Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/1456 E. 2023/4503 K. 04.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1456
KARAR NO : 2023/4503
KARAR TARİHİ : 04.10.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1064 E., 2022/1744 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü, yeniden esas hakkında hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/599 E., 2021/199 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da kabulüne ve tarafların boşanmaları ile ferilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı … erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
… erkek vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin Ankara Batı 2. Aile Mahkemesinin 2014/546 Esas sayılı dosyasında boşanma davası açtığını, davanın reddedildiğini, kararın 05.05.2015 tarihinde kesinleştiğini, boşanma davasından önce başlayan fiili ayrılığın reddedilen davanın kesinleşmesinden sonra da devam ettiğini, 3 yılı … süredir tarafların ayrı olduğunu, hiç bir şekilde bir araya gelmediklerini, kadının sonrasında nafaka davası açtığını, bu dosyada da tarafların birlikte yaşamadığını belirttiğini ileri sürerek davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ( 4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca fiili ayrılık nedeniyte boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin açtığı davanın reddedilmesine rağmen eve dönmediğini, bir eş ve baba olarak sorumluluklarını yerine getirmediğini, evlilik birliği içinde birlik görevlerini yerine getirmediğini, boşanmayı kabul ederse ancak o zaman müşterek çocuğun eğitim masraflarını karşılayabileceğini, kabul etmezse karşılamayacağını söylediğini, erkeğin kendisine ve çocuklarına karşı işten kalan zamanı bile ayırmadığını, eve geldiğinde vaktini maç izleyerek bilgisayarda oyun oynayarak geçirdiğini, çocuktan ve kendisinden muhabbet ve sevgisini esirgediğini, hamileliğini eşinin baskısıyla sonlandırdığını, ilk boşanma davası reddedildikten sonra erkeğin Adana’ya tayin istediğini, kendisi ve çocuğu götürmediğini, çocuğa boş vaatlerde bulunduğunu, nafaka dışında çocuğa maddî destekte bulunmadığını belirterek asıl davanın reddi ile birleşen davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye bırakılmasına, ortak çocuk için 1.500,00 TL tedbir ve iştirak, kadın için 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk, 100.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin açtığı dayanak davanın ispatlanamadığından reddedildiğini, erkeğin 2014 yılında evden ayrılacağını bir saat öncesinde çocuğa söyleyerek evden ayrıldığını, maddî anlamda destek olmadığını belirterek boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunu, çocuğun yaşı, ihtiyaçları ve sosyal inceleme raporu dikkate alınarak tarafların ortak çocuğunun velâyetinin belirlendiği, çocuğun ihtiyaçları, tarafların ekonomik durumu, velâyet kendisine verilmeyen tarafın ödeme gücü ile hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak iştirak nafakasının belirlendiği. tarafların ekonomik sosyal durumu, kusur durumu ve kadının boşanmakla yoksulluğa düşüp düşmeyeceği değerlendirilerek nafaka ve maddî ve manevî tazminat ödenmesine hükmedildiği gerekçesi ile erkeğin davasının 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca, kadının davasının da 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulüne ve tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına karar tarihinden itibaren aylık 900,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve 400,00 TL yoksulluk nafakasına, 7.000,00 TL maddî tazminata ve kadının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. … erkek vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, iştirak nafakası, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve maddî tazminat ile lehine tazminata hükmedilmemesi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı- karşı davacı kadın vekili hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, maddî tazminat ve nafakaların miktarları ile reddedilen manevî tazminat talebi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin retle sonuçlanan dayanak boşanma davasını açarak fiili ayrılığa sebep olduğunu, ortak hayatı yeniden kurmadığını, birlikte yaşamaktan kaçındığını ve boşanma sebebi yarattığını belirterek erkeğin tam kusurlu olduğu, kadın yararına hükmedilen nafakalar ile kadın yararına hükmedilen maddî tazminatın miktarının tarafların ekonomik ve sosyal durumu gereği düşük olduğu gerekçesi ile kusura ilişkin gerekçenin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle ortak çocuk …’in inceleme tarihi itibariyle ergin olduğu anlaşılmakla iştirak nafakası yönünden karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına karar tarihinden itibaren aylık 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 80.000,00 TL maddî tazminata karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ( 6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde … erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı- davalı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, fiili ayrılık süresince erkeğin ortak hayatı kurmak için yaptığı tüm girişimlerin karşılıksız kaldığını, kadının ayrı bir boşanma davası açmasının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, asıl davanın üzerinden yaklaşık 6 ay geçtikten sonra birleşen davanın açılmasının karşı tarafın beyan ve iddialarına itibar edilemeyeceğini ortaya koyduğunu, maddî tazminatın verilemeyeceğini, miktarının fahiş olarak belirlendiğini, kadının da erkekle aynı tutarda maaş aldığını ve yoksulluk nafakasının da reddi gerektiğini belirterek; kadının davasının ve fer’îlerinin kabulü ile kusur belirlemesi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı kadın yararına hükmedilen tazminatlar ve nafakalar ile miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 166 ıncı maddesinin birinci ve dördüncü fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı, maddeleri, 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü, 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50, 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,04.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.