Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/9880 E. 2023/1299 K. 23.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9880
KARAR NO : 2023/1299
KARAR TARİHİ : 23.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/673 E., 2022/1268 K.
DAVACI-DAVALI : … vekili Av. … vd.
DAVALI-DAVACI : … vekili Av. …
DAVA TARİHİ : 17.11.2016
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/150 E., 2021/230 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı-karşı davacı kadının müvekkilini sürekli yalnız bıraktığını, müşterek evi terk ettiğini, Bodrum’a yazlığa gittiğini, sonrasında arayıp sormadığını, telefonlarına çıkmadığını, müşterek hesaptaki paranın yarısını çektiğini, uzun süre kadınlık görevini yerine getirmediğini, evlilik birliğinin çekilmez hal aldığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına 100.000 TL maddî, 100.000 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı-davalı erkek vekili cevaba cevap ve birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddialarını tekrarla, karşı tarafın iddialarını kabul etmediklerini, zina olgusunu kabul etmemekle birlikte karşı tarafın zina eylemini yıllar önce öğrendiğini ve affettiğini, 6 aylık hak düşürücü sürenin geçtiğini beyan etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı-davacı kadın vekili asıl davaya cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; davacı-karşı davalı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacı-karşı davalı erkeğin müvekkiline karşı ilgisiz ve sorumsuz olduğunu, her gece dışarı çıktığını, müvekkilini aşağıladığını, müvekkilinin trafik kazası geçirdiğini ancak eşine ulaşamadığını, sonrasında eşinin başka bir kadın ile ilişkisi olduğunu öğrendiğini, davacı-karşı davalı erkeğin, müvekkilini tehdit ve hakaretlerde bulunduğunu, başka bir bayanla kendi evinde zina yaptığını, buna çocukları ve komşularının tanık olduğunu iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi uyarınca olmazsa 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkilinin boşanmakla yoksulluğa düşeceğini beyanla müvekkili yararına aylık 5.000,00 TL tedbir nafakası ile 1.000.000,00 TL maddî, 1.000.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Davalı-davacı kadın vekili birleşen davada cevaba cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, davacı-davalı erkeğin zina eyleminin 2 ay önceki somut delillere dayandığını, davacı-davalı erkeğin 14.11.2016 tarihinde müşterek evde zina yaptığını, müvekkilinin ortak hesaptan hakkı olan kısmı çektiğini beyan etmiştir.

