Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/9842 E. 2023/611 K. 15.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9842
KARAR NO : 2023/611
KARAR TARİHİ : 15.02.2023

MAHKEMESİ: … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın erkek vekili tarafından; kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden, kadın vekili tarafından; kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının ve tazminatların miktarı yönlerinden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı erkek vekili tarafından; kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatlar, kadın vekili tarafından ise, tedbir ve yoksulluk nafakasının ve tazminatların miktarı ile tazminatlara faizi işletilmemesi yönlerinden temyiz edilmekle; kesinlik süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut Uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince davalı- karşı davacı kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasının miktarı ve tazminatlara faiz uygulanmamasına ilişkin hüküm davalı- karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davalı- karşı davacı kadın vekilinin, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yönlere ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı- karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı- karşı davacı kadın vekilinin, reddedilen yönler dışındaki temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı- karşı davacı kadının, erkeğin ekonomik gücü üzerinde maddî beklentiler içerisinde olduğunu ve müsrif davrandığını, müvekkilinden hesabına yüklü miktarda para yatırması beklentisi içerisinde olduğunu, müvekkiline ilgi ve sevgisini göstermediğini, müşterek haneyi 7-8 defa terk ettiğini, ağır sinkaflı hakaretlerde bulunduğunu, 2019 yılı Temmuz ayında yine evi terk ettiğini ve ortak konuta dönmediğini, ekonomik ve duygusal şiddete bayramda erkeğin köyünde etrafa duyulacak şekilde devam ettiğini, fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, evi terk ettiğini, akabinde de uzaklaştırma kararı alarak erkeğin ortak konuta dönmesini engellediğini, evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmediğini, sorunların çözümü için müvekkilinden 30.000,00 TL nakit ödeme talep ettiğini belirterek evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, erkek lehine 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin evlenmeden önce müvekkilinin önceki evliliğinden olan çocuklarına güzel bir yaşam sürdürme vaadinde bulunmuş ise de evlendikten sonra çocuklarına evin zorunlu ihtiyaçları dışında hiç bir harcama yapmadığını, kişisel ihtiyaçlarını dahi karşılamadığını, çocuklarının 2013 ve 2015 yılında üniversite eğitimi için başka şehirlerde yaşamaya başladıklarını ve müşterek konuttan ayrıldıklarını, babalarından yetim maaşı aldıklarını, kızı için kira bedelini isteksiz ödediğini, oğlu için ise kira ödemelerini düzensiz bir şekilde yaptığını, bu sebeple şiddetli kavgalar çıkardığını, kadının çalışamıyor oluşunu yüzüne vurduğunu ve küçümsediğini, evin giderleri için adeta yalvarmasının beklendiğini, evi terk etme amaçlı gitmediğini, kızının gösterisini izlemek için evden çıktığını, yanına hiç bir kişisel eşyasını almadığını, bir haftalık bu süreçte kızını arayarak davalı- karşı davacının kendisini aldattığını, kendisinin de bir kadın bulduğunu ve evin ve kendisinin ihtiyaçlarını gördüğüne dair hayal ürünü iddialarını söylediğini, iftara sonucu onuru kırılan müvekkilinin kızının yanında kalmaya devam ettiğini, kişilik haklarına zarar verdiğini ancak daha sonra bir şans vermek adına müşterek konuta döndüğünü, erkeğin hiç bir zaman sorumluluk sahibi bir eş olmadığını, kızının hiç bir törenine ve gösterisine katılmadığını, fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, hakaret ve küfürler ettiğini, hem kendisine, hem de çocuklara karşı baskıcı davrandığını, asıl davanın reddine, evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, kadın lehine aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile en yüksek faiziyle birlikte 70.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının eşinin rızası hilafına uzun süreler evden ayrıldığı, eşinin misafirlerine iyi davranmadığı, erkeğin ise eşine şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, evlilik birliğinin sarsılmasında kadının az, erkeğin ise ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, kadın lehine aylık 750 tedbir nafakasına, iki yıllık bedele tekabül eden toptan 18.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 40.