Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/1561 E. 2023/4601 K. 10.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1561
KARAR NO : 2023/4601
KARAR TARİHİ : 10.10.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1832 E., 2022/1893 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Küçükçekmece 5. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/217 E., 2022/270 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 08.06.2016 tarihinde görücü usulü ile evlendiklerini, müvekkilinin 66 yaşını doldurduğunu, huzurlu ve sakin bir hayat sürmek maksadı ile davalıyla evlendiğini, ancak evliliğinin ilk günlerinden itibaren sorun yaşadığını, davalının evin tüm perdelerini kapattığını, eve güneş ışığı dahi sızmasına izin vermediğini, sürekli olarak muskalar yazdığını ve evin çeşitli yerlerine sakladığını, müvekkili ile birlikte toplum içine çıkmak istemediğini, sürekli evde muska yazmasının müvekkilinin korkmasına ve psikolojik tedirginliğe neden olduğunu, müvekkilini kızlarının ve akrabalarının yanında küçük düşürdüğünü, çocuk azarlar gibi “kalk oradan şuraya geç, al şunları götür dışarı götür, sana söyleneni yap, sen karşıma” gibi azarladığını, birlikte kaldıkları 2 hafta içinde yarı uykulu ve yorgun dolaşmaya başlayan müvekkilinin yemeklerine ilaç konulduğundan şüphelendiğini, davalının evi terk etmesinden sonra kendisini toparladığını belirterek tarafların boşanmalarına, yararına 10.000,00-TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili yargılama aşamasında manevî tazminat talebinden vazgeçmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; her iki tarafında ikinci evlilikleri olduğunu, davacının beyanlarının asılsız olduğunu, tarafların 10 gün süren evliliklerinde müvekkilinin kusursuz olduğunu, tarafların aslında başta anlaştığını ancak davacının kızlarının evliliğe karşı olduğunu, babalarını da kendi taraflarına çekerek hakaret ve şiddetle müvekkilini ortak konuttan kovduklarını belirterek davanın reddini, mahkememiz aksi kanaatteyse aylık 3.000,00-TL tedbir ve yoksulluk nafakası, 300.000,00-TL maddî ve 300.000,00-TL manevî tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesini, yargılama giderlerinin davacı tarafa bırakılmasını talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 14.07.2017 tarih ve 2016/556 Esas ve 2017/487 Karar sayılı kararı ile davalının, davacı eşine ve evine gereken özeni göstermediği, kırıcı ve saygısızca söz ve davranışlarda bulunduğu, eşine değer vermediği, muskalar yazdığını ve evin çeşitli yerlerine sakladığı, bu süreçte Belçika’dan ziyaretlerine gelen kızları davacı babalarını halsiz ve zayıflamış bir halde görünce tedavi için Belçika’ya götürdükleri, fakat sonradan davalının Belçika’ya gelmediği, o tarihten beri tarafların ayrı yaşadıkları, davacının halen Belçika’da depresyon tedavisi gördüğü, davalının, halen davacıya ait ev kaldığı, bu süreçte, davalının, tanık …’a kızının dünürü olan … bey kanalı ile haber gönderdiği, davacının kendi adına bir daire yapması şartı ile boşanacağını, aksi takdirde kesinlikle boşanmayacağını söylediği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalının tamamen kusurlu olduğu, davcıya yönelik bir kusur tespit edilmediği, davacının yargılama sırasında manevî tazminat talebinden vazgeçtiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, tarafların ortak çocuğu bulunmadığından velâyet konusunda karar verilmesine yer olmadığına, davacının manevî tazminat talebinden vazgeçmesi nedeni ile bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili hükmün tümü yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 19.02.2020 tarihli kararı ile; dava dilekçesinin davalının mernis adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre doğrudan tebliğ edildiği ön inceleme duruşma günü ve tahkikat duruşma günü aynı şekilde tebliğ edildiği, sözlü yargılama duruşma günü için mernis adresine normal tebligat çıkartıldığı, iade edilmesi üzerine 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre tebligat yapıldığını, dava dilekçesinin, ön inceleme ve tahkikat duruşma gününün doğrudan davalının mernis adresine tebliğ edilmesinin kanuna ve yönetmeliğine aykırı olduğu davalı tarafa cevap ve delil ibraz etme imkanı tanınmadan yargılamaya devamla karar verilerek davalının hukuki dinlenilme hakkı ihlal edildiği gerekçesi ile başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı kadının davacı erkeğe yönelik olarak küçük düşürücü sözler söylediği ve davranışlarda bulunduğunun sabit olduğu, davacı erkeğin kusurunun bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacının manevî tazminat talebinden vazgeçmesi nedeni ile bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davalının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin ayrı ayrı reddine, davalının maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının kızlarının baskısı ile davayı açtığını, karar gerekçesinde kusur olarak yüklenen davranışların neler olduğunun gösterilmediği, asıl kusurlu olanın karşı taraf olduğu, davanın reddi gerektiği, Küçükçekmece 4. Aile Mahkemesinin 2016/542 Esas sayılı dosyası ile davalı müvekkili lehine aylık 750,00 TL tedbir nafakasına hükmedildiği ve karar gerekçesinde davalının birlikte yaşamaktan kaçındığı, davacının ihtiyaçlarını karşılamadığının belirtildiği, kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, nafaka ve tazminat taleplerinin kabulü gerektiğini belirterek hükmün tümü yönünden kararı istinaf etmiştir.

C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasındaki evlilik birliğinin fiilen on gün kadar sürdüğü, mahkemece kadına yüklenen kusurun sabit olduğu, kesinleşen tedbir nafakası davasındaki erkeğin birlikte yaşamaktan kaçınma ve kadının ihtiyaçlarını karşılamama vakıalarına kadının cevap dilekçesinde açıkça dayanmadığı, erkek ortak haneden ayrılmış ise de cevap dilekçesinde bu vakıaya da dayanılmadığı bu nedenle bu vakıalardan dolayı erkeğe kusur yüklenemeyeceği, erkeğin, davalı kadın ile yaptığı evlilikten haberdar olan önceki evliliğinden olan kızlarının davalı kadına yönelik psikolojik şiddetine engel olmayarak kadının ortak konuttan ayrılmasına sebebiyet vermekle yaşanan geçimsizlikte kusurlu olduğu, taraflar arasında meydana gelen geçimsizliğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olduğu, boşanmaya yol açan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulü gerektiği gerekçesi ile davalı vekilinin kusur belirlemesine yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, boşanmaya yol açan olaylarda tarafların eşit kusurlu sayılmalarına, yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının 3 nolu bendinin yoksulluk nafakası yönünden kaldırılmasına, kadın yararına bir defaya mahsus 50.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasının kararın kesinleştiği tarihten itibaren erkekten alınarak kadına verilmesine, sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; yararına toptan yoksulluk nafakasına hükmolunmasına itirazlarının bulunmadığını, ancak kusur belirlemesi, tedbir nafakası ve tazminat taleplerinin reddinin hatalı olduğunu, kadının kusurunun ispat edilemediğini, kararda dayanılmadığı belirtilen vakıalara cevap dilekçesinde dayanıldığı, tedbir nafakası talebinin gerekçesi açıklanmaksızın reddedildiğini, tazminat taleplerinin reddi kararının ve boşanma kararının da hatalı olduğunu belirterek hükmün tümü yönünden kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü, kadının tedbir nafakası ve tazminat taleplerinin reddi kararının yasal şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu ve 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddesi,

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,10.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.