Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/1496 E. 2023/4540 K. 05.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1496
KARAR NO : 2023/4540
KARAR TARİHİ : 05.10.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2436 E., 2022/1664 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/117 E., 2020/146 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer’îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının başvurunun esastan reddine, erkeğin başvurusunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacı erkek dava dilekçesinde; dilekçe ekindeki anlaşmalı boşanma protokolü uyarınca tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı kadın 11.04.2022 tarihli duruşmaya mazeretsiz olarak katılmamış ve dava çekişmeli boşanma davasına dönüştüğünden bahisle davacı erkeğe dava dilekçesini sunması için süre verilmiştir.

3.Davacı erkek çekişmeli boşanma dava dilekçesinde; boşanma iradesinin devam ettiğini belirterek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

4.Davacı erkek vekili cevaba cevap dilekçesinde; erkek hakkındaki iddiaların doğru olmadığını, kadının inatçı, şüpheci, sorgulayıcı, sinirli, neşesiz ve yorgun bir kişilik yapısının olduğunu, erkek hakkındaki şüphelerini çevreye gerçekmiş gibi anlattığını, sürekli aldatıldığını düşündüğünü, en son boşanmak istediğini söyleyerek erkeği evden kovduğunu ve dava dilekçesinin yazılması için baskı yaptığını, kıskanç davranışları nedeniyle erkeği zor durumda bıraktığını, en son olayda da kıskanç davranarak erkeği suçladığını, sigara ve sosyal medya alışkanlığından vazgeçmediğini, geç saatlere kadar yurt dışında yaşayan kardeşleri ile mesajlaştığını, çocukla, eşiyle ve eviyle ilgilenmediğini, erkekle sosyal ortamlara katılmadığını, erkeğin ailesi ile görüşmediğini, çocuğu da aile ile görüştürmediğini, kadının ailesinin sürekli ortak konuta geldiğini ve sürekli olarak çevreye erkeğin dedikodusunu yaptığını iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına ve ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; kadının anlaşmalı boşanma protokolünü baskı altında ve düşünmeye fırsat bulamadan imzaladığını, erkeğin özgürlüğüne düşkün olduğunu ve kendisine soru sorulmasından hoşlanmadığını, asabi olduğunu, işindeki olumsuzlukları eve yansıttığını, sadakatsiz olduğunu, kadını boşanmakla tehdit ettiğini ve en son olayda da kadının kadınlık gururunu tahrik edecek şekilde konuştuğunu, kadının öncelikle davanın reddini istediğini ve bu nedenle tüm tazminat ve nafaka hakkını saklı tuttuğunu, yine erkeğin ortak konutun ve çocuğun ihtiyaçlarını karşılaması sebebiyle çocuk için nafaka talebinin olmadığını iddia ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davacı kadın 19.07.2019 tarihli duruşmadaki beyanında; boşanmak istemediğini, tarafların görüştüklerini, birlikte yemek yediklerini ancak aralarında karı-koca ilişkisinin olmadığını ve geçimini davacı erkeğin sağladığını belirtmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kıskanç davranan, çeşitli ortamlarda kıskançlığını dile getiren, erkeğin ailesinin ortak konuta habersiz gelmelerini istemeyen, erkeğin ailesine gitmeyen ve sosyal ortamlarda eşini yalnız bırakan kadının kusurlu olduğu, ortak çocuğun anne bakım ve şefkatine muhtaç olması sebebiyle velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararına olacağı ve velâyeti anneye verilen ortak çocuk için babanın aylık 3.000,00 TL iştirak nafakası ödemesinin uygun görüldüğü gerekçesi ile; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk Zeynep Ayşe’nin velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına ve çocuk yararına aylık 3.000,00 TL iştirak nafakasının babadan alınarak anneye verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin ortak çocuğun tüm ihtiyaçlarını karşıladığını, kadının da ihtiyaçlarının karşılandığını ve nafaka talep etmediğini belirtmesine karşın çocuk yararına nafakaya hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, nafaka miktarının fazla olduğunu, tanık deliline süresinde dayandıklarını, erkeğin çocukla vakit geçirmek için ortak konuta gitmesinin barışma olarak değerlendirilemeyeceğini belirterek; aleyhe hükmedilen iştirak nafakası yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin boşanma davası çekişmeliye döndükten sonra sunduğu dava dilekçesinde tanık deliline dayanmadığını, tanıklarının dinlenmesine muvafakat etmediklerini, cevaba cevap dilekçesinde tanık deliline dayanamayacağını, erkeğin tek tanığının beyanı ile iddialarını ispatlayamadığını, tarafların her haftasonu kahvaltı yaptığını ve erkeğin her akşam yemeğe geldiğini, bu durumun tarafların barıştığını gösterdiğini belirterek; tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı erkek vekilinin süresinde sunduğu cevaba cevap dilekçesinde tanık deliline dayanmış olması nedeniyle tanıklarının dinlenmesinin ve beyanlarının hükme esas alınmasının usul ve kanuna uygun olduğu, İlk Derece Mahkemesinin kusur tespitinin doğru olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu, iştirak nafakasının kamu düzeninden olduğu ve talep olmasa dahi nafakaya hükmedilebileceği ancak somut olayda kadının nafaka talebi olmadığını ve nafaka talebini saklı tuttuğunu açık olarak belirtmesine rağmen ortak çocuk yararına nafakaya hükmedilmesinin doğru olmadığı ve sair yönlerden kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile; erkeğin istinaf başvurusunun ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bendinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle iştirak nafakası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve erkeğin sair, kadının ise tüm istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı erkeğin boşanma davasının açılma tarihinden onbeş ay sonra başka bir kadından çocuğu olmasının evlilik birliği içinde de sadakatsiz olduğunu gösterdiğini, boşanma davası sürecinde de sadakat yükümlüğünün devam ettiğini, kadının ortak çocuk için iştirak nafakası talebinde bulunmasına gerek olmadığını, mahkemenin talep olmasa dahi iştirak nafakasına hükmedebileceğini, çocuğun özel okulda okuduğunu, zaman içinde ihtiyaçlarının arttığını, erkeğin babalık görevinin ifası kapsamında yaptığı ödemelerin nafakaya karşılık geldiğinin kabulü ile nafakanın kaldırılmasının usule ve kanuna uygun olmadığını ve kararın bu nedenlerle usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; tamamı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsılıp sarsılmadığı, sarsılmış ise kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, kadına yüklenen kusurlu davranışların gerçekleşip gerçekleşmediği, kusur belirlemesine bağlı olarak davanın kabulüne ve iştirak nafakası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin usul ve kanuna uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 nci maddesi, 327 ve 328 inci maddelerinin birinci fıkraları.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,05.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.