Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/1338 E. 2023/4554 K. 05.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1338
KARAR NO : 2023/4554
KARAR TARİHİ : 05.10.2023

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/511 E., 2022/2546 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ereğli (Konya) Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/555 E., 2021/1001 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin müvekkiline küfür ve hakaret ettiğini, birden fazla fiziksel şiddet uyguladığını, kumar oynadığını, sadakatsiz olduğunu, birlik görevlerini ihmal ettiğini, cinsel ilişkinden kaçındığını, birçok esnaf ve müşteriden borç para alıp ödemediğini, tefeciden para aldığını, tefecinin “ödemezsen karından alırız” dediğini bu şekilde müvekkilini para alışverişine mevzu yaptığını, kadını değiş tokuş aracı gibi kullanıdını, sorumsuz olduğunu, kendi başına yeyip içtiğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar için aylık 1.500,00’er TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve 2.500,00 TL yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı- karşı davacı erkek cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacı-karşı davalı kadının kıskanç olduğunu, sürekli tartışma çıkardığını, küfür ve hakaret ettiğini, sık sık ortak konutu terk ettiğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına yasal faizi ile birlikte 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin, müşterisinden borç alıp ödemediği, davalı-karşı davacı erkeğin, davacı-karşı davalı kadına küfür ve hakaret ettiği, tefeciden borç para aldığı, borcun ödenmemesi halinde “Sen ödeyemez isen biz karından alırız ” şeklinde sözler söylediği, davacı-karşı davalının “benden nasıl alacaklar “dediğinde davalı-karşı davacının ise “farklı şekilde alacaklar “şeklinde sözler söylediği, erkeğin kumar alışkanlığı olduğu, buna karşılık kadının dava dilekçesi ile erkeğe “son derece sorumsuz biri olup, kendi başına yeyip içen biri” demek sureti ile hakaret ettiği, tarafların aralarındaki geçimsizliklerin ortaya çıkmasında ve giderilmemesinde davalı-karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olduğu, davacı-karşı davalı kadının az kusurlu olduğu, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, bu nedenle her iki tarafın boşanma davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesi uyarınca boşanmalarına, tarafların ortak çocuklarından …’un yaşı, babanın velâyet talebinin bulunmaması, çocuğun halen anne yanında kalıp annenin velâyet hakkını kötüye kullandığına dair iddia ve ispat bulunmaması hususları dikkate alınarak ortak çocuğunun velâyetinin davacı anneye bırakılmasına karar verildiği, tarafların ortak çocuklarından …’in yaşı, annenin velâyet talebinin bulunmaması, çocuğun halen babaanne yanında kalıp babanın velâyet hakkını kötüye kullandığına dair iddia ve ispat bulunmaması hususları dikkate alınarak çocuğunun velâyetinin babaya bırakılmasına, anne ve baba ile küçük çocukları arasında kişisel ilişki tesisine, anne yanında kalan ve bakımı, ihtiyaçları anne tarafından karşılandığı anlaşılan ortak çocuk … lehine, günün ekonomik koşulları ve tarafların sosyal ekonomik durumları ile orantılı biçimde, hakkaniyet ilkesi gözetilmek suretiyle çocuk … lehine aylık 300,00 TL tedbir nafakasına, karar kesinleştiğinde tedbir nafakasının iştirak nafakası olarak devamına, erkeğin ağır kusurlu olduğu, eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği gerekçesi ile kadın yararına 12,000.00 TL maddi ve 12,000.00 TL manevi tazminata, kolluk araştırmasından davalı-karşı davacı erkeğin çalıştığı, düzenli bir geliri bulunduğu, kadının yoksulluğa düşeceği, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası koşullarının oluştuğu gerekçesi ile kadın lehine aylık 350,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1- Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olduğunu, delillerin toplanmadığını, ortak çocuk ve müvekkili yararına hükmedilen nafakaların düşük olduğunu, erkek eşin tamamıyla kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, karşı davanın reddedilmesi gerektiğini, tazminatların düşük belirlendiğini belirterek, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakası ile tazminatların miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2- Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin birliğin temelinden sarsılmasında kusurunun bulunmadığını, kadının tam kusurlu olduğunu, kadının davasının kabulü koşullarının oluşmadığını, kadının tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi gerektiğini belirterek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğe yüklenen kusurlardan erkeğin kumar alışkanlığının bulunması kusurunun hatalı olduğu, zira tanık …’in erkeğin kumar oynamasına ilişkin beyanının üçüncü kişiden duyuma dayalı olduğu, erkeğe yüklenen diğer kusurların sabit olduğu, erkeğin gerçekleşen kusurlarının yanında kadına sürekli fiziksel şiddet uygulama, birlik görevlerini yerine getirmeme ve güven sarsıcı davranışta bulunma kusurlarını da işlediği, kadına yüklenen kusurun hatalı olduğu dava dilekçesinde kadının erkeğin sorumsuzluğuna, kendi başına yeyip içmesine vakıa olarak dayandığı, erkeğin dairemizce sabit görülen birlik görevlerini yerine getirmemesi kusurunun bir nevi erkeğin sorumsuzluğu olduğu, ispatlanamayan her iddianın karşı taraf lehine iftira hakaret gibi sonuçları doğurmayacağı, kadına yüklenen hakaret kusurunun bu açıklama ışığında gerçekleşmediğinin anlaşıldığı, gerçekleşen olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, ortada evlilik birliğini temelinden sarsan birliğin devamına imkan vermeyen bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu,kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına dair verilen kararının isabetli olduğu, boşanmaya karar verilebilmesi için karşı yanın az da olsa kusurunun ispatlanmasının gerektiği, hiç kimsenin kendi kusurundan lehine hukuki sonuç çıkaramayacağı, bu itibarla erkeğin karşı davasının kabulünün hatalı olduğu değerlendirilmiş, kadının karşı davanın kabulüne yönelik istinafının kabulüne, kadının karşı davasının reddine, erkek lehine vekalet ücretine, tarafların kusura yönelik istinaflarının kısmen kabulüne, kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, erkeğin asıl davanın kabulüne yönelen istinafının reddine, velâyet ve kişisel ilişki hususunun kamu düzenini ilgilendirmesi nazara alınarak re’sen kişisel ilişkinin çapraz biçimde her iki tarafın her iki çocukla, çocukların da kardeşiyle birlikte vakit geçirmelerini temin edecek biçimde kişisel ilişki tesisine, velâyeti anneye verilen ortak çocuk …’un ihtiyaçları için baba aleyhine iştirak nafakası takdirinin doğru ancak miktarının düşük olduğu, çocuğun yaşına ve ihtiyaçlarına nazaran kadının iştirak nafakasına yönelen istinafı kabul edilerek ortak çocuk … lehine aylık 600.00 TL iştirak nafakasına, yapılan yargılama sonucunda kusursuz bulunan, boşanmayla yoksulluğa düşeceği anlaşılan kadın lehine yoksulluk nafakası takdirinin yerinde, ancak miktarının düşük olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarına göre , kadının yoksulluk nafakasına yönelen istinafı kabul edilerek kadın lehine aylık 800.00 TL kadın lehine yoksulluk nafakasına, kusursuz bulunan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın lehine maddî ve manevî tazminat takdirinin doğru fakat tarafların evlilikte geçen süreleri, tespit edilen kusurları ile ekonomik sosyal durumlarına göre tazminat miktarlarının düşük olduğu gerekçesi ile kadının tazminatlara yönelik istinaf talebinin kabulü ile kadın lehine 20,000.00 TL maddi, 20,000.00 TL manevi tazminata, kararın kesinleşmesinden itibaren tazminatlara yasal faiz uygulanmasına, tarafların sair istinaf başvurularının ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurunun bulunmadığını, kadının tam kusurlu olduğunu, kadının evde bakım hizmeti nedeniyle düzenli gelirinin olduğunu, müvekkilinin tam kusurlu, kadının ise kusursuz olduğu yönündeki kararın dosya kapsamı ile uyumlu olmadığını, asıl davanın reddine, müvekkilinin davasının kabulüne karar verilmesi gerektiğini, müvekkili aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatların da dosya kapsamına aykırı olduğunu belirterek, reddedilen davası, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı boşanma davalarında, asıl ve karşı davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına hüküm altına alınan nafaka ile maddî ve manevî tazminat koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,05.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.