Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/9523 E. 2023/2445 K. 17.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9523
KARAR NO : 2023/2445
KARAR TARİHİ : 17.05.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/732 E., 2022/920 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile gerekçenin düzeltilmesi ile, sair istinaf istemlerinin esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kırıkkale 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/566 E., 2019/790 K.

Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi konulması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince ipoteğin kaldırılması davasının reddine, aile konut şerhi konulması davasının açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin düzeltilmesine, sair istinaf istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile ailesi tarafından aile konutu olarak kullanılan mülkiyeti davalı eş Serdar’a ait bağımsız bölüm üzerine Bemateks Tekstil Paz. San. ve Dış Tic. A.Ş. lehine ipotek tesis edildiğini, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 194 üncü maddesi gereğince aile konutu üzerinde ipotek kurulurken tapu maliki olmayan eşin açık rızasının bulunması gerektiğini, ancak rıza alınmadan ipotek tesis edildiğini belirterek taşınmazın aile konutu olduğunun tespitine, tapuya aile konutu şerhinin konulmasına ve davalı şirket lehine konulan ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazda aile konutu şerhi bulunmadığını, tarafların yerleşim yerinden farklı bir adreste bulunan taşınmaz üzerine müvekkili lehine ipotek tesis edildiğini, davaya konu ipotek işleminin davacı … ve Bemateks arasında addolunan ve diğer davalı …’ın garantör kefil sıfatıyla imzaladığı bayilik sözleşmesi kapsamında ve bayilik sözleşmesiyle aynı gün tesis edildiğini, davacının ipoteği bilmediğini ileri sürmesinin hayatın olağan akışına ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, tapuda şerh olmadığı için tapuya … ilkesinin söz konusu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalılardan Serdar davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ipotek tesisinin sözleşmeye dayalı bir işlemden kaynaklandığı, davacı …’in bizzat kendisinin sözleşmenin bir tarafı olduğu, davalı eşi Serdar’ın bu sözleşmede garantör kefil olarak imzasının olduğu, sözleşme içerisinde teminat gösterilmesi zorunluluğu olduğu, sözleşme tarihi ile aynı gün içerisinde davalı … tarafından ipotek tesisinin kurulduğu, bu teminat dışında sözleşmeye uyan başka bir teminatın taraflar tarafından dava dosyasına sunulmadığı, ayrıca davalı BEMATEKS tarafından Küçükçekmece 1. İcra Dairesinde 2017/2708 nolu icranın usulüne uygun yapılarak kesinleştiği, bu dosyada tebligatın bizzat davacı …’e yapıldığı, icranın satış avansının süresinde yatırılmadığı için satışın düştüğü anlaşılmakla davacının bu icra takibini bilmeme gibi bir durumunun söz konusu olmadığı ve bu süreçte her hangi bir dava açmadığı veya talepte bulunmadığı, davalı BEMATEKS’in kötü niyetli olduğunun ispatlanmadığı, davacı …’in daha önceden yapılan icra takibi dolayısıyla taşınmaz üzerinde ipotek olduğunu en geç bu tarihte öğrendiği, ancak ilk icra takibi düştükten sonra Kırıkkale 1.İcra Müdürlüğü tarafından yapılan ikinci icra takibine kadar bu duruma itiraz etmediği dolayısıyla iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle ipoteğin kaldırılması talebinin reddine, davacının aile konuta şerhi verilmesi talebini ise, davacıya 18.09.2018 tarihli tensip zaptı ile aile konutu şerhi talebinin maktu harca tabi olduğu ve tensip zaptının kendisine tebliğden itibaren bir hafta içerisinde bu harcın yatırılması gerektiği bildirilip, yatırmadığı takdirde davanın açılmamış sayılacağı ihtar edildiği halde, davacının bu talebini süresi içinde harçlandırmadığı gerekçesiyle davacının aile konut şerhi konulması davasının açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın aile konutu niteliğinde olduğunu, davalı eşin dava konusu taşınmaz üzerinde diğer davalı şirket lehine ipotek tesis ettiğini, bu işlem sırasında davacı eşin açık rızasının alınmadığını, açık rıza alınmadan yapılan işlemin geçersiz olduğunu, bu durumda ipoteğin kaldırılması davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek reddedilen ipoteğin kaldırılması davası yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı eş adına tapuda kayıtlı dava konusu taşınmaz üzerinde davacı …’in alacaklı Bemateks Tekstil Pazarlama Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş. ile imzalamış olduğu bayilik sözleşmesi dolayısıyla 23.12.2013 tarihinde 140.000,00 TL bedelli davalı şirket lehine, 1. derecede ve 1. sırada hüküm ifade etmek üzere ipotek tesis edildiği, iş bu ipotek bedeli 01.12.2016 tarihinde 60.000,00 TL ilave ile 200.000,00 TL ipotek bedeline çıkartıldığı, ipotek tesis belgesinde davalı eşin adresi ile dava konusu taşınmazın adresinin birbirinden farklı olduğu, taşınmazın ipotek tesis tarihinde aile konutu olduğunun ispat külfetinin davacıya ait olduğu, ancak davacı tarafından taşınmazın ipotek tesis tarihinde aile konutu olduğu ispatlanmadığı gibi, ipoteğin davacının kendi iş yeri için, bizzat kendisinin davalı şirketten kullandığı kredi borcunun teminatını teşkil etmek üzere tesis edildiği, kredinin teminatının dayanağı olan bayilik sözleşmesinde davacı taraf olup, davacının kendi imzasının ve davalı eşin kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, bu sözleşmede teminat alınacağının da belirtildiği, sözleşme ile aynı gün ipotek tesis işleminin de yapıldığı, bu durumda davacının açık rızası alınmadan yapılan işlemin geçersizliğini ileri sürmesinin … niyetle bağdaşmayacağı, işlemlerin yukarıda açıklanan şekilde olduğunu baştan beri bilen davacının, lehine ipotek tesis edilmiş olan şirket tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle takip başlatılması üzerine, devir işlemine olur vermediğini ileri sürmesinin ve 4721 sayılı Kanun’un 194 üncü maddesinin birinci fıkrasının sağladığı haktan yararlanmasnın aynı Kanun’un ikinci maddesinde yer alan dürüstlük kuralına aykırı olduğu, gerçekleşen bu durum karşısında ipotek tesis tarihinde aile konutu olduğunun ispatlanmaması ve şirket lehine taşınmaza konulan ipotek işlemine davacının açık rızasının bulunduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle ipoteğin kaldırılması davasının reddine karar verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince verilen ret kararının isabetli olduğu ancak gerekçenin yukarıda gösterildiği şekilde düzeltilmesi gerektiği belirtilerek davacının gerekçeye ilişkin istinaf talebinin kabulüne, gerekçenin düzeltilerek ipoteğin kaldırılması davasının reddine, davacının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde de belirttiği sebeplerle kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi konulması istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 … maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 194 üncü maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 … maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 … maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.