Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/9965 E. 2023/744 K. 23.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9965
KARAR NO : 2023/744
KARAR TARİHİ : 23.02.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 10. Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalı eşin müvekkile karşı ”beygir” diyerek aşağılayıcı sözler söylediğini, tarafların ilk evlendiklerinde Çekmeköy’de bir sitede oturduklarını, ancak davalı eş tarafından kira bedellerinin ödenmemesi nedeniyle davalının babasına ait …’de bulunan aile apartmanına taşındıklarını ancak daire içerisinde 1 yıl restorasyon yapılması gerekeceğini söyleyerek müvekkil davacıyı ailesinin yanında kalmaya zorladığını, müvekkile karşı ”nasılsa sık sık ailende kalıyorsun, 1 sene kal ailenle” dediğini, davalı eşin daha sonra kendilerine ait otobüs firmasında uzun yol şöforlüğü yaparak sürekli şehir dışına çıktığını, eve ayda 2-3 defa geldiğini, müşterek çocuk…’nın baba sevgisinden mahrum büyüdüğünü, davalı eşin daha sonra Şile’de büyükbaş hayvancılığına başladığını, bunun yanında arsa alım satım işi de yaptığını, davalı eşin kazancının çok iyi olduğunu ancak hiçbir haftasonunu çocuklarıyla dahi geçirmediğini, müvekkilin davalı eşinin hatrını sorduğunda dahi müvekile karşı “sen işine bak, bunlar seni ilgilendirmez, herkes önünden yer” diyerek cevap verdiğini, ortak çocuklardan Ömer’in 6 aylık iken çocuğa cinsel yolla bulaşan HPV teşhisi konulduğunu, bu virüsün kimden bulaştığını sorması üzerine tarafların test yaptırdıklarını, davalı eşin bu virüsü müvekkile de bulaştırdığını, bu durumdan rahatsız olan davalı eşin müvekkil ile müşterek çocukları evden kovduğunu iddia ederek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkil annelerine verilmesine, aylık 1.000,00’er TL tedbir ve iştirak, 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı eşin birlik görevlerini yerine getirmediğini, müvekkile yönelik iddiaların gerçekten uzak, yalan ve iftira olduğunu, davacı eşin bir siyasi partinin içerisinde yer aldığını, bu nedenle davacı eşin evini, çocuklarını ve müvekkil eşini çok fazla ihmal ettiğini, davacı eşin çocukları büyükanne, anneanne ile eltileri Şadiye ve … İnce’ye bırakıp 10-15 gün süreliğine parti aktivitelerine katıldığını, müvekkilin HPV virüsü taşıdığı iddiasının asılsız bir iddia olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin eşine hakaretlerde bulunduğu, fiziksel şiddet uyguladığı, evi ve çocuklarıyla ilgilenmediği, davacı kadının ise gün içerisinde ortak çocukları aile bireylerine bırakarak evden dışarı çıktığı, sonrasında siyasi parti faaliyetlerine katıldığı, davalı eşinin siyasi parti faaliyetlerine katılmasına rıza göstermediği, sonuç olarak tarafların eşit olarak kusurlu bulunan tutum ve davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, tarafların ortak küçük çocuğunun 2016 senesinde dünyaya geldiği o zamana kadar yaşanan olayların davacı tarafça affedilmiş sayıldığı, davalı erkeğin HPV virüsü taşıdığına dair dosyaya delil sunulmadığından bu vakıanın da kusur belirlemesi yapılırken hükme esas alınmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin annelerine verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 300,00 TL tedbir-500,00 TL iştirak nafakasına, davacı kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, davacı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, boşanma, velâyet, nafaka yönlerinden kararın kesinleştirilmesini, eşit kusur tespitini kabul etmediklerini, davalının tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, maddî ve manevî tazminat taleplerinin kabulü gerektiğini, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi gerekçesinde davalının tam kusurlu olduğu belirtilerek, gerekçede çelişki yaratıldığını, mahkeme kararının kusur tespiti ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi yönünden kaldırılmasına, maddî ve manevî tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı kadının gün içerisinde müşterek çocukları aile bireylerine bırakarak evden dışarı çıktığı, sonrasında siyasi parti faaliyetlerine katıldığı, davalı erkeğin evlilik birliğinin kendisine yüklediği sorumlulukları gereği gibi yerine getirmediği, işinin uzak olması nedeniyle ailesi ile ilgilenmediği, evine düzenli olarak gelmediği, davacıya telefonda “öküz, s.tir git, senin geçmişini sinkaf ederim” dediği, yine davacıya “beygir, pinokyo, gargamel” gibi sözler söyleyerek hakaret ettiği, evden kovduğu, böylece evlilik birliğinin sona ermesinde davacı kadının az, davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu, davacının kusur tespitine ilişkin istinaf talebinin kabulü ile boşanmaya neden olan kusurlu davranışlar yönünden İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin davacı kadının az, davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesi gerektiği, davacı kadın yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluştuğu gerekçesi ile davacının kusur tespiti ve tazminatlara ilişkin istinaf talebinin kabulüne, boşanmaya neden olan kusurlu davranışlar yönünden İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının tazminatlara ilişkin kısmının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle, davacı kadın yararına 60.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili, müvekkilinin evin geçimini sağlamak için çalıştığını, eve geç gelmesinin işinden kaynaklandığını, evlilik devam ederken bu durumun sorun olmadığını, boşanma arefesinde sorunmuş gibi aksettirilmeye çalışıldığını, müvekkilinini eş ve çocuklarıyla ilgili olduğunu, aksinin ispatlanamadığını, davacı kadının evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davacı kadına müvekkili tarafından hastalık bulaştırdığı hususunun ispat edilemediğini, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davacı kadının ağır kusurlu olduğunu, yararına tazminat koşullarının oluşmadığını, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın onanması gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda hangi tarafın kusurlu olduğu, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilebilme koşullarının oluşup oluşmadığı, miktarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.