Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/9721 E. 2023/780 K. 28.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9721
KARAR NO : 2023/780
KARAR TARİHİ : 28.02.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacı kadın vekili dava dilekçesinde ve süresinde verdiği cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı erkeğin belirli bir işi olmadığından huzursuzlukların baş gösterdiğini, müvekkilinin böbrek rahatsızlığına yakalandığını ve yıllarca tedavi gördüğünü, 23.06.2017 tarihinde nakil ameliyatı olduğunu, bu süreçte davalı erkek ve ailesinin müvekkili ile ilgilenmediği gibi hiç destek de olmadıklarını, davalı erkeğin müvekkilini aldattığını; aldattığı kadın tarafından müvekkiline mesajlar, fotoğraflar ve videolar gönderildiğini; davalı erkeğin bu kadının facebookta paylaştığı fotoğraflarına ve durum güncellemelerine iltifatlı yorumlar yaptığını, bu kadınla yan yana olan bir fotoğrafını facebookta profil fotoğrafı yaptığını iddia ederek tarafların zina, olmadığı takdirde evlik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, müvekkili için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına 30.000,00 TL maddî tazminat ile 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı erkek vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, davacı kadının müvekkiline topograf mesleğini öğrenmesinde destek olmadığını, işinden dolayını müvekkilini aşağıladığını, müvekkilinin ailesinin davacı kadının sürekli yanında olmak istediğini ancak davacı kadının onları kovarak yardımını geri çevirdiğini, dava dilekçesinde bildirilen facebook hesapları, fotoğraf ve videoların müvekkiline ait olmadığını, fotoğraf veya videolarda müvekkil olduğu belirtilen kişilerin de müvekkili olmadığını, tarafların mutlu giden evliliğindeki en büyük sorunun müvekkilinin yurt dışından gönderdiği paraları davacı kadının kendi ailesine vermesi olduğunu iddia ederek ve savunarak tarafların boşanmalarına karar verilmesini ve müvekkili yararına 25.000,00 TL maddî tazminat ile 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin evlilik birliği içinde yurt dışında olduğu dönemde davacıyı başka bir kadınla aldattığı, davacının delil listesi ekinde sunduğu fotoğraflar ve CD’de davalı erkeğin dava dilekçesinde bahsi geçen kadınla sosyal medya yazışmalarının bulunduğu, yine aynı kadınla yatakta, öpüşürken ve günlük hayatta çekilmiş fotoğrafların bulunduğu; görgüye dayalı olarak beyanda bulunan bir kısım tanıkların davalı erkeğin evlilik birliği içinde başka bir kadınla birlikte çekilmiş fotoğrafını sosyal medyaya koyduğuna, davalı erkeğin birlikte olduğu kadının davacıya hem mesaj attığına hem de davalı erkek ile fotoğraflarını attığına şahit oldukları belirtilerek davalı erkeğin evlilik birliği içinde sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 185 inci maddesi kapsamında kusurlu olduğu, zina eyleminin sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi uyarınca zina sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğunun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakası ile aylık 550,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir nafakasına, davalı erkeğin dava süresince çalıştığının ancak 2019 Kasım ayı itibariyle çalışmadığının ve düzenli bir gelirinin bulunmadığının tespit edildiği gerekçesiyle kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiş; kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili; manevî tazminat miktarı ile tedbir ve iştirak nafakalarının miktarlarının az olduğunu, erkeğin çalıştığını, yoksulluk nafakası talebinin reddinin hatalı olduğunu belirterek; yoksulluk nafakası talebinin reddi ile manevî tazminat ve nafaka miktarları yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili; davacı kadının sunduğu fotoğraf ve görüntülerdeki kişinin müvekkili olmadığını, bu hususta inceleme yapılmadığını, zina olgusunun ispatlanmadığını, tarafların evliliğindeki en büyük sorunun müvekkili tarafından kadına gönderilen paraların kadın tarafından kendi ailesine verilmesi olduğunu, kadının banka hesap hareketlerinin getirtilmesini talep etmelerine rağmen bu yönde araştırma yapılmadığını, müvekkilinin işsiz olduğunu, tazminatların ve nafakaların kaldırılması gerektiğini, fahiş miktarlarda tazminat ve nafakaya hükmedildiğini, müvekkilinin kusursuz olduğunu, davanın kabulünün doğru olmadığını belirterek; eksik inceleme, davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince yapılan ön inceleme duruşmasında, uyuşmazlığın 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası olarak nitelendirildiği, hâkim tarafından yapılan nitelendirmeye tarafların bir itirazının bulunmadığı, tutulan tutanağı her iki taraf vekilinin de imzaladığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 140 ıncı maddesi dikkate alınarak İlk Derece Mahkemesince delillerin 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesine göre değerlendirilip karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, toplanan delillere göre davalı erkeğin evlilik birliği içerisinde sadakat yükümlülüğüne uymadığı, evlilik birliğinin davalının kusurlu hareketleriyle temelinden sarsıldığı, davacı kadına yüklenebilecek herhangi bir kusurun ispatlanamadığı gerekçesiyle davalı erkeğin zina sebebiyle boşanma kararı verilmesine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, bu konuda yeniden düzenleme yapılarak davacı kadın tarafından açılan davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına karar verilmiş; İlk Derece Mahkemesince davalı erkeğin 2019 yılı Kasım ayı itibariyle çalışmadığı, düzenli bir gelirinin bulunmadığı dikkate alınarak davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verildiği; ancak davalı erkeğin dosya içerisine alınan SGK hizmet dökümüne göre çalışmaya başladığı ayrıca çalışmasına engel bir rahatsızlığı bulunduğunun iddia ve ispat edilemediği, davalı erkeğin en azından asgari ücret düzeyinde bir gelirinin olduğu gerekçesiyle kadının reddedilen yoksulluk nafakası talebine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, bu konuda yeniden düzenleme yapılarak kadın yararına aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmiş; erkeğin kusur belirlemesi ile maddî ve manevî tazminat miktarlarına yönelik istinaf başvuruları ile kadının manevî tazminat ve iştirak nafakası miktarlarına yönelik istinaf başvuruları esastan reddedilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili; müvekkilinin istinaf başvurusunun kısmen esastan reddinin hatalı olduğunu, erkeğin istinaf başvurusunun kısmen kabul edilmesinin hatalı olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesince boşanma sebebinin değiştirilmesine ve müvekkili lehine yoksulluk nafakasına hükmolunmasına rağmen kararda diğer hükümlere yer verilmediğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 297 inci maddesinin ikinci fıkrasına aykırı olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla müvekkili lehine vekâlet ücreti belirlenmediğini, ön inceleme tutanağının karar kısmında zina sebebiyle boşanma talep edildiği hususunun yazılmamasının maddî hatadan kaynaklandığını, ön inceleme duruşmasında dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesini tekrarladıklarını beyan ettiklerini, davanın öncelikle 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesine dayalı olarak zina nedeniyle boşanma davası aksi takdirde 166 ıncı maddesine dayalı olarak evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası niteliğinde olduğunu, zina sebebiyle boşanmaya hükmedilmesi gerektiğini, müvekkili ile ortak çocuk yararına hükmolunan tedbir nafakaları ile iştirak nafakasının az olduğunu, manevî tazminatın az olduğunu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının; davanın zina sebebine dayalı olarak kabul edilmemesi, fer’i hükümlerin Bölge Adliye Mahkemesi kararında yeniden düzenlenmemesi, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibarıyla vekâlet ücretine hükmolunmaması, manevî tazminat miktarı, tedbir ve iştirak nafakalarının miktarları yönünden bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili; müvekkilinin istinaf başvurusunun kısmen esastan reddinin hatalı olduğunu, kadının istinaf başvurusunun kısmen kabul edilmesinin doğru olmadığını, müvekkilinin sabit bir işi olmadığını, kadının çalıştığını, kadın yararına yoksulluk nafakasın hükmedilmesi şartlarının oluşmadığını belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının; eksik inceleme, davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; boşanma davasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, eksik inceleme ile hüküm tesis edilip edilmediği, Bölge Adliye Mahkemesince boşanma sebebi değiştirilerek yeniden boşanma hükmü kurulduğunda fer’i hükümlerin yeniden düzenlenmesinin gerekli olup olmadığı, davanın hangi hukuki sebebe dayalı olarak açıldığı; kadına maddî ve manevî tazminat ile tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği; ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, tazminatların ve nafakaların miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi. 6100 sayılı Kanun’un 140 ıncı maddesi, 297 nci maadesi, 323 üncü maddesi, 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi, 359 uncu maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesi, 371 nci maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.6100 sayılı Kanun’un 140 ıncı maddesinde hâkimin ön inceleme duruşmasında, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için gerekli görürse tarafları dinleyeceği; daha sonra, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit edeceği; tarafların sulh veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edileceği, bu tutanağın altının duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanacağı; tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütüleceği düzenlemesine yer verilmiştir. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde tarafların 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesine göre boşanmalarına, olmadığı takdirde 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına göre boşanmalarına karar verilmesini talep etmiş; her iki taraf vekilinin de hazır bulunduğu 11.11.2018 tarihli ön inceleme duruşmasında dava dilekçelerini aynen tekrar ettiklerini beyan etmiştir. İlk Derece Mahkemesi ön inceleme duruşma tutanağının ara kararlara ilişkin bölümünün birinci bendinde davanın konusunun evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma olduğu şeklinde uyuşmazlık tespiti yapmış, ön inceleme tutanağı her iki taraf vekili tarafından imzalanmıştır. Davacı kadın vekilinin ön inceleme duruşmasındaki beyanıyla ön inceleme duruşma tutanağındaki uyuşmazlık tespiti arasında hangi hukuki sebebe dayalı olarak boşanma talep edildiği noktasında çelişki mevcuttur. O halde ön inceleme duruşma tutanağındaki bu çelişki giderilerek ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

3.Kabule göre de; Bölge Adliye Mahkemesince yeniden boşanma hükmü kurulduğu halde boşanmanın fer’îleri hakkında açıkça karar verilmemesi doğru görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarıyla davalı erkek vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde yatıranlara iadesine,

28.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.