen kusurları olan birlikte yaşamaktan kaçınma ve birlik görevlerinin ihmal kusurlarının da bulunduğunun, bu hale göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda yine de erkeğin kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, davacı karşı davalı erkeğin tüm, davalı karşı davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Somut uyuşmazlıkta davacı karşı davalı erkek vekil ile temsil edilmediği halde, davacı karşı davalı erkek yararına vekâlet ücreti takdir edilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir. Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı karşı davalı erkeğin tüm, davalı karşı davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı karşı davacı kadın vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti yönünden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 6-a numaralı bendinin hüküm fıkrasından çıkarılmak suretiyle temyize konu kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden …’ye yükletilmesine,

Peşin harcın istek halinde yatıran …’ya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,10.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.