Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/9705 E. 2023/311 K. 18.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9705
KARAR NO : 2023/311
KARAR TARİHİ : 18.01.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.
Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.
Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.
Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının müvekkiline ağır hakaretlerde bulunduğunu, ilgisiz davrandığını, sosyal medyada çok vakit geçirdiğini, ailesini ve çocuğu ihmal ettiğini, evlilikten doğan vazifelerini yerine getirmediğini, davalının müvekkilini başka bir erkek ile aldattığını, evi terk ederek başkası ile zina halinde yaşadığını iddia ederek zina nedeniyle, kabul görmez ise şiddetli geçimsizlik nedeniyle tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, müşterek çocuk lehine 1.000,00 TL tedbir-iştirak nafakasına, müvekkili lehine 30.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadına 09.04.2018 tarihinde tebliğ edilen dava dilekçesine 20.02.2019 tarihinde vekili ile verdiği cevap dilekçesinde; davacının beyanlarını kabul etmediklerini, tarafların 2013 yılında evlendiğini, bir müşterek çocukları olduğunu, tarafların arasında fikir ve düşünce farklılıklarının olduğunu, davalının evlilik birliğinin yüklemiş olduğu sorumlulukları yerine getirmediğini beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı kadının evi terk ettiği, … isimli kişi ile yaşayarak sadakat yükümlülüğü ihlal ettiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı kadının tam kusurlu, davacı erkeğin ise kusursuz olduğu gerekçesi ile davanın kabülü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin davacı babaya verilmesine, davalı anne ile şahi ilişki tesisine, müşterek çocuk lehine aylık 200,00 TL iştirak nafakası ile 10.000,00 TL maddî tazminat ve 10.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili, davacının evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, başka kadın ile aldattığını, şiddet uyguladığını, müvekkilinin eski eşinden olan çocuklarına kötü davrandığını, müvekkilinin sadece evden ayrıldığı için tam kusurlu kabul edildiğini, eksik araştırma ile karar verildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının İlk Derece Mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, boşanmaya neden olan olaylarda davalının tam kusurlu olduğu, tarafların boşanmalarına dair kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, evlilik süresi, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre, İlk Derece Mahkemesince davacı lehine takdir edilen maddî-manevî tazminat miktarları ile iştirak nafakası miktarlarının makul olduğu, müşterek çocuğun yaşı, uzman raporu kapsamı, uzman görüşü, çocuğun üstün yararı gereğince velâyetin babaya verilmesine ilişkin kararın doğru olduğu gerekçesi ile davalının istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir .
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, davacının evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, başka kadın ile aldattığını, şiddet uyguladığını, müvekkilinin eski eşinden olan çocuklarına kötü davrandığını, müvekkilinin sadece evden ayrıldığı için tam kusurlu kabul edildiğini, eksik araştırma ile hüküm kurulduğunu beyanla kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; davanın kabulü, boşanma, kusur tespiti, velâyet, tedbir ve iştirak nafakası, maddî ve manevî tazminat yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü, hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve iştirak nafakasının verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının yüksek olup olmadığı ve velâyet noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesi, 182 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 336 ncı ve 337 nci maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davalı kadının ablama gidiyorum diyerek müşterek konutu terk edip … iline gitmek suretiyle güven sarsıcı davranış içerisinde bulunduğu ve evlilik birliği yükümlülüklerini yerine getirmediği, davalı kadının … ile birlikte yaşadığının ise ispatlanamadığı ve mahkemece davalı kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, yine de mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusur durumları dikkate alındığında, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı kadının tam kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.