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı erkek vekili, gerekçenin hukuken dayanaksız ve eksik olduğunu, iddiaların doğru olmadığını, sadece tanık beyanlarıyla karar verilmesinin hatalı olduğunu, kadın yararına tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilin tazminatları ödeme gücünün olmadığını belirterek kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı-karşı davacı kadın vekili, müvekkilinin kusursuz olduğunu, yoksulluk nafakasına toptan hükmedilmesine bir itirazların olmadığını, ancak yoksulluk nafakası ve tazminat miktarlarının az olduğunu, erkeğin hiç bir iddiasını ispat edemediğini belirterek kusur belirlemesi, toptan yoksulluk nafakasının ve tazminatların miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince davalı-karşı davacı kadının “eşinin misafirlerine iyi davranmadığı” gerekçesiyle kusurlu bulunduğu belirtilmiş ise de, erkeğin vekilinin karşı davaya ilişkin cevap dilekçesinin süresinde olmadığı, bu nedenle bu dilekçedeki bu iddianın kusurun tespitinde dikkate alınamayacağı, kaldı ki bu kusur ve kadına yüklenen diğer kusur olan “eşinin haberi ve rızası dışında uzun süreler evden ayrılmak” şeklindeki kusura ilişkin iddia edilen eylemlerin eski tarihli olup, af/hoşgörü kapsamında kaldığı, boşanmaya esas alınamayacağı, 12.08.2019 tarihli olay ve devamında yaşanan süreçte meydana gelen eylemleri sebebiyle boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının ise kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle kadının kusur tespitine ve derecesine yönelik istinaf başvurusunun kabulüne ve kusur gerekçesinin düzeltilmesine, evlilik süresi dikkate alındığında irat şeklinde yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekirken koşulları oluşmadığı halde toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin doğru olmadığı ve yoksulluk nafakası miktarının az olduğu, kadının bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile kadın lehine aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına hükmedilen manevî tazminat miktarının az olduğu gerekçesiyle kadının bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile kadın lehine 35.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tüm, kadının diğer istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin ekonomik ve sosyal durumunun yeterince araştırılmadığını, süresiz nafakaya hükmedilmesinin, manevî tazminat miktarının artırılmasının hatalı olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; yoksulluk nafakası ile kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı- karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde tedbir nafakasının artırılması talebi olmadığından bu konuda karar verilmesinin doğru olmadığını, her aşamada tedbir nafakasının artırılmasının talep edilebileceğini, istinaf dilekçesinde belirtilmese de faiz talebinin tazminatların ayrılmaz parçası olduğunu, nafakaların ve tazminatların miktarının az olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarı, tazminatlara faiz uygulanmaması yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında karşılıklı görülen boşanma davasında Bölge Adliye Mahkemesince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak inceleme yapılıp yapılmadığı, kadın lehine maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, yoksulluk nafakasının ödenme şekli ile yoksulluk nafakası ve tazminatların miktarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı maddesi, 4 üncü maddesi, 6098sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 inci ve 51 inci maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 355 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince, tarafların evlilik süreleri, her iki tarafın ikinci evliliği olması ve ortak çocuklarının bulunmayışı dikkate alınarak davalı- karşı davacı kadın lehine 18.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına karar verilmiş, karara karşı davalı- karşı davacı kadın tarafından yoksulluk nafakasının miktarı yönünden de istinaf başvurusunda bulunulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince kadın lehine aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir. 6100 sayılı Kanun’un 355 inci maddesinde istinaf incelemesinin, kamu düzenine aykırılık görülen haller dışında, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı düzenlenmiştir. Yapılan incelemede, davalı- karşı davacı kadın vekilinin istinaf dilekçesinde yoksulluk nafakasının toptan ödenmesine itirazı olmadığını açıkça belirttiği, yoksulluk nafakasının sadece miktarına itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla, 6100 sayılı Kanun’un 355 inci maddesinde öngörüldüğü üzere, yoksulluk nafakasının toptan şeklinde hükmedilmesine itiraz edilmediği ve toptan şeklinde hükmedilmesinin dosya kapsamına uygun olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve miktar yönünden yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı- karşı davacı kadın vekilinin tazminatlara faiz uygulanmaması ve tedbir nafakasının miktarına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2. Davalı- karşı davacı vekilinin diğer, davacı- karşı davalı vekilinin tüm hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

a)Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların yoksulluk nafakasının miktarına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

b) Taraf vekillerinin bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin Kenan’a yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran …’a geri verilmesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.