Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/9936 E. 2023/592 K. 15.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9936
KARAR NO : 2023/592
KARAR TARİHİ : 15.02.2023

MAHKEMESİ … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer’ilerine karar verilmiştir.

Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile, gerekçenin düzeltilerek esas hakkında yeniden karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özet olarak, kadının kaba davranışları, hakaretleri, müsrifliği, tek taraflı kararlar alması, gereksiz harcamalar yaparak ev ekonomisine zarar vermek, kirada olan evleri için protokol düzenleyerek kiracıdan altı ay kendi hesabına yatırmasını talep etmek, tedavi için gittiği doktora eşini öldürmek istediğini, yalan söylediğini, inancı ve güvenini sarstığını, çalışmadığı dönemde yaptığı harcamaları yıllarca öne sürdüğünü, ailesine de hakaret ettiği, iddia edilerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin baba verilmesine, erkek yararına 5.000,00 TL nafaka ile 100.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-davacı kadın cevap ve karşı dava dilekçesinde özet olarak, sorumsuz, düzenli çalışmadığı, baskı uyguladığı, beyin cerrahı olduğu halde çalışmadığı, sorumsuz olduğu, ekonomik ve fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, kendi ve çocuğun hastalığına duyarsız kaldığını ileri sürerek asıl davanın reddine, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince, karşı davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, her bir çocuk yararına 3.500,00 TL nafaka, kadın yararına 200.000,00 TL maddî ve 300.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının müsrif davrandığı, gereksiz harcamalar yaptığı, harcamaları yaparken eşine danışmadığı, lüks nitelikte harcamaları ortak karar almadan yaptığı, ekonomik olarak kendi parası, senin paran algısı ile hareket ettiği, erkeğin ise eşinin hastalığıyla ilgilenmediği, elektrip süpürgesi aldığını duyunca hakaret ettiği, alkolik, hastasın sen diyerek aşağıladığı, müşterek çocuğa da senden ve annenden bıktım şeklinde beyanları olduğu, her ikisinin de karşılıklı saygı, anlayış ve güven duygusunu tesis edemedikleri, güç ve prestij çekişmesine soktukları, her iki tarafında kusuru ile evlilik birliğinin taraflar için çekilmez hal aldığı gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince her iki davanın da kabulüne, tarafların boşanmalarına, ergin olan çocuk yönünden ergin olduğu tarihe kadar aylık tedbir nafakasına, 2003 doğumlu ortak çocuğun velâyetinin babaya bırakılmasına, anne ile kişisel ilişki kurulmasına, velâyeti babaya bırakılan çocuk yararına 1.500,00 TL iştirak nafakasına, erkeğin maddî- manevî tazminat talebi ile kadının maddî tazminat talebinin reddine, kadın yararına 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflarca istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, kusur tespiti, kadının kabul edilen davası, reddedilen tazminat talepleri, ortak konutun kadına tahsisi ve müşterek çocuk Alara için takdir edilen nafakanın başlangıç tarihi ve miktarı yönünden hükmün kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur tespiti, manevî tazminat miktarı ve reddedilen maddî tazminat talebi yönünden kararın kaldırılarak, esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

3.Davalı-davacı kadın tarafından erkeğin istinaf dilekçesine karşı verdiği cevap ve katılma yoluyla istinaf dilekçesinde; erkeğin davasının reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadın tarafından erkeğin istinaf başvuru dilekçesine cevap vermek suretiyle katılma yoluyla istinaf talebinde bulunarak erkeğin davasının kabulünün hatalı olduğunu ileri sürülmüş ise de, erkeğin istinaf başvurusu kadına 25.11.2019 tarihinde tebliğ edildiği, kadının ise istinaf dilekçesine cevabının 19.03.2020 tarihinde ibraz etmiş olduğu, dolayısıyla katılma yoluyla istinaf başvurusunun sürede olmadığı belirtilerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 348 inci maddesi ve 352 inci maddesi gereğince kadının katılma yoluyla istinaf başvurusunun süre yönünden usulden reddine karar verilmiştir.

2.Bölge Adliye Mahkemesi aynı kararla; İlk Derece Mahkemesince kadına kusur olarak yüklenen müsrif davrandığı, gereksiz harcamalar yaptığı, harcamaları yaparken eşine danışmadığı, lüks nitelikte harcamaları ortak karar almadan yaptığı vakıaları ile erkeğe kusur olarak yüklenen kadının hastaneye yattığı süreçte kadınla ilgilenmediği vakıaları ispatlanmadığından taraflara kusur olarak yüklenemeyeceği, İlk Derece Mahkemesinin de kabulünde olan erkeğe ve ailesine mesaj yolu ile hakaret eden kadının az, kadına alkolik diyerek hakaret eden, malların yarı yarıya paylaşılmaması halinde kadın hakkında rapor aldırarak çalışamaz hale getireceğini söyleyen, kızının hastalığı ile gereği gibi ilgilenmeyen erkeğin ise ağır kusurlu olduğu, 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinde yer alan şartların kadın yönünden gerçekleştiği, kadın yararına maddî tazminata hükmedilmesi gerektiği, manevî tazminatın miktarının az olduğu ve çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafaka başlangıç tarihlerinin çocuğun fiilen baba yanında kaldığı 04.01.2018 tarihinden itibaren başlamak üzere düzeltilmesi gerektiği, 4721 sayılı Kanun’un 169 uncu maddesi uyarınca verilen ortak konutun kadına tahsisi kararının boşanma kararının kesinleşmesi ile sona erdiği gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (3) üncü alt bendi gereğince kısmen kabulü ile hükmün bu kısmının kaldırılmasına, gerekçenin erkeğin ağır kadının az kusurlu olduğu şeklinde düzeltilerek, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kadın yararına 70.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata, 04.01.2018 tarihinden itibaren çocuk yararına 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.500,00 TL iştirak nafakasının kadından alınarak erkeğe verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflarca temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kadına yüklediği kusurlarını çıkarılmasının hatalı olduğu, çocuğun masraflarının artmasına karşın nafaka miktarının indirilmesinin hatalı olduğu, kadının tam kusurlu olmasına rağmen lehine tazminata hükmedilmesinin ve erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin, ortak konutun davalıya tahsisinin hatalı olduğu ileri sürülerek kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ve reddedilen tazminat talepleri ile nafaka miktarı ile ortak konutun davalıya tahsisi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın temyiz dilekçesinde özetle, belirlenen kusurlara göre erkeğin tam kusurlu olduğu halde kadına kusur yüklenilmesinin hatalı olduğu, yıllarca psikolojik şiddete uğradığı, hastalığında ilgilenmediği, malların paylaşımına girdiği sabit olduğu halde kadın yararına hükmedilen tazminat miktarlarının hakkaniyete uygun olmadığı ileri sürülerek, kusur belirlemesi, hükmedilen tazminat miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı-davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kabul edilen ve reddedilen tazminatların şartlarının oluşup oluşmadığı ile hükmedilen tazminatlar ile nafaka miktarlarının az olup olmadığı, ortak konutun tahsisinin hatalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci madde, 330 uncu madde, 6100 sayılı Kanun’un 348 inci madde ve 352 inci madde ,369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci ile 371 inci madde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 55 inci madde hükümleri.

3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin aşağıdaki (2) nolu paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun’un 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun’un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden davalı-davacı kadın yararına BOZULMASINA,
2.Davacı-davalı erkeğin tüm, davalı-davacı kadının sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden İlker’e yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde …’a iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.