Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/9517 E. 2023/276 K. 18.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9517
KARAR NO : 2023/276
KARAR TARİHİ : 18.01.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ( 4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrasına göre açılan karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı karşı davacı erkeğin, sorumsuz harcamaları nedeniyle çok defa icra takibine maruz kaldığını, kadının destekleri ile bu borçların kapatıldığı, ev aldıklarında taksit ödemek yerine nereye harcadığını söylemeden taksitleri ödemediğini, bu nedenle kısıtlanma talebi ile dava açtığını ve kendisinin vasi olarak atandığını ancak erkeğin yine savurganlıklar yaptığını davalının kusurlu davranışları nedeniyle 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, öncelikle adli yardım talebinin kabulüne, davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, aylık 1.500,00 TL yoksulluk, 1.000,00 TL iştirak nafakasına, 50.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata, yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı karşı davalı kadın vekili 09.12.2020 tarihli cevaba cevap mahiyetindeki dilekçesinde iddialarını tekrarlamakla birlikte belirtilen ziynet eşyalarının da müvekkiline iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı karşı davacı erkek 17.11.2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının kendisine ağır hakaretler ettiğini, bu sebeple aralarının tamamen bozulduğunu, davacının karı koca ilişkisine yanaşmadığını, evliliğinin sürmesi için maaş ve banka kartlarını davacıya verdiğini, davacının kendisini hep dışladığını, aşağıladığını, 2017 yılında kısıtlama kararı verildiğini ve davacı karşı davalı eşin vasi olarak atandığını, kararın kaldırılması için başvurduğunu, kararın henüz kesinleşmediğini belirtmiştir.

2.Davalı karşı davacı erkek vekili 01.03.2021 tarihli karşı dava dilekçesinde özetle; kendisini boşanma ile tehdit ettiği için vesayet kararını kabul etmek zorunda kaldığını, vesayet karar tarihinden sonra hiçbir ödeme ve harcamanın erkek tarafından yapılamadığını, telefon faturalarının çocuğun ödevi amacıyla kullanılan internet nedeniyle oluştuğunu, arabanın muayenesi için dahi para vermediğini, vasilik görevlerini kötüye kullandığını, vesayet kararının kaldırılması için dava açtığını ve bekletici mesele yapılması gerektiğini, kadının eş ve çocuğuna hakaret ettiğini, gavatsın… gibi kelimeler kullanarak rencide ettiğini, ailesi ile görüşmediği gibi eve de kabul etmediğini, birlikte yatmadığını, cinsel birliktelikten kaçındığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini ileri sürerek, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulü ile asıl davanın reddine, velâyetin kendisine verilmesine, çocuk yararına 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kendi yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı karşı davacı erkeğin kısıtlanmayı gerektirecek derecede savurgan olması eve haciz gelmesine sebep olması, hakkında icra takibine sebep olacak şekilde borçlanması sebebi ile ağır kadının ise erkeğin ailesi ile görüşmemesi sebebi ile hafif kusurlu olduğu gerekçesi ile karşılıklı açılan boşanma davalarının ayrı ayrı kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi birinci ve ikinci fıkrası gereğince boşanmalarına, tarafların müşterek çocukları …’nın velâyetinin davacı-karşı davalı anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında şahsi ilişki tesisine, müşterek çocuk yararına aylık 200,00 TL tedbir 350,00 TL iştirak nafakasına, davacı karşı davalı kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakasına, davacı karşı davalının yoksulluk nafakası talebinin çalıştığı, düzenli geliri olduğu, boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşıldığından reddine, kadın yararına 20.000,00 TL maddî tazminata, şartları oluşmadığından kadının manevî tazminat talebi ile erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, davacı karşı davalının kişisel eşyanın iadesi davası yönünden usulüne uygun açılmış dava bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. karar verilmiştir

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı kadın vekili; kusur tespiti, maddî ve manevî tazminatlar, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları yönünden hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, tazminat ve nafakalar yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2. Davalı-karşı davacı erkek vekili; kusur tespiti, kabul edilen kadının davası, velâyet düzenlemesi, kadının lehine hükmedilen maddî tazminat, reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi ve tazminatlar yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ilk derece mahkemesinin kusur belirlemesi, kusurun derecesi, dolayısıyla davaların kabulü ile yoksulluk nafakasının reddine dair verilen kararın doğru olduğu ,gerekçesi ile istinaf başvurusunun bu yönden esastan reddine, mahkemece belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışların aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığını bu nedenle kadın yararına manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği ile müşterek çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının miktarı ile kadın yararına hükmedilen maddî tazminat miktarının az olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile bu konuda yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle ile çocuk yararına aylık 800,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 10.000,00 TL manevî tazminat ile 30.000,00 TL maddî tazminata, erkeğin tüm, kadının sair yönlere ilişkin istinaf istemlerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur tespiti ile yoksulluk nafakaları yönünden usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kabul edilen kadının davası, kusur tespiti, velâyet düzenlemesi, kadının lehine hükmedilen tazminatlar ile reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi ve tazminatlar yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü, velâyet, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakasının verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ile miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ( 6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre ve özellikle dilekçeler aşamasında davalı karşı davacı erkeğin af en azından hoşgörü sayılması gerektiğine dair bir savunmasının olmadığı ve istinaf başvurusunda da bu yönde her hangi bir itirazının olmadığının, mahkemece belirlenen kusurlu davranışlarının süreklilik arzettiğinin anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.