YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9730
KARAR NO : 2023/236
KARAR TARİHİ : 17.01.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin müvekkilinden sürekli para elde etmeye çalıştığını, müvekkilinin param yok dediğinde evde ciddi kavgalar yaşadıklarını, davalının temizlik ve yemek yapmadığını, müvekkiline ağır hakaretler ettiğini, müşterek konuttan kovduğunu, davalının kendisine zarar vermesinden çekinen müvekkilinin müşterek konutu terk etmek zorunda kaldığını, davalının olumsuz ve anlamsız eylemleri sonucu müvekkilinin ruh sağlığının bozulduğunu, müvekkilinin önceki evliliklerinden olan çocuklarını istemediğini, müvekkilinin eşyalarını topladığını fark edince davalı kadının polis çağırdığını iddia ederek evlilik birliğini temelinden sarsıldığını bu nedenle boşanmalarına müvekkili lehine 40.000,00-TL manevî tazminata 50.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı erkeğin üçüncü evliliği olduğunu, davacının geçimsiz ve herşeyden sorun çıkaran bir mizaca sahip olduğunu, davacının kendi ailesinden kimsenin evine gelmesine müsaade etmediğini, evlilik birliği içerisindeki üzerine yüklenmiş olduğu görevleri yerine getirdiğini, evin temizlik ve yemek işlerini eksiksiz olarak yaptığını, davacının emekli öğretmen olduğunu, kendisi ev hanımı olduğu için evin ihtiyaçlarını görmek için davacıdan para istemesinin doğal olduğunu, teyzesine gitmemesi konusunda aralarında çıkan tartışma sonrasında kavgayı büyütüp evdeki eşyaları toplayıp gitmek istediğini, olayın polise intikal ettiğini, emniyette olayan yatıştığını, daha sonra davacının evdeki eşyaları toplayıp gittiğini, kendi öz çocuğunu bile düşünmediğini, evin elektrik su aboneliğinin davacıya ait olması nedeniyle kestirdiğini beyan ederek evlilik birliğinin sarsılmasında davacı erkeğin kusurlu olduğu bu nedenle müvekkili lehine 1.000,00 TL tedbir nafakası verilerek davanın reddine hükmedilmesini, boşanmaya karar verilirse 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminatın müvekkili lehine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasındaki evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenilmeyecek derecede temelinden sarsılmış olup, evlilik birliğinin devamında korunmaya değer bir menfaat kalmadığı, davalı erkeğin eşini ailesi ile görüştürmediği, eşinin ailesinin evlerine gelmesini istemediği, evi terk ederek birlik görevlerini yerine getirmediği, elektrik, su faturaların ödenmemesi nedeniyle müşterek konutun elektrik ve suyunun kesildiği, davacı kadının ise evin yemek ve temizlik gibi işleri ile ilgilenmeyerek birlik görevlerini ihmal ettiği, hakaret ettiği, meydana gelen geçimsizlikte tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile davanın kabulüne, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına kadının yoksulluğa düşeceği, sosyal-ekonomik durumu, kadının zorunlu ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi gereği kadına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle kadın için aylık 450,00 TL tedbir, 750,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; davacının davasını ispat edemediğini, davacı tanıklarının taraflı olup, beyanlarının çelişkili olduğunu, kusurun davacıdan kaynaklandığını beyan ederek davacının davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin usul veya yasaya aykırı olduğunu beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, tanık beyanları, olayların gelişimi ile tüm dosya kapsamına göre davalı kadının da; evin yemek ve temizlik işlerini gereği gibi yapmamak sureti ile birlik görevlerini ihmal ettiği, eşine hakaret içerikli sözler söylediği, davalı kadının kusurlarının davacı erkekçe ispat edildiği, davacının sürekliliğe dayanması nedeni ile kadına yüklenen kusurların davacı erkekçe affedildiği veya en azından hoşgörü ile karşılandığının kabul edilemeyeceği, bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklı olup, tarafların eşit kusurlu olduğu, Mahkemenin davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakaların miktarına yönelik kararı isabetli olduğundan kadının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını aynen tekrar ederek davacının davasını ispat edemediğini, davacı tanıklarının taraflı olup, beyanlarının çelişkili olduğunu, kusurun davacıdan kaynaklandığını, davalının kusurunun ispat edilemediğini, tamamen kusurlu olan davacının davasının kabulü yönünden temyiz talebinde bulunarak Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık ve hüküm, açılan boşanma davasında taraflar asında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte davalı kadından kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, davacı erkeğin boşanma davasının kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi hükümleri, 4721 Türk Medeni Kanun’un (4721 sayılı kanun) 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası hükümleri, 174 üncü, 175 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
3.4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun’un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen “hakkaniyet kuralları” da dikkate alınarak davalı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının, kusur belirlemesi, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda (2), (3) numaralı paragraflarda belirtildiği kusur belirlemesi, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi yönlerinden BOZULMASINA,
3.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.01.2023
tarihinde oy birliğiyle karar verildi.