III. İlk Derece Mahkemesi KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 25.04.2018 tarihli ve 2016/1011 Esas, 2018/393 sayılı kararı ile davalı davacı kadının kusurunun ispatlanmadığı, buna karşın davacı davalı erkeğin zina eyleminin sabit olduğu gerekçesi ile erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi uyarınca boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 20.000,00 maddî, 25.000,00 manevî tazminata hükmedilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı davalı erkek vekili tarafından hükmün tamamı, davalı davacı kadın vekili tarafından nafaka ve tazminatların miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 03.02.2021 tarih ve 2018/2499 Esas, 2021/193 Karar sayılı kararı ile kadın vekilinin birleşen dava dilekçesinin nafaka ve tazminat istemlerinin açıklama kısmında; “…davacının babadan gelen cüzi miktarda geliri dışında emekli de olmadığını, 2016 Haziran ayından itibaren ayrı yaşadığı da dikkate alındığında, davalının da fevkalede mali olanakları göz önünde bulundurulduğunda, davacıya, boşanmakla yoksulluğa düşecek davacıya ivedi olarak aylık 5.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini” talep etmiş, dava dilekçesinin sonuç kısmında ise 5.000,00 TL tedbir nafakası talep etmiş, asıl davaya cevap dilekçesinde de ” …davacının babadan gelen cüzi miktarda geliri dışında emekli de olmadığını, 2016 Haziran ayından itibaren ayrı yaşadığı da dikkate alındığında, davalının da fevkalade mali olanakları göz önünde bulundurulduğunda mali durumu yeterli bulunduğundan aylık 5.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini” talep ettiği, kadın vekilinin nafakaya ilişkin talebinin hukuki açıdan belirsiz olduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 31 inci maddesi uyarınca yasal gereklilik kapsamında hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde kadına nafaka talebini açıklattırıp yoksulluk nafakası talebinin bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması, yoksulluk nafakası talebi var ise; kadının babadan elde ettiği gelirin ne olduğunun açıklattırılarak araştırılması, dosya içerisin de bulunan 2 farklı TAKBİS sorgusuna göre, üzerine kayıtlı birden fazla taşınmaz bulunduğunun anlaşılması karşısında; kadın adına kayıtlı taşınmazların tapu kaydının getirtilerek, kadının taşınmazlar üzerindeki mülkiyet durumunun belirlenmesi, taşınmazların bedeli ile kiraya verilmesi durumunda getireceği kira gelirinin gerektiğinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle belirlenerek, taşınmaz bedeli ve kira gelirinin kadını yoksulluğa düşmekten kurtarıp kurtarmayacağı değerlendirilerek, karar verilmesi gerekirken, belirsiz talep açıklattırılmadan ve bu konuda eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediği gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre erkeğin sair, kadının ise tüm istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dinlenen tanık beyanlarında tarafların birlikte Bodrum’a gittiği, kadının eşini yalnız bırakmadığı ve beyan ve görüntüler neticesinde başka kadınlarla ilişki iddiasının asılsız olmadığı, ortak hesapta bulunan paranın sadece yarısını kullandığı ve hesap üzerinde işlem yapma yetkisinin bulunması ve kadınlık görevini yerine getirmediği hususunun ispatlanmadığı buna karşın, müşterek çocuk …, babasının telefonda başka bir bayanla “seni seviyorum, senin için uğraşıyorum biliyorsun” diye konuşmalarına şahit olduğu, tanık ….’nin, davacı-davalı erkeğin kendisine, bir bayanla sarılmış vaziyette fotoğraflarını gösterdiği, sevgilisi olduğunu söylediği, 8 yıl başka bir bayanla, 11 yıl başka bir bayanla ve son 2,5 yıldır da fotoğrafını gösterdiği genç bayanla birlikte olduğunu itiraf ettiği yönündeki beyanı, 24.10.2016 tarihinde aile konutu haricinde taraflara ait Talas ilçesinde bulunan daire penceresinden sabah erken saatlerinde bayan siluetini gördükleri ve dairenin bulunduğu binadan sarışın bir bayanla davacı-davalı erkeğin birlikte çıkıp arabasına binip ayrılması, çağla apartmanına ilişkin kamera kayıtlarında birden çok kez davacı-davalı erkeğin aynı sarışın bayanla birlikte giriş çıkışlarının olması ve 14.11.2016 tarihinde müşterek çocuklardan …’nın …’de bulunan müşterek konutta, gece saatlerinde daire içinde bir bayanın olduğunu gördüğü, kadının daire çıkışında elinde bulunan poşetin içerisinde kadın iç çamaşırlarının olduğu, bu poşetin içerisinden sütyenin bile dışarı sarktığı beyan neticesinde erkeğin zina eyleminin sabit olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, erkeğin zinaya ilişkin davranışları nedeniyle eşinin kişilik haklarının saldırıya uğradığı, boşanmakla kadının kocasının maddî desteğini yitireceğinin sabit olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, meydana gelen olayların mahiyeti, kusur durumları ve derecesi, kişilik haklarına yapılan saldırının mahiyeti, paranın alım gücü ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat, hakkaniyet ilkesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesi gereğince davalı-davacı kadının maddî ve manevî tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davacı-davalı erkeğin davasının reddine, davalı-davacı kadının davasının kısmen kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 161 incı maddesi uyarınca boşanmalarına, davalı-davacı kadın yararına aylık 2.500,00 TL tedbir nafakasına, adına kayıtlı taşınmazlar ve kira gelirleri bulunan ve boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği kanaatine varılan kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına yasal koşulları oluştuğu gerekçesiyle 70.000,00 TL maddî, 60.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince hiçbir gerekçe gösterilmeden tedbir nafakasının arttırıldığını, yine gerekçe gösterilmeden tazminatların arttırıldığı, müvekkiline isnat edilen zina eyleminin ispatlanmadığını, kadının davasının reddi ile müvekkilinin davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek, kadının davasının kabulü, reddedilen davası, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tedbir nafakası ve tazminatlar ile reddedilen tazminat talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; maddî ve manevî tazminatın çok düşük belirlendiği, hükmün diğer yönlerinin usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek, maddî ve manevî tazminatın miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin 6100 sayılı Kanun’a uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, mahkemenin kusur belirlemesinde ve delilleri takdirinde isabetsizlik bulunmadığı, bu nedenle kadının boşanmaya neden olan olaylarda kusurunun bulunduğu ispatlanamadığından, asıl davanın reddi ile varlığı ispatlanan zina eylemi nedeni ile zina hukuki sebebine dayalı birleşen davanın kabulünde, boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan özellikle eşlerin barınmasına, geçimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden almak zorunda olduğu amir hükümleri uyarınca, boşanma davasının açıldığı günden, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar davalı-davacı kadın yararına 4721 sayılı Kanun’un 169 uncu maddesi gereğince tedbir nafakasına hükmedilmesinde ve nafaka yükümlüsünün gelirine göre hükmedilen nafakaların miktarında, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren davalı-davacı kadın yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve beklenen menfaatlerin kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince maddî tazminat takdir edilmesinde ve takdir edilen tazminatın miktarında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan davalı-davacı kadın yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince manevî tazminat takdir edilmesinde ve takdir edilen tazminatın miktarında her hangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-davalı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğu belirterek istinaf dilekçelerinde ileri sürülen sebepler ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

2. Davalı-davacı kadın vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğu belirterek istinaf dilekçelerinde ileri sürülen sebepler ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davanın reddi, birleşen davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, davacı-davalı erkeğin zina eyleminin sabit olup olmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusur belirlemesi ile davalı davacı kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası ile tazminatların koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddesi. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı ve 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-davalı erkek vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığına, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun’un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarı yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden davalı- davacı kadın yararına BOZULMASINA,

3.Davacı-davalı erkeğin tüm temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Bülent’e yükletilmesine,

Peşin harcın istek halinde yatıran Ayfer’e iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.