YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9648
KARAR NO : 2023/3800
KARAR TARİHİ : 11.07.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1704 E., 2022/1278 K.
HÜKÜM/KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/180 E., 2021/123 K.
Taraflar arasındaki bağıştan rücu nedeniyle ziynetlerin aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde bedel iadesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, davacının eski eşi olduğunu, tarafların … Aile Mahkemesi’nin 11.04.2019 tarihli, 2017/250 Esas ve 2019/331 Karar sayılı kararı ile boşandıklarını ve kararın 15.01.2020 tarihinde kesinleştiğini, işbu kararda davalının tam kusurlu bulunduğunu, davacıyı aldattığı ve sadakatsizlik eyleminde bulunduğunun karar ile sabit olduğunu ve görülen davada davalının davacıya tazminat ödemesine hükmedildiğini, bu nedenle davacının, davalıya düğünde taktığı ve sonradan aldığı bağışlama niteliğindeki davalıda kalan ziynet eşyalarının bağışlamadan dönme hükümleri gereğince, ziynet eşyalarının varsa aynen iadesini mümkün olmadığı takdirde 218.213,00 TL olan bedelinin 15.02.2020 tarihli ihtarname tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya iadesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde özetle; tarafların, evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşandıklarını, boşanma gerekçesinin, davalının sadakatsiz eylemleri olmadığını, bu nedenle davacının bu konudaki iddialarının haksız ve yersiz olduğunu, yine davacının düğünde taktığı ve sonradan aldığı ziynet eşyaları iddiasını da kabul etmediklerini, böyle ziynet eşyaları varsa bunların müvekkilinde kalmasının söz konusu olmadığını, varsa da ziynet eşyalarının müvekkiline ait olması gerektiğini, ayrıca davanın … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açıldığını, davanın konusu itibariyle görevli mahkemenin … Aile Mahkemesi olduğunu, davanın görevsiz mahkemede açıldığı için görevsizlik kararı ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bağıştan rücu nedeniyle altınların iadesi ya da bedelinin ödenmesi talebinin, boşanmanın eki niteliğinde olmayıp 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (6098 sayılı Kanun) gereğince genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemelerinde çözümlenmesi gereken bir uyuşmazlık olduğundan, davalı vekilinin görev itirazının reddine karar vermek gerektiği, ayrıca davanın, boşanma kararının kesinleştiği tarih olan 15.01.2020 tarihinden itibaren bağıştan rücu için 6098 sayılı Kanun’un 246 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, boşanma dava dosyasından davalının, başka bir erkekle ev tutması ve olağanın üzerinde sıklıkla telefon görüşmesi yapmasının 6098 sayılı Kanun’un 295 inci maddesi gereğince bağışlayan davacıya karşı kanundan doğan yükümlülüklere önemli ölçüde aykırı davranıldığı vicdani kanaate ulaşıldığı, davacının talep ettiği altınların boşanma dava dosyasında cevap dilekçesi ile kadın tarafından belirtilerek kendisine verildiğini kabul ettiği, bir kısım tanık beyanları ile ziynetlerin bulunduğu kasanın anahtarının davalıda olduğu, taraflar ayrıldıktan sonra eve gittiklerinde anahtar kendilerinde bulunmadığından kasayı çilingir marifetiyle açtırdıkları ancak kasanın boş olduğunu gördükleri, bir kısım davalının kendi tanıklarının kadının altınları satarak bankaya yatırdığı söylediği beyanları, kadının, dava konusu edilen ziynet eşyalarının varlığını ve evden ayrılırken bunların zorla elinden alındığını ve yanında götürmesine engel olunduğunu ispat etmesi gerektiğinden ve davalının da dosya kapsamında bunu ispat edecek bir delil sunmadığından dava dilekçesi ekinde sunulan tüm ziynetlerin davalı kadında bulunduğu kanaatinin oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulü ile, 218.213,00 TL alacağın 15.02.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davada konu itibariyle görevli mahkemenin aile mahkemesi olduğunu, bağışlamadan dönme sebeplerinin oluşmadığını, davacının dinlettiği tanıkların çok yakınları olduğundan beyanlarına itibar edilmemesi gerektiği, alınan bilirkişi raporunun kuşku uyandırdığı, yasal şartlara uymayan rapora dayanılarak karar verilemeyeceğini, davacının davasını ispat edemediğini beyan ederek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede bakıldığı, aile mahkemesinin görevli olduğu, boşanma davası gerekçesinin evlilik birliğinin sarsılması olup bağışlamadan rücunun şartlarının oluşmadığı, davacının yakınları olan tanık beyanlarına itibar edilmemesi gerektiği, davanın ispat edilemediği, eğer takılar varsa bunların zaten kadının hakkı olacağı, evden uzaklaştığı dönem eve başkalarının girmiş ve altınları almış olabileceği, bilirkişi raporunun şüphe uyandırdığını belirterek; kararın bozularak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tarafından açılan bağıştan rücu sebebi ile alacak davasında ispat külfetinin hangi tarafta olduğu, bağıştan rücu ve ziynetlerin iadesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Kanun’un 295 inci maddesi, 296 ncı maddesi, 297 nci maddesinin birinci fıkrası, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 1 inci, 2 nci, 6 ncı, 220 nci, 222 nci maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.