Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/1341 E. 2023/4925 K. 19.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1341
KARAR NO : 2023/4925
KARAR TARİHİ : 19.10.2023

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/22 E., 2023/67 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/197 E., 2022/874 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer’îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı -davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının uzun süredir düzenli bir iş ve gelire sahip olmadığından evin geçimi, ortak giderleri ile ilgilenmediğini, aileyi ekonomik yönden zorluğa düşürdüğünü, eşine ve çocuklarına karşı psikolojik, ekonomik şiddet uyguladığını, müvekkile ve ailesine çeşitli hakaretlerde ve aşağılamalarda bulunduğunu, çocuğun sağlık sorunu dahil gelişimi ve masrafları ile ilgilenmediğini, aile ve akraba ziyaretlerinden imtina ettiğini, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunu, ortak çocuğun doğumdan beri düzenli olarak tedavi gördüğünü ancak davalı tarafın ortak çocuğun ameliyat, muayene dahil hiçbir sağlık problemi ile ilgilenmediğini, davalının farklı bankalardan müvekkilinin telefonundan mobil bankacılık aracılığıyla çok miktarda kredi kullandığını, müvekkilini “çocuğu öldürürüm, yurtdışına kaçırırım” şeklinde tehdit ederek Denizbank A.Ş.’den kredi kartı aldırdığını, müvekkilinden habersiz olarak Ziraat Bankası A.Ş., İş Bankası A.Ş. online bankacılık kananıyla müvekkili adına kredi çektiğini, müvekkilinin bu kredilerden aleyhine yapılan icra takipleri ile haberdar olduğunu, müvekkilinin fiziksel görünüşü ile alay ettiğini, “öküz gibisin” , “tipine s.çtığım”, “sen kadınsan bu tiktoklardakiler ne”, “ağzına s.çayım”, müvekkilinin babasına karşı “sen şerefsizsin” şeklinde türlü hakaretlerde bulunduğunu, müvekkiline fiziksel şiddette bulunduğunu iddia ederek evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkile verilmesine, müvekkil için 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak çocuk için 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına 500.000,00 TL maddî 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı kadının dava dilekçesindeki iddialarının asılsız ve gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin 16 yaşından beri çalıştığını, hali hazırda alümünyum doğrama üzerine bir şirkette çalışmaya devam ettiğini, davacı kadının müvekkilini hor gördüğünü, sürekli başkalarıyla kıyasladığını, davacı kadının sinirli ve asabi olduğunu, ev eşyalarına zarar verdiğini, sebepsiz yere kavga çıkarttığını, boşanıp zengin bir adamla evleneceğini dile getirdiğini, psikolojik ilaçlar yazıldığını ancak kullanmadığını, evi borçlandıranın asıl davacı kadın olduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacının tam kusurlu olduğunu, iddia ederek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkile verilmesine, müvekkil lehine 100.000,00 TL maddî 250.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı- davacı erkeğin eşinin ihtiyaçlarını karşılamadığı, eşiyle ilgilenmediği, ortak çocuğun sağlık sorunları ile ilgilenmediği, özel günlerde eşini yalnız bıraktığı, eşinin ailesini ziyarete gitmediği, eşinden habersiz kredi çekerek borçlandığı, eşine ” öküz gibisin ” diye hakaret ettiği, buna karşın; davacı- davalı kadının ise eşinin kazancını aşağıladığı, eşine ” sen erkek misin ” diye aşağıladığı, evlilik birliği içerisinde yapılan birikimi şahsi ihtiyaçları için harcadığı ve ev eşyalarına zarar verdiği evlilik birlikteliğinin sona ermesinde davalı- davacı erkeğin davacı- davalı kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu, eylemleri nedeniyle eşinin kişilik haklarının saldırıya uğradığı, boşanmakla kadının kocasının maddî desteğini yitireceğinden, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, meydana gelen olayların mahiyeti, kusur durumları ve derecesi, kişilik haklarına yapılan saldırının mahiyeti, paranın alım gücü ile ihlal edilen ve beklenen menfaat dikkate alınarak davacı -davalı kadının maddî ve manevî tazminat talebinin kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, uzman raporları, dikkate alındığında ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin çocuğun üstün yararına olacağından ortak çocuk Mustafa’nın velâyetinin anneye verilmesine baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına 500,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşmesi ile 700,00 TL iştirak nafakası olarak devamına, iştirak nafakası miktarının kararın kesinleştiği tarihi takip eden yıllarda TÜİK’in yayınladığı yıllık ÜFE oranında artışa tabi tutulmasına, davacı- davalı kadının yeterli ve sabit düzeyde gelirinin bulunması ve davalı erkeğin geliriyle gelirlerinin denk olması nedeniyle tedbir nafakası takdirine yer olmadığına ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, davalı- davacı erkeğin ağır kusurlu olması nedeniyle maddî ve manevî tazminat talebinin reddine, davacı- davalı kadın yararına 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1…. kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararda kusur tespitinin ve karşı davanın kabulünün hatalı olduğunu, ilk boşanma davasından feragat edildiğini, öncesinde yaşananların affedildiğini, bu olayların kusur olarak yüklenmesinin hatalı olduğunu, kadının kusursuz olduğunu, hükmedilen tazminatların miktarının düşük olduğunu, kadının asgari ücretle çalışması nedeniyle yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiğini ve iştirak nafakası miktarının düşük olduğunu kararın kaldırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararda kusur tespitinin hatalı tespit edildiğini, kadın tam kusurlu olduğu için asıl davanın kabulünün hatalı olduğunu, kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatların, erkeğin tazminat taleplerinin reddinin hatalı olduğunu, velâyetin anneye verilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanma davalarının kabulü kararında ve tarafların kusur derecelerinin belirlenmesinde isabetsizlik bulunmadığı, ortak çocuğun yaşı itibariyle anne bakım ve şefkatine ihtiyacının olduğu, sosyal inceleme raporları gözetildiğinde ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin çocuğun üstün yararına olduğundan ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, tarafların belirlenen ekonomik ve sosyal durumları itibariyle davacı – davalı kadının geliri bulunması nedeniyle nafakaya muhtaçlığı bulunmadığı, kadının gelirinin olması nedeniyle tedbir nafakasına ihtiyacının olmadığı, yoksulluk halinin bulunmadığından kadının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı,velâyeti davacı anneye verilen ortak çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakaların nitelikleri, günün ekonomik koşulları, ortak çocuğun ihtiyaçları, nafaka ödedikten sonra elinde kalan geliri ile davalı- davacı erkeğin geçimini sağlama imkanı ile hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafakaların miktarlarında isabetsizlik bulunmadığı, kadının tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesinde ve takdir edilen tazminatın miktarında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile tarafların istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, kadının davasının kabulü, kadının tazminat taleplerinin kabulü ve velâyet yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, erkeğin davasındaki boşanma hükmü kadın tarafından temyiz başvurusuna konu edilmeyerek kesinleşmiş olmakla, kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, kusur belirlemesine bağlı olarak kadının davası ile kadının tazminat taleplerinin kabulü, davalı- davacı erkeğin tazminat taleplerinin reddinin hukuka uygun olup olmadığı, ortak çocuğun velâyetinin hangi ebeveyne verilmesinin çocukların üstün yararına uygun olacağı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 3 üncü ve 12 nci maddeleri. Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nin 3 üncü ve 6 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.