Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/9868 E. 2023/805 K. 01.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9868
KARAR NO : 2023/805
KARAR TARİHİ : 01.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 17. Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüne esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı- karşı davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; tarafların 2012 yılında evlendiklerini, 2013 doğumlu … Artun isimli müşterek çocuklarının bulunduğunu, davalının sinirli, agresif, öfkesini kontrol edemeyen bir kişi olduğunu, müvekkiline fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, aşağıladığını, onur kırıcı davranışlarda bulunduğunu, aşırı şekilde kıskanç ve paranoyak davranışlar sergilediğini, 29.01.2019 tarihinde hakaret edip, çocuğun oyuncak arabasını müvekkilinin kafasına fırlatarak yaralanmasına neden olduğunu iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk, aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile yararına 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı- karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava ile ikinci cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının doğru olmadığını, aksine davacının birlik görevlerini yerine getirmediğini, evin çöp ve kir içinde olduğunu, temizlik yapmadığını, eve alınan yiyecekleri çürüttüğünü, bulaşık yıkamadığını, kişisel bakımını gerçekleştirmediğini, eşine ağır hakaret ve tehditlerde bulunduğunu, geç vakitlerde alkollü mekanlara gittiğini, müşterek çocuğa içki içirip alkollü mekanlara götürdüğünü, eşinin ailesini istemediğini, aşağıladığını, hakaret ettiğini, müşterek haneyi sebepsiz yere terkederek aylarca eve gelmediğini, watshapp üzerinden başka bir erkekle duygusal yazışmalar yaptığını, sosyal medya bağımlısı olduğunu, aşırı savurgan ve lüks yaşantısının bulunduğunu, … isimli kişi ile görüşmesi ortaya çıkınca 19.12.2017 tarihinde gizlice darp raporu temin edip, iftira ettiğini, devamında bir yıl süreyle birlikte yaşadıklarını, 2018 yılının 8 inci ayında Datça’ya tatile gittiklerini eşini affetmiş sayılacağını, çocuğuna sorumluluklarını yerine getirmediğini, çocuğuyla ilgilenmediğini, kadının iki üniversite bitirmesine rağmen çalışmadığını, eve katkıda bulunmadığını, yüksek kiralı yerlerde oturarak, makul bir yere taşınmayı reddettiğini, babasından kalan çok sayıda arsanın bulunduğunu iddia ederek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı- karşı davacı erkeğin, kadına fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığının, sürekli hakaret ettiğinin, davacı karşı davalı kadının ise davalı erkeğe sinkaflı küfürler ettiğinin, “şerefsiz sen adam mısın, erkek misin” dediğinin, birlik yükümlülüklerini ihmal ettiğinin, “seni süründüreceğim” diyerek tehdit ettiğinin sabit olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kadının az erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle; asıl ve karşı davanın boşanma yönünden kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında yatılı kişisel ilişki kurulmasına, kadın yararına aylık 500,00 TL olarak belirlenen tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 700,00 TL’ye yükseltilmesine ve yoksulluk nafakası olarak devamına, müşterek çocuk için aylık 300,00 TL olarak belirlenen tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 400,00 TL’ye çıkartılmasına, karar kesinleşmesinden itibaren iştirak nafakası olarak devamına, birliğin sarsılmasında kadının kusurunun daha ağır ve eşit olmadığı, mevcut ve beklenen menfaatlerinin ve bu olaylar nedeniyle kişilik haklarının zedelendiği anlaşıldığından 13.000,00 TL maddî, 12.000,00 TL manevî tazminatın boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı- karşı davacıdan alınıp davacı- karşı davalıya verilmesine, davalı- karşı davacının velâyet, tedbir ve iştirak nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı- karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur tespitinin doğru olmadığını, şiddet olayının kazayla gerçekleştiğini, kadının da erkeğe hakaret ettiğini, tanıkların davacıda sadece çizik gördüklerini beyan ettiklerini, dosyadaki fotoğrafların makyaj ürünü olduğunu şiddetin erkeğe kusur olarak yüklenmesinin hatalı olduğunu, davacının çocuğu anneannesiyle Datça’ya götürdüğünü baba ile çocuğu görüştürmediğini, şahsi ilişkinin yeterli olmadığını, raporu kabul etmediklerini, velâyetin babaya verilmesi gerektiğini, davacının çalıştığı ve taşınmazları olduğu halde nafaka verildiğini iddia ederek; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesi, kadın yararına hükmolunan nafaka ve tazminatlar yönünden kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ortak çocuğun anne yanında kalmasının fikri, ahlaki ve bedeni gelişimine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı delillerin bulunmadığı, mahkemenin velâyete yönelik kararının doğru olduğu, kişisel ilişki sürelerinin de yatılı olacak şekilde tarafların ve çocuğun durumlarına uygun şekilde düzenlendiği, kadının boşanma davası devam ederken çalışmaya başladığı, 07.02.2020 tarihli ara kararıyla da tedbir nafakasının kaldırılmasına karar verildiği halde, karşı davacı erkekle aynı gelir düzeyine sahip davacı karşı davalı kadın için takdir edilen tedbir nafakasının devam ettiği kabul edilerek karar tarihinden itibaren artırılmasına ve yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesinin doğru olmadığı, kararın diğer yönlerden usul ve esasa uygun olduğu gerekçesi ile; davalı karşı davacı erkeğin kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulüne, kararın hüküm fıkrasının dördüncü paragrafındaki “…davacı/karşı davalı için aylık 500 TL olarak belirlenen tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 700 TL’ye” kısmı ile “…yoksulluk ve” kısımlarının kaldırılmasına, davacı karşı davalı kadının koşulları oluşmayan tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, davalı karşı davacı erkeğin diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının sürekli olmayan günü birlik işlerde çalıştığını, çalıştığı zaman kazancının da yoksulluktan kurtaracak düzeyde olmadığını belirterek; tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddi yönünden temyiz talebinde bulunmuştur.

2.Davalı- karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; ceza dosyasının yeterli incelenmediğini, şiddet olayının kaza ile gerçekleştiğini, kadının da erkeğe hakaret ettiğini, dosyada kadına psikolojik şiddet uygulandığının ispatı olmadığını, velâyetin anneye verilmesinin çocuğun yararına olmadığını, alınan raporun yetersiz olduğu, çocuğun anne tarafından ihmal edildiği, ayrı şehirlerde yaşanılması sebebi ile kişisel ilişkinin de yeterli olmadığı kadın yararına tazminat verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu belirtilerek; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesi, kadın yararına hükmolunan nafaka ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kubulü, kadın yararına tazminat verilmesi ve kadının nafaka taleplerinin reddi kararının şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesi noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 182 nci, 323 üncü, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının …’a yükletilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden …’a yